AKİT MENÜ

Medya

Kardeş Bosna'da tehlike çanları çalıyor! Erdoğan ve Türkiye bu oldubittiye müsaade eder mi?

Bosna-Hersek'te bölünme ve iç savaş tartışmaları yeniden alevlendi. Oğuzhan Bilgin, Dayton Anlaşması'nın getirdiği karmaşık yapı ve dış müdahalelerin Bosna'nın istikrarını tehdit ettiğini belirtti. Bölgedeki gerginliğin, uluslararası toplumun dikkatini yeniden Balkanlar'a çektiğine işaret eden Bilgin, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

Bosna-Hersek'te bölünme ve iç savaş tartışmaları yeniden alevlendi. Oğuzhan Bilgin, Dayton Anlaşması'nın getirdiği karmaşık yapı ve dış müdahalelerin Bosna'nın istikrarını tehdit ettiğini belirtti. Bölgedeki gerginliğin, uluslararası toplumun dikkatini yeniden Balkanlar'a çektiğine işaret eden Bilgin, Akşam gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

"Türkiye'nin Balkanlar'daki manevi uzantısı, kardeş ülkemiz Bosna'da son günlerde yaşanan tartışmalar can sıkıcı bir seviyeye ulaşmış durumda. Çünkü savaştan itibaren iyi kötü bir barışı koruyabilmiş Bosna'da tekrar bölünme ve iç savaş tartışmaları başlamış durumda.
Aslında Bosna'da tam olarak bir istikrar oluşup oluşmadığı hep tartışmalıydı.
1990'larda yaşanan savaşın, katliam ve soykırımın neticesinde ortaya çıkan Dayton Anlaşması'nın üzerinden tamı tamına 29 yıl geçti.
29 yıl boyunca kan durdu ancak ortaya çıkan 3 başkanlı, federatif bölgelerden ve kantonlardan oluşan karmaşık devlet yapısı istikrarsız ve eklektik bir yapı olarak süregeldi.
Bu istikrarsızlaştırıcı faktörlerin başında da Dayton Anlaşması ile kurulan devlet sistemi geliyor. Daha doğrusu devlet sistemi olduğu iddia edilen bir devletimsilik hâli. Dayton'la kurulan sistem iki entiteye ve üç kurucu halka dayanan; her üç halkın bir başkanının yer aldığı bir üçlü başkanlar konseyiyle yönetilen bir sistem. Dahası her iki entitenin özerk yapılarının bulunduğu, ülkenin yarısının özerk Sırp Cumhuriyeti'ne (Republika Srpska) bırakıldığı bir yapı. Bir de bunların üzerine neredeyse devletin üstünde bir sömürge valisi gibi davranan, seçimler yapılırken seçim kurallarını tek başına değiştiren Yüksek Temsilcisi Alman Schmidt de var.
Dahası nüfusun çoğunluğunu oluşturan kardeş Boşnakların devlet üzerindeki gücü sınırlı kaldı.
Dayton Anlaşması neticesinde Bosna nüfusunun yaklaşık üçte birini oluşturan Bosnalı Sırplar, Bosna yüzölçümünün yaklaşık yarısını kaplayacak şekilde bir özerk Sırp Cumhuriyeti'ne (Republika Srpska) sahip olmuştu.
Sırbistan Cumhuriyeti Başkanı Vucic, Sırpların tarihsel olarak hamisi gibi davranan Ruslara karşı Batı ve Türkiye ile de önemli ilişkiler kurarak dengeli bir politika yürütmeye çalışırken, Bosna içindeki özerk Sırp Cumhuriyeti lideri Milorad Dodik ise bölgede Rusya'ya yakınlığıyla ve adeta Putin'in bir unsuru gibi davranmasıyla biliniyor.
Yani Dayton'la kurulan sistem devlet görünümü verilerek "bir devlet nasıl paralize edilir?" sorusunun cevabı niteliğinde.
Dahası Bosna'nın hem Sırpların hem de Hırvatların çoğunlukta olduğu farklı yerlerine gittiğimizde Bosna bayrağı neredeyse görünmez oluyor ve her taraf (bölgesine göre) ya Sırp ya da Hırvat bayrakları ile ve dev haçlarla donatılmış durumda karşımıza çıkıyor.
Ama her şeye rağmen 29 senedir bölgede hiçbir olayın yaşanmamış olması, hiç kanın akmamış olması önemliydi.
Geçtiğimiz günlerde BM Genel Kurulu'nda yapılan bir oylama sonrası yaşananlar ise endişe verici. Srebrenica Soykırımı'nın inkârını ve soykırımdan mahkum olanları çekincesiz kınama kararı sonrasında Bosna Sırp Cumhuriyeti'nin lideri olan Dodik'in bölünme çağrısı yapması dikkatleri tekrar Bosna'ya çevirmiş durumda.
Öte yandan bu durum Ukrayna'da, Ortadoğu'da, Afrika'da, Asya'da yaşanan güç mücadelelerinin bir başka versiyonunu da teşkil ediyor. Balkanlar'daki Batı-Rusya mücadelelerinin en çok belirginleştiği yerlerden biri de Bosna. Rusya, Balkanlar'ı Avrupa'nın yumuşak karnı olarak görüyor ve kadim müttefiki Sırplar üzerinden krize en açık alan olarak gördüğü Bosna'da yeni bir cephe açmak istiyor.
Putin'in Bosna Hersek içerisinde Bosna Sırplarına Abhazya tipi bir fiili durum oluşturma ihtimali konuşuluyor. Hırvatlar da bir kriz anında tıpkı 1990'larda yaptıkları gibi bir oldubitti girişimi için hazır bekliyor.
Elbette Türkiye de olup bitenleri yakından izleyip aktif bir diplomasi ile tüm taraflarla iletişimde kalmayı başarıyor. Hem Vucic hem Dodik üzerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bir ağırlığı olduğundan hem de Türkiye Bosnalı kardeşlerimizin manevi hamisi konumunda olduğundan Türkiye'nin bir oldubittiye müsaade etmeyeceği de gayet net bir şekilde görünüyor."

Yorumlara Git

Cumhurbaşkanı imzaladı! Bu fakülteler kapatıldı

Emeklilerin banka hesapları inceleniyor mu? Cumhurbaşkanlığı'ndan açıklama geldi

Ne siber saldırısı? Resmen sivillere yönelik bir vahşet!

1+0 evlerde gayrimeşru ilişkiler yaşanıyor! Bu evler yasaklansın

120 bin TL'lik o ürün için geceden kuyruğa girdiler!