Terörist devlet İsrail’e hizmet eden küresel çetenin elindeki sosyal medya platformlarının ne kadar yanlı ve insanların düşüncelerine saygısız olduğu, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin şehit edilmesinden sonra Müslümanların şehadetten dolayı paylaştıkları taziyelerinin sansürlenmesiyle iyice ortaya çıktı.

Siber güvenliğimize açık tehdit

Konuya ilişkin akit’e değerlendirmede bulunan AK Parti Uşak Milletvekili İsmail Güneş, şunları dile getirdi: “Facebook, İnstagram, Twitter gibi sosyal medya platformları belli bir kesimin kontrolü altında. Dolayısıyla toplumu yönlendirebilmekte, etki altına alabilmektedirler. Bu durum aslında Türkiye’nin siber güvenliği açısından önemli bir tehdit oluşturmaktadır. İsmail Haniye’nin şehadeti nedeniyle ben de Facebook’ta paylaşım yapmak istedim, üç kere kaldırdılar. Kurallara aykırı olduğu mesajını gönderdiler. Bizim muhalefet ise bunları ülkemize değil de iktidara karşı bir operasyon gibi algılayıp destek çıkıyorlar. Bu operasyon tüm Türkiye’ye çekilen bir operasyon. Bu alanda milli projeler geliştirmemiz lazım. Hükümetimiz inşallah bu alanda gerekli adımları atacaktır.”

Terör örgütüne dönüşmüş

Gazeteci Yazar Serdar Arseven de, şunları söyledi: “Sosyal medya insanları tehdit eden büyük bir terör örgütüne dönüşmüş durumda ve bu alemin en büyük organizasyonları maalesef siyonistlerin elinde. Müslüman olarak attığımız mesajlarla bunlara etkinlik kazandırarak değirmenlerine su taşıyoruz. Bizler de bu sosyal medya ortamında meyhane duvarına asılmış besmeleler gibi kalıyoruz. İşlerine gelmeyen hesapları bir anda silebiliyorlar. Türkiye savunma sanayi alanında bugüne kadar yapılmayanları çok şükür yaptı ama sosyal medya ve paylaşım platformları alanındaki mahkumiyetimiz koyu bir şekilde devam ediyor. Bunu kırabilir miyiz, bunu aşabilir miyiz? Bırakın sosyal medya devleri oluşturmayı, geleneksel medyayı bile etkili bir şekilde kullanamıyoruz. Bir yerlerden başlanırsa netice alınabilir.”

Dünya dijital işgal altında

SAD Araştırma Başkanı Sadullah Özcan ise şunları kaydetti: “Bütün dünya sosyal medya üzerinden dijital işgal altına alınmıştır. Bu Heniyye’nin şehadeti sonrasında net olarak görülmüştür. Bunu görmeyen mankurt diyebileceğimiz bir zümre ise özgürlük adına sosyal medyanın bu uygulamalarına karşı mücadele eden devlete saldırı halindedir. Bunlar, sosyal medya platformlarının küresel tröstler tarafından tamamen kontrol altına alındığının bile farkına varamıyorlar. Her ülkenin kendi milli şartları dahilinde kendi dijital platformlarını oluşturmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu alan milli savunma sanayisinden daha önemlidir.”

Muhalefetin tutumu yanlış

Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkan Yardımcısı Avukat Hadi Dündar da meselenin hukuki boyutuna yönelik şu değerlendirmeyi yaptı: “Sosyal Medya Yasası diye bir dizi kanun maddesi yürürlüğe girdi. Ancak İnstagram ve Facebook temsilcilik açmadı. Bazıları burada isimlerini, kişiliklerini, karakterlerini gizleyerek suç işlemekteler, daha da bulamıyorsunuz. Bu nedenle kesinlikle bur muhatap olmalıdır. Muhalefetin bu konuda farklı tavır takınmaları ise kabul edilebilir bir durum değil. Batı ile işbirliği içinde çalışıyorlar. Söz konusu Türkiye olunca çifte standart uygulanıyor. Muhalefet bu kadar sosyal medya avukatlığına soyunuyorsa, Facebook ve İnstagram’ın sahibi ABD’de yargılanıp tazminata mahkum edilince neden seslerini çıkarmıyorlardı?”

Kısıtlama anayasaya uygun

Avukat Tamer Mahmutoğlu da, şunları ifade etti: “İfade özgürlüğü mutlak olmadığı için bazı sınırlandırmalara tabi olabilir. Demokratik toplumun ana temellerinden olan ifade özgürlüğü, sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez ve önemsiz görülen düşünceler için değil, ayrıca devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulanır. Çünkü bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. İnstagram’ın taraflı ve ifade özgürlüğünü ayaklar altına alan uygulamaları nedeniyle kanunlarla kendisine verilen yetkiye dayanılarak kısıtlanması kararı, ölçülülük ilkesine, yasalara ve Anayasa’ya uygun bir karardır.”