yeniakit.com.tr 

Mahkumlar ve Eski Mahkumlarla İlişkiler Komisyonu, Filistinli Mahkumlar Derneği (PPS) ile birlikte, İsrail güçleri tarafından kısa bir süre önce alıkonulan kadın mahkumlardan yeni açıklamalar geldiğini bildirdi.

Yakın zamanda İsrail güçleri tarafından alıkonulan kadın tutuklular, hem gözaltı sırasında hem de hapiste defalarca kötü muamele ve saldırıya maruz kaldıklarını anlattı.

Kadın mağdurlar, İsrail'in Hasharon hücrelerinde maruz kaldıkları aşağılama, taciz ve onur kırıcı çıplak aramaların ardından Damon Gözaltı Merkezine nakledildiklerini ve burada daha da ağır gözaltı koşullarıyla karşı karşıya kaldıklarını söylediler.

“Silahıyla göğsüme vurdu”

Güvenliklerinden endişe duydukları için isimlerinin açıklanmasını istemeyen tutuklulardan biri, İsrail askerleri tarafından engebeli yollarda uzun mesafeler yürümeye zorlanırken plastik kelepçelerle sıkıca bağlandıklarını ve gözlerinin bağlandığını anlattı:

“Beni o gün tutukluların tutulduğu evlerden birine götürdüler ve yere oturmamı emrettiler. Ayaklarımda hissettiğim acı nedeniyle bunu reddettim. Tuvalete gitmek istedim ancak kadın askerlerden biri bunu reddetti ve tekrar istediğimde beni acımasızca iterken askerlerden biri silahıyla göğsüme vurdu. Daha sonra şiddetli nefes darlığı çekerken askeri bir araca nakledildim.”

Mahkumlar ve Eski Mahkumlarla İlişkiler Komisyonu ile PPS, Damon tesisinde kadın mahkumların maruz kaldığı tutukluluk koşullarının, tutuklandıkları andan itibaren maruz kaldıkları ve Hasharon cezaevinde geçirdikleri süreye kadar uzanan kötü muamele ve aşağılanmanın bir devamı olduğunu vurguladı.

Wafa haber ajansına göre, aralarında bir anne ve iki kızının da bulunduğu Damon Gözaltı Merkezinde tutulan Gazze Şeridi'nden dört kişi de dahil olmak üzere, şu anda işgal gözaltı merkezlerinde 67 kadın tutuklu bulunuyor.

Bu tutukluların çoğunluğu resmi bir suçlama ya da yargılama olmaksızın idari gözetim altında tutulmaktadır. İsrail bu uygulamanın güvenlik açısından gerekli olduğunu savunurken, insan hakları grupları bu uygulamanın tutukluların adil yargılanma hakkını ellerinden aldığını, birçoğunun “gizli” delillere dayanılarak ve işledikleri iddia edilen suçu bilmeden süresiz olarak tutulduğunu belirtiyor.