AKİT MENÜ

Medya

Al sana "CHP" gerçeği! Böyle de utanmazlar işte! Asla ıslah ve iflah olmazlar

haber7.com yazarı Nihat Nasır, CHP ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun politik ve toplumsal tutumlarını yerden yere vurdu. Nasır, İmamoğlu'nun Roma’daki bir imza törenine 40’ın üzerinde yandaş gazeteciyi götürmesine de değindiği köşesinde, "Tıynetleri böyledir bunların… Asla ıslah ve iflah olmazlar" ifadelerini kullandı. İşte Nasır'ın o yazısı:

haber7.com yazarı Nihat Nasır, CHP ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun politik ve toplumsal tutumlarını yerden yere vurdu. Nasır, İmamoğlu'nun Roma’daki bir imza törenine 40’ın üzerinde yandaş gazeteciyi götürmesine de değindiği köşesinde, "Tıynetleri böyledir bunların… Asla ıslah ve iflah olmazlar" ifadelerini kullandı. İşte Nasır'ın o yazısı:

"CHP ve arka bahçesinin asla ve hiçbir şartta ıslah ve iflah olmayacağını iddia ettim hep.

Bu, bir önyargıdan ziyade, on yıllara dayanan yaşanmışlığın ve tecrübenin zorunlu kıldığı bir tespit elbette…

Kısa bir süre öncesinde yaşananlar ise bu iddianın kanıtlarıyla dolu…

İlk örnek CHP’li milletvekili Umut Akdoğan’ın mecliste yaptığı aşağılık konuşmasından…

Bu İslâm düşmanı, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilişlerini eleştirirken şöyle demişti…

“Ey zalimler, ister kaymakam olun ister vali, ister hâkim olun ister savcı, ister vekil olun ister bakan, boşa çiğniyorsunuz yalan dünyayı. 1400 senedir yapıyorsunuz bunu. Nesimi'nin derisini yüzerken yaptınız bunu. Hallac-ı Mansur'u asarken yaptınız bunu. Kubilay'ın başını keserken yaptınız bunu.”  

Baştan sona zırva olan bu sözlerin nirengi noktası elbette ki, “1400 senedir” ifadesi…

Tıpkı batılı efendileri gibi, haçlı ve Siyonist İslâm düşmanları gibi konu ne olursa olsun, sonuçta İslâm’a düşmanlıkla bitecek bir iftiraya müracaat etmiş görüldüğü üzere…

Oysa Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararı mecliste oylandığında CHP’li vekillerin kahir ekseriyeti oylamaya katılmamış katılanların 28’i de “evet” oyu kullanmıştı.

Bununla birlikte o günkü ara rejimin başbakanı da CHP’li Nihat Erim’di…

Bunlar böyledir işte…

Böylesine ikiyüzlü, böylesine sahtekâr…

Bir diğer örnek, daha birkaç gün öncesine ait…

İBB başkanı Ekrem İmamoğlu, Roma’daki bir imza törenine 40’ın üzerinde yandaş gazeteci götürdü malumunuz…

Sayın Cumhurbaşkanının yurtdışı seyahatlerini takip eden gazetecilere en ağır hakaretleri yapan ve iftira üstüne iftira eden bu kesim ne yaptı dersiniz?

Ne yapacak, allayıp pullayıp ne kadar güzel bir program olduğunu anlattılar.

Bu program çerçevesinde ne kadar para harcandığını, resmi rakamı açıklamadıkları için tam olarak bilmiyoruz ama otelin bilinen tarifesi ile tutulan özel uçağın fiyatını kabaca hesapladığımızda milyonlarca lirayı gömdüklerini anlayabiliyoruz.

Cumhurbaşkanlığı uçağına binen gazetecilerin, otel ve yemek paralarını ceplerinden ödediği herkesin bildiği bir gerçek…

Peki, bay İmamoğlu’nun yandaş güruhu nasıl gitti bu seyahate?

Tabii ki, ceplerinden tek kuruş ödemeden…

Geceliği, en azı 50 bin lira olan otelde, bazıları eş ve çocuklarıyla kaldılar.

Ne yiyip içtiklerini bilmiyoruz tabii ki…

Böyle utanmazlar işte…

Bırakın bizi, kendi cenahlarından eleştirenlere de en utanmazca cevapları vermekten çekinmiyorlar.

Bunları savunmak için meclis kürsüsüne çıkan CHP’li bir vekil göz göre göre yalan atarak, tarifeli uçakla gittiklerini söyledi…

Gerisini varın siz hesap edin artık…

Şimdi gelelim bu partinin “arka bahçesinin” hal ve etvârına…

Malumunuz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete ‘de yayımlanan karara göre; 28 Şubat davası sanıkları sağlık sorunları nedeniyle affedildi.

Bunların o süreçte işledikleri zulmün yakın tanıklarından biriyim.

Parmak kadar çocuklara terörist muamelesi yaptılar, hayatı zindan ettiler ve geleceklerini ellerinden aldılar.

Bu kadar zalim ve insafsızlardı…

Keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü ve işledikleri zulümlerin hesabı sorularak içeri tıkıldılar…

Anayasa, belli bir yaş üzerindeki, daha doğru bir anlatımla altı bezlenecek durumdaki suçlular için Cumhurbaşkanınca uygun görüldüğü takdirde bir “af” öngörür…

Sayın Cumhurbaşkanı da hayatının baharındaki çocuklara acımasız zulümleri reva gören bu kendine yetemeyecek zavallılar için, onları tahkir edecek bir af çıkardı.

Açık söylüyorum, eğer “adam” olsalardı bu affı kabul etmezlerdi.

Biri hariç hepsi kabul etti ve içeriden çıktı.

Çetin Doğan isimli özne ise, bunun af olmadığını ve anayasal zorunluluk olduğunu söyledi…

Buna utanmazlık mı, cahillik mi, had bilmezlik mi denir, bilemedim inanın…

Belki de hepsi…

Öylesine pişkince bir yaklaşım ki, söyleyecek söz bulamıyor insan…

“Cezaevi müdürünün yerinde olsam, ‘Çetin Doğan sen hariç’ derdim” diyen Bahçeli, bunların esasen neyi hak ettiklerini anlatan alaycı ve çok yerinde bir yaklaşım sergiledi ama bunu anlayacak adam yok ki ortada…

İşte böyledir bunlar...

Deveyi hamutuyla götürürler ama sormaya kalkanı anında borçlu çıkarırlar.

Tek ayak üzerinde bir sürü yalan sıralayıverirler fakat yüzleri kızarmadan muhataplarına yalancı suçlamasında bulunurlar…

Göre göre suç işlerler lakin karşılarındaki daha “bu suçtur” demeden, kendi bu cürümle cebelleşirken bulur…

“Yavuz hırsız ev sahibini bastırır” atasözü bunlar için söylenmiş dense yeridir…

O derece yani…

Yapacak bir şey yok, tıynetleri böyledir bunların…

Asla ıslah ve iflah olmazlar!

Asla!.."

 

 

Yorumlara Git

Bazı fakülte ve enstitülere kapatma kararı Resmi Gazete'de

Hukuk tarihinde bir ilk! Resmen başladı: Kirayı o belirleyecek…

Bayraktar TB2 o ülkeye yardımına koştu!

Yaralı taşıyan ambulansa yol vermeyen kamyon sürücüsüne şaka gibi ceza! Çileden çıkmamak elde değil

Dünyanın ilk ekmeği THY’nin New York seferinde