Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in Türk kanunlarını tanımayan, Tevhid-i Tedrisatı ayaklar altına alan Fransız Katolik okullarına karşı attığı adımlar yerli Fransızları ele verdi. Daha önce ÇEDES projesine laf atan azgın azınlık, Katolik Fransız okullarında papazların uzun yıllar boyunca ders vermesine ise sessiz.

Hani laiklik elden gidiyordu

Konuya ilişkin Akit’e konuşan AK Parti Konya Milletvekili Latif Selvi, şunları dile getirdi: “Yabancı okulların Milli Eğitim müfredatına alınmasına yönelik çalışmaların bazılarının iddia ettiği gibi, din eğitimiyle ilgisi yoktur. Meseleyi hiç alakası olmadığı halde ‘laiklik elden gidiyor’ bakışıyla değerlendirmek, sulandırmaktan başka işe yaramaz. Biz de yurt dışında eğitim veriyoruz. Eğitim verilecek ülkelerin ilgili kurumlarına bilgi verilir. O ülkenin kurumları da inceler ve izin verir. Bizim çocuklarımıza eğitim veriyorlarsa bizim sistemimize entegre olmak zorundadırlar. Bu okulların Türk eğitim sistemini, yönergelerini tanımayıp sonrasında mezunlarına denklik istiyorlar. Eğitim şartlarımızı karşılamıyorsa denklik verilmez.”
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz da, şunları söyledi: “Laikliği, din düşmanlığı gibi gören CHP zihniyeti, din ve dini değerler adına ne varsa karşısında duruyor, düşmanlık ediyor. Saldırılarını Cuma hutbesine kadar genişleten bu zihniyet, nesillerimizin geleceği adına kuvvetli bir tehdittir. ÇEDES projesi iyi planlanmış ve yararlı bir projedir. Eğitim sadece Milli Eğitim Bakanlığı’nın değil bütün kurumların ödevidir. Milletimiz CHP’yi iyi bilir, o neye saldırıyorsa milletimiz ona sahip çıkar. MEB ve Diyanet İşleri Başkanlığı işbirliği içinde çalışmaya devam edecektir.”

Onların derdi İslam düşmanlığı

Gazeteci Yazar Mehmet Fırat ise, şunları kaydetti: “Bu rejimin kurucusu olan CHP zihniyetin tek anladığı İslam düşmanlığıdır. Bu zihniyetin laiklik anlayışı da böyledir. Hristiyan, Yahudi ve Budist, Şaman hayranlığı onların laiklik anlayışına göre beslenmesi, büyütülmesi, teşvik edilmesi gereken bir durumken, İslam yok edilmesi gereken bir inanç olarak görülür. 100 yıldan beri hiçbir şekliyle ‘Milli’ olmayan, çocukluktan aldıklarını 21 yaşında dinsiz, dilsiz, tarihsiz, ahlaksız, cahil ve saygısız bir şekilde topluma katan eğitim sisteminde yapılmaya çalışılan en ufak bir doğruya dair hamle bile bu Hak ve halk düşmanları nezdinde kabul edilemez bir durumdur. Hıristiyanların kontrolünde olan, papazların eğitim verdiği okullar onları asla rahatsız etmezken, müfredattaki din dersi onları kudurtur. Hele hele bir din görevlisinin derslere girmesi onları çıldırtır. Bakan Yusuf Tekin Bey, bu en kötü eğitim sistemi içinde iyi bireyler yapmaya çalışan samimi bir insan. Lakin sorun bu şekilde müdahalelerle düzelecek gibi görünmüyor. Sistemin baştan itibaren yeniden kurulması gerekiyor. Kötü bir sistemden iyi bir şey çıkarmak mümkün değildir.”