Sabah gazetesi yazarı Salih Tuna, CHP'yi ve solcuları sert bir şekilde eleştirdi. Günümüzde solcuların Erdoğan nefreti üzerinden zillete düştüğünü belirten Tuna, CHP'nin muhalefet anlayışının toplumu karamsarlığa sürüklediğini ifade etti. Tuna, şunları kaydetti:

"(...) Bugün (...) "Erdoğan nefreti" üzerinden solcular zillete düşürülüyor.

Gerçi günümüz "solcuları" ne kadar solcu; o da ayrı mesele. Baksanıza, MHP'den bozma Mansur Yavaş veya ANAP'tan bozma İmamoğlu'nu "umut" bellemişler.

Gülmeyin, öyle değil mi?

***

Geçenlerde Soner Yalçın biraderimiz öyle bir "Ah!" çekti ki içiniz parçalanır. Yok, abartmıyorum; bakın nasıl dizlerini dövüyor: "Ah! Ah! Kılıçdaroğlu'na, Biden'a yapıldığı gibi aday olmama baskısı yapılsaydı, iktidar değişirdi. Anlatamadım..."

Vah ki ne vah!.. Yahu Soner, hadi diyelim "anlattın"; hayalin gerçek oldu. Yani, iktidar değişti. Haliyle, (mesela) İsrail Terör Örgütü'nün Dışişleri Şefi Katz, Mansur Yavaş veya İmamoğlu'nu etiketleme zahmetinden kurtuldu... Peki senin hangi "hasretin" sona erecek?

Ekonomi dersen; Kemal Derviş'ten Babacan'a kadar aşina olduğumuz, ortodoks ekonomistlerimizin meftun olduğu "rasyonel zemine" oturtulmadı mı? Kaldı ki Yavaş veya İmamoğlu mahut rasyonel zemine eleştiri getirdi de bizim mi haberimiz yok? Bağımsızlık dersen, müstevliler seninkilerdeki cevheri görmeselerdi Erdoğan'a karşı bu denli arkalarında dururlar mıydı?..

Elde kala kala iktidar nimeti kalıyor. Şayet sırf bunun için "Ah!" çekiyorsan, "Saraçhane Medyası" denince de üzülmeyeceksin kardeşim.

***

Atilla Dorsay bir defasında (mealen) "Atıf Yılmaz sineması beni hep şaşırtıyor" demişti. Fakiri de Soner Yalçın'ın yazıları hep şaşırtmıştır. Atıf Abi'nin sinemasının belirgin bir karakteri yoktu; Soner Yalçın'ın da yazılarının. Bir bakıyorsunuz, aslanlar gibi bağımsızlıkçı/antiemperyalist, bir bakıyorsunuz neomandacılarla "halay" çekiyor.

Bilgi kirliliği de çok vahim. Türkiye'deki mezhep taassubunu haklı olarak eleştirirken, İran İslam Devrimi'nin ardından Ali Şeriati'nin kitaplarının tercüme edilmesinin karşısına Seyyid Kutup, Hasan el-Benna vd. çıkardılar diyor. Halbuki, Şeriati çevirilerinden yaklaşık 20 yıl önce Yaşar Nuri Öztürk'ün bile (müstear isimle) Seyyid Kutup çevirileri var. Seyyid Kutup, Sünni mezhep taassubuna elverişli bir müellif olsaydı her şeyden evvel Hamaney eserlerini Farsça'ya çevirmezdi.

Gelgelelim, Soner Yalçın'ın şu sözleri önemli: "Filistin eski başbakanı, Hamas Siyasi Büro şefi İsmail Haniye (...) öldürüldü. Ülkemizdeki muhafazakâr yayınların çoğu gerek haberlerinde gerekse yorumlarında hedefe İran'ı koydu! Yayınlardaki 'mezhep virüsü', küresel medyanın bile yapmadığı şekilde İran'ı suçladı (...) Oysa saflaşma belli: Bir yanda İran, Suriye, Yemen, Hizbullah, Hamas var, diğer yanda İsrail, Suudi Arabistan, Mısır, ABD var..."

Kardeşler safınız neresi? İran'a yine düşman olun, yine nefret edin, çok derinlikli tarih felsefesi içinden yine jeopolitik okumalar yapın; lakin, İsrail Terör Örgütü, İslam ümmetini adeta aşağılarcasına Filistinlileri soykırımdan geçirirken mahut nefretinizi hiç değilse erteleyin.

Önceki kuşak, kendilerinden sonra gelen kuşakların alnına "6. Filo utancını" sürdü; siz de (asabiyet veya taassup belasına) İsrail'in amaçlarına hizmet edercesine savrulup da gelecek kuşakların alnına utanç lekesi sürmeyin.

Ayıptır, yazıktır, günahtır."