Türkiye gazetesi yazarı Hikmet Köksal, Pekin'de yapılan görüşmeler sonucunda Hamas ve El Fetih'in Filistin'i birlikte yöneteceği Ulusal Birlik Hükûmeti kurulacağını açıkladı. Köksal, İsrail'in bu anlaşmayı hedef alan açıklamalarına ve İsmail Heniyye suikastına dikkat çekti. İsrail'in Lübnan operasyonları için hazırlık yaptığına değinen Köksal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Gazze'deki katliamı eleştiren sözlerine de yer verdi. Hikmet Köksal, yazısında şunları kaydetti:

"Filistin’i yönetmek için kendi aralarında didişen 14 farklı grup arasında Pekin’de yürütülen ve iki gün süren görüşmeler sonunda tarafların Ulusal Birlik Hükûmeti kurulması üzerine anlaştığı açıklanmıştı.

Anlaşma ile Hamas ve El Fetih Filistin’i birlikte yönetecek.

“Hangi Filistin” diye sormadan,

.. ve eğer parçalanırsanız bütün ruhunuzun kıvamı, kudreti boşalır, aksiyon ruhu ölür (Enfal Suresi) “Birbiriniz ile çekişmeyin, Yoksa korku ile zaafa düşersiniz, rüzgârınız kesilir” ikaz ve ihtarını hatırlamadan edemiyor insan.

İsrail’den anlaşmayı hedef alan açıklamaların hemen ardından İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın yemin törenine katılmak üzere Tahran’da bulunan Hamas lideri İsmail Heniyye’nin ölümü ile sonuçlanan suikast geldi.

Suikast muhtemel ateşkes anlaşmasını gündemin dışına atarken asıl hedefine Lübnan’a çökmeyi alan İsrail arkasına aldığı ABD desteği ile “Davud koridorunu” tamamlamak hesabında.

İsmail Heniyye’ye yapılan suikast İsrail’in asıl hedefindeki “Lübnan operasyonlarını” saklamak için yapılan bir hamle olarak görünüyor. İsrail ihtiyaç duyduğu her zaman olduğu gibi “Konu mankeni İran’ı” el çabukluğu ile kullanmaya devam ediyor.

İran ile ABD arasındaki gizli görüşmelerin Umman’da sürdüğünü belirten araştırmacılar Şii yayılmacılık politikası güden İran’ın Lübnan ve Hizbullah’a karşı Hamas’ı kurban ettiğini belirtiyor.

Suikast sonrası İsrail’den gelen “Heniyye’nin ölümü dünyayı daha güzel hâle getirecek, artık hayalî teslimiyet anlaşmaları yok!” açıklaması senaryoyu tamamlıyor.

İsrail’in işgalci politikaları için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında yaptığı konuşmada “Bu gidiş, gidiş değil… Gazze’deki katliamı uzaktan seyreden Batı’nın ve görevi uluslararası güvenliği sağlamak olan kuruluşların sergilediği ikiyüzlü politikanın sonu sanırım çok kötü bitecek!..” demişti.

ABD’nin Heniyye suikastından haberi ve rolü olmadığını ancak İsrail’e yönelik yapılacak bir saldırıda kesinlikle İsrail’in yanında olacakları garantisi altında İsrail, gidişin nereye olduğunu açıkça dünyaya ilan ediyor.   

Gazze’den Golan’a sıçrayan siyonist yayılmacılığın altyapısı 1967’de bölgedeki Sünni ve Türkmenlerin zorunlu sürgüne tabi tutularak boşaltılan Golan’da köylere Dürzilerin yerleştirilmesi ile başlamıştı.

Hedef, Büyük İsrail için Suriye’nin kuzeyinde binlerce tır dolusu silah verdiği PYD ve YPG üzerinden kurulacak Kürt devleti ile teması sağlayacak “Davut Koridorunu” açmaktır.

“Davud Koridoru” olarak adlandırılan proje, PKK-PYD kurgu devleti ile Türkiye’nin Suriye’de etkin olması engellenerek İsrail’in güvenliğini sağlamak olacak.

Lübnan’ın işgali durumunda Türkiye ile komşu durumuna gelen İsrail’in bir sonraki hamlesi Fırat’tır.

Suriye’de federal bir sistem kurmak isteyen ABD’nin hedefi ise terör örgütlerini yapının içine alarak Kuzey Suriye’de “İkinci İsrail’i” kurmaktır.

Lübnan operasyonu ile İsrail’in hedefi, Suriye’nin Türkiye sınırında PYD-YPG-PKK’yı kullanarak kurulacak bu ikinci İsrail devletini Nil’den Fırat’a büyük İsrail projesinin parçası yapmaktır.  

ABD’nin bu İsrail korumacılığının ağır bedeli sadece itibar kaybı ile sınırlı kalmayacak. Devletlerin çökmesinin en önemli sebebi zulümdür. Bunun istisnası yok, zulümle büyüyen ve gelişen devletler asla payidar olamazlar.

Daha fazla kan, daha fazla petrol üzerinden “bu gidiş, gidiş değil…” ”