Türkiye’de kendisini imtiyazlı sınıf olarak gören laikçi cenahın, onların güdümündeki kurumların ve fonlu medyanın baskısıyla adalet bir kez daha askıya alındı. Kirli iftiralarla ve düzmece belgelerle zindanlara atılan alnı secdeli mazlumlar ilerlemiş yaşlarına ve ağır hastalıklarına rağmen zindanlarda çürürken, Adli Tıp Kurumu’ndan “sürekli hastalık, sakatlık ve kocama hali” raporu alan 28 Şubat’ın son cuntacı paşaları da tutuldukları cezaevinden tahliye oldu. Cezaları onandığı günden beri “yaşlıyız”, “hastayız” diye feveran eden ve “imdat butonları” sayesinde hayatta kaldıklarını öne süren 28 Şubat hükümlüsü Çevik Bir, Çetin Doğan, Fevzi Türkeri, Yıldırım Türker, Aydan Erol, Erol Özkasnak ve Cevat Temel Özkaynak, Adli Tıp Kurumu raporu sebebiyle Anayasa’nın 104. maddesinin 16. fıkrası hükmü uyarınca salıverildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalanan ve Resmî Gazete’de yayınlanan tahliye kararı maşeri vicdanları yaralarken, kamuoyundan mahkeme kararıyla darbeciliği tescillenen paşalara yönelik “Siz affedilmediniz, yaşlılık ve bunama gerekçesiyle tahliye edildiniz” yorumları geldi.

Yalvardılar

İçeride kaldıklar bin gün boyunca sürekli cezaevinden mektup gönderen ve İmam Hatipli Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “af dilenen” zavallı darbecilerin tahliye edilmesini akit’e değerlendiren uzmanlar, “tahliye olsanız da tescilli darbecisiniz” görüşünde birleşti. Cuntacıların aklanmadığını, Cumhurbaşkanın lütfu sayesinde tahliye edildiğini vurgulayan Avukat Cengiz Ocakçı şunları söyledi: “Darbeci oldukları mahkeme kararıyla tescillenen cuntacı paşalar affedilmedi. Onlar 28 Şubat sürecinde hedef aldıkları Cumhurbaşkanının merhametiyle dışarı çıktı. Kapısını aşındırdıkları Adli Tıp Kurumu’nun raporları doğrultusunda bu karar verildi. Onlar dışarıda olsalar bile artık hem yargı kararıyla hem de vicdanlarda mahkûmlar. Dışarıda olmaları bu gerçeği değiştirmez. Yaşlı ve hasta oldukları için bırakılmaları onlar aklamaz.”

Mazlumlar da bırakılsın

Sivas davası avukatlarından olan Ocakçı sadece cuntacıların değil Adli Tıp engeline takılan ve içeride çilesini tamamlayan mazlumların da bırakılması gerektiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Düzmece delillerle zindanlara atılan mazlumlar yıllardır içeride çile çekiyor. Sadece bu mazlumların kendileri değil, aileleri, çocukları da perişan. Bu insanların tıpkı darbeciler gibi devlete karşı işlediği herhangi bir suç da yok. Dolayısıyla içeride olan mazlumların da çıkarılması lazım. Sayın Cumhurbaşkanına sesleniyoruz. Bu mazlumların artık bir an önce serbest bırakılması gerekiyor.”

Sadece evlerine gönderildi

Güvenlik Uzmanı ve Emekli Albay Ersan Ergür ise şunları dile getirdi: “28 Şubat modern darbesi, zulmü zirve noktasına taşımıştı. Bin yıl sürecek azmiyle gerçekleştiren darbe sürecinde başörtülü anneler, kızlarımız darbecilerin zulmü altında gözyaşlarına boğulmuştu. Tek dişi kalmış canavarlar gibi kıs kıs gülerken kudretli paşalar ise büyük bir keyifle makamlarında, koltuklarında oturuyorlardı. Ama uzun sürmedi. Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat, on yıl geçmeden yerle bir oldu. Hiç beklemedikleri bir anda yargılanmaya başladılar ve hepsi er rütbesine indirilerek cezaevine girdi. Ancak o günden beri ‘hastayız’, ‘burada kalamıyoruz’, ‘ölüyoruz’ şeklindeki ifadeleriyle Cumhurbaşkanımızdan af talep ediyorlardı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan bu insanları affetmedi, sadece evlerine gönderdi. Aslında onlar vicdanlarda hâlâ mahkûmlar. Artık ayakta bile duracak halleri kalmadığı için maaşlarını bile evlerine göndererek onlara bir nevi yem vermiş oluyoruz. Bizdeki ulu merhameti göstermiş oluyoruz.”