AKİT MENÜ

Medya

İşte Arap rejimlerinin İsrail'e karşı sessizliklerinin sebebi! Resmen teslim alınmışlar

Akşam gazetesi yazarı Oğuzhan Bilgin, Arap rejimlerinin İsrail’e karşı sessiz kalışını eleştirdi. Bilgin, Türkiye’nin İsmail Heniyye suikastına tepki gösterirken Arap devletlerinin sessizliğini sorguladı. Tarihi olaylara atıfta bulunarak, Arap devletlerinin Batı hegemonyasına bağımlı olduklarını belirten Bilgin, bu rejimlerin halklarının İsrail karşıtı duruşunu temsil etmediğini vurguladı. Oğuzhan Bilgin, şunları kaydetti:

Akşam gazetesi yazarı Oğuzhan Bilgin, Arap rejimlerinin İsrail’e karşı sessiz kalışını eleştirdi. Bilgin, Türkiye’nin İsmail Heniyye suikastına tepki gösterirken Arap devletlerinin sessizliğini sorguladı. Tarihi olaylara atıfta bulunarak, Arap devletlerinin Batı hegemonyasına bağımlı olduklarını belirten Bilgin, bu rejimlerin halklarının İsrail karşıtı duruşunu temsil etmediğini vurguladı. Oğuzhan Bilgin, şunları kaydetti:

“Hamas Siyasi Büro lideri İsmail Haniye'nin Tahran'da İsrail tarafından alçakça katledilmesi ve Türkiye'nin hem bu suikasta tepki göstermesi hem de millî yas ilan etmesi üzerine Türkiye'de bir tartışma başladı: Arap ülkeleri bu tepkiyi göstermiyor, yas ilan etmiyorken Türkiye neden ilan ediyordu?

Birçoğu karanlık niyetlerle bir kısmı da cehaletten bu soruyu soruyordu.

Türkiye'nin bu coğrafyanın bin yıllık sahibi, lideri, medeniyet ve siyaset merkezi olarak, bağımsızlığın ve demokrasinin yegane modeli olarak emperyalist ve Siyonist katliam politikalarına, işgallerine tepki göstermesinden daha doğal bir şey yok. Esas konuşulması gereken Müslüman Arap kardeşleri göz göre göre katledilirken, barış müzakerecisi İsmail Haniye bile suikasta kurban giderken Arap devletleri neden sessiz kalıyor?

Bu sessizliğin cevabı tarihte saklı. Öncelikle zaten bu coğrafyanın bin yıllık sahibi Türklerin elinden Ortadoğu'nun 1. Dünya Savaşı sonrasında alınmasının esas amacı bölgede Batı hegemonyasını tesis edecek proje devlet İsrail'i ve İsrail ile Batı'ya ses çıkaramayacak Arap devletleri oluşturmaktı.

Ama her şeye rağmen bir süre sonrasında bazı Arap rejimleri İsrail'in kurulması ile birlikte yine "kontrol"den çıkmaya başlamış, kurulan sözde Yahudi devleti ile savaşmayı iki defa göze almıştı. Mısır, Ürdün, Suriye, Irak gibi devletler İsrail'le iki kez savaştılar. Belki kaybettiler ama teslim olmadılar.

Dahası da var:

"Kardeşlerim neyi bekliyorsunuz? Uluslararası vicdan denen şeyi mi bekliyorsunuz? Hani neredeymiş o? Mescid-i Aksa sizleri çağırıyor. Aksa'nın çığlıkları sizden gelmesi beklenen yardımlar içindir, kardeşim. İçinde bulunduğu zorluklardan ve çilelerden kurtarmanız için sizleri çağırıyor."

Bu sözler de Suudi Arabistan Kralı Faysal'a ait. İsrail'e karşı savaşan Arap devletlerini destekleyip finanse ettiği gibi Mescid-i Aksa'nın yakılması sonrası petrol üreten Arap ülkelerini de örgütleyerek İsrail'e destek veren Batı ülkelerine petrol ambargosu uygulayarak tarihe geçmiş bir lider.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kissinger'a "İsrail'e destek vermekten vazgeçmezseniz ambargoyu kaldırmayız" demişti. Bunun üzerine "petrol kuyularınızı bombalarız" diye tehditte bulunan Kissenger'a Kral Faysal şu cevabı vermişti:

"Tabii ki petrol kuyularımızı bombalayabilirsiniz ama unutmayın ki biz ve atalarımız deve sütü ve hurmayla yaşıyorduk. Yine öyle yaşarız. Ama siz petrolsüz yaşayamazsınız".

Peki, sonra Kral Faysal'a ne mi oldu? Bu ambargodan sonra uzun süre ABD'de yaşamış ve devşirilmiş yeğeni tarafından kendi sarayında öldürüldü. O günden beri de S. Arabistan bir daha böyle bir dik duruş sergileyemedi.

Dahası İsrail'i yenerek Sina'yı geri alan Mısır lideri Enver Sedat bir suikastla devrildi. Tıpkı 10 yıl önce İsrail'e karşı net tavır alan, seçilmiş lider Mursi'nin askerî darbeyle devrilmesi gibi. Sonrasında bu darbenin arkasında İsrail'in olduğunu da bizzat Netanyahu söyleyecekti.

Yine son dönemde İsrail'e saldırabilmiş tek lider olan Saddam'ın bizzat ABD işgaliyle devrilmiş olması gibi...

İşte Arap rejimlerinin bu sessizlik hâlinin aslında bir bağımsızlık ve demokrasi meselesi olduğunu söylemek gerek. Demokrasiye dayanmayan, kendi güçlerini ve meşruiyetlerini kendi halklarından almayan, seçimle gelmemiş yönetimlerin ihtiyaç duydukları gücü alabilecekleri tek yer de Batı hegemonyası hâline geliyor. Batı'dan aldıkları destekle ayakta duran bu rejimler bağımsız bir aktör olamıyorlar.

Her ne kadar Arap halklarının önemli bir kısmında İsrail ve Batı karşıtı bir duruş olsa da bu teslim alınmış rejimler kendi kamuoylarını temsil etmiyorlar.

Yani Arap ülkelerinin "sessizliği" onların tam bağımsız olamamalarıyla ilgili…”

 

 

Yorumlara Git

ABD'den flaş Venezuela hamlesi: En üst seviyeden "ülkeyi terk edin" uyarısı

Deprem tespiti yanlış: Beklentileri boşa çıktı, ABD şok oldu! Gözler oraya çevrildi... Şaşırtan çıkış

Devlete maliyeti tartışılıyor: Emeklilik tasarısı için hükümete çağrı yaptı! Beklenmedik gelişme patlak verdi!

İsrail'in gizli hamlesi ortaya çıktı! Filistinli lidere yer altı kararı

Kasımda ihracat sürprizi! Olumsuz takvime rağmen yükseliş geldi!