Medya
Dijital devrimle gelen gelecek kaygısı! İşte 21. yüzyılın karanlık yüzü
Haşmet Babaoğlu, 20. yüzyılın geleceğe dair umut taşıyan bir dönem olduğunu, ancak 21. yüzyılda bu durumun değiştiğini belirtti. Babaoğlu, teknolojik dönüşümün insan yaşamını radikal bir şekilde etkilediğini vurguladı. Yazar, dijital devrimle birlikte gelecek algısının olumsuz bir hal aldığını ifade etti. Ayrıca, bu dönüşümün sekülarizmin dayanaklarını sarstığını belirten Babaoğlu, Sabah gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:
Haşmet Babaoğlu, 20. yüzyılın geleceğe dair umut taşıyan bir dönem olduğunu, ancak 21. yüzyılda bu durumun değiştiğini belirtti. Babaoğlu, teknolojik dönüşümün insan yaşamını radikal bir şekilde etkilediğini vurguladı. Yazar, dijital devrimle birlikte gelecek algısının olumsuz bir hal aldığını ifade etti. Ayrıca, bu dönüşümün sekülarizmin dayanaklarını sarstığını belirten Babaoğlu, Sabah gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:
"20. yüzyıl onca büyük savaş, onca kriz, onca yıkıma rağmen gelecek fikrinin umut taşıdığı bir dönemdi.
Gelecek, olumlu bir zaman kipiydi.
İyi illüzyondu, doğrusu...
Lakin 21. yüzyıl farklı çıktı.
Gelecek artık ürpertiyor ve bunu okul çocukları bile biliyor.
Vaatler, tehditlere dönüştü...
Hayaller, şüphelere çevrildi...
Niye?
Bu noktaya nasıl geldik?
Artık geldiğimiz noktayı sorgulamanın zamanı gelmedi mi?
***
Bankadayım...
Önümde 82 yaşında olduğunu öğrendiğim bir beyefendi var.
Müşteri temsilcisi diyor ki...
"Banka uygulamanız var mı?" Var, diyor beyefendi, damadım indirmişti, ara ara kullanıyorum.
Müşteri temsilcisi hanım "Bravo size" diyor; "çünkü yapacağımız işlemi oradan yapmak çok daha kolay; şimdi açın uygulamanızı, şifrenizi girin, başlayalım." Yanlışlık olmasın, mahvolurum diyor beyefendi...
Gülümsüyor müşteri temsilcisi...
Banka şubesine, çalışanlara, müşterilere göz gezdiriyorum...
Daha ne kadar böyle sürecek? Çok değil...
Sıradan bir örnek verdim ama gündelik hayatın dönüşümünü iyi anlatıyor.
"Gelecek" çoktan geldi...
Dijital devrimle sınırın öte yanına geçtik...
Bazen bu gerçeği bize çaktırmamaya çalışıyorlar, bazen de kafamıza vuruyorlar.
***
19. ve 20. yüzyıllar "ilerleme" fikrine bayılıyordu...
En derinimizdeki "kıyamet şuuru"ndan uzağa doğru ilerliyorduk...
Şimdi iş değişti...
Kime sorsanız, inançsızlara bile...
Kıyamete doğru ilerlediğimizi söyleyecektir.
TV'leri, Youtube'u falan boşuna mı kıyamet senaryoları doldurdu, sanıyorsunuz?
***
Sekülarizmin akılcı dayanakları iflas etti, bu açık!
Dindarların (aslında vahyin onlara görev olarak verdiği) hayatın gerçek sorunlarına karşı ilgisi ise çok zayıf kaldı.
Mecalimiz mi yok?
Niye?
Oysa bugünlerimizle iyice hesaplaşmamız ve başka bir geleceğe şuurla yönelmemiz gerekiyor.
Yeni bir siyasal çizgi oluşacaksa, buradan yürümek zorunda...
İrademizi dijital devrimin derebeylerinden geri alabilecek miyiz?
Yoksa yeni çağın serflerine mi dönüşeceğiz?"