AKİT MENÜ

Medya

Siyonist İsrail'e tarihi çağrı! "Devlet hayatında her şey alenî olmaz" diyerek duyurdu

Rahim Er, İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesi gerektiğini savunan önerilerin yetersiz olduğunu belirtti. Er, İsrail'in 1948 sınırlarına dönmesi gerektiğini ve bu durumun uluslararası hukukun bir gereği olduğunu vurguladı. Filistin halkının haklarının korunması için bu talebin önemini ifade eden Er, Filistin liderlerinin bu konuda kararlı olmaları gerektiğini söyledi. Rahim Er, Türkiye gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

Rahim Er, İsrail'in 1967 sınırlarına çekilmesi gerektiğini savunan önerilerin yetersiz olduğunu belirtti. Er, İsrail'in 1948 sınırlarına dönmesi gerektiğini ve bu durumun uluslararası hukukun bir gereği olduğunu vurguladı. Filistin halkının haklarının korunması için bu talebin önemini ifade eden Er, Filistin liderlerinin bu konuda kararlı olmaları gerektiğini söyledi. Rahim Er, Türkiye gazetesindeki yazısında şunları kaydetti:

"İsrail için “1967 sınırlarına çekilmeli ve iki devletli çözüme ‘evet’ demelidir!” cümlesi, Filistin için çözüm yolu arayanların sıkça yaptığı hüsn-i niyetli bir tekliftir…

Şu var ki bu işgalci ve başına buyruk devlet, her iki şarta da zerrece değer vermiyor, teklif ve telkinlere kulaklarını tıkıyor:

Ne “iki komşu devlet olarak Filistin’le yan yana yaşarım” diyor, ne de 1967’de 6 gün süren Arap-İsrail muharebesinde işgal ettiği Golan Tepeleri gibi vaktiyle girip kuvvet zoruyla ele geçirdiği Filistin, Ürdün, Lübnan ve Suriye topraklarıyla yetinmeyi kabul ediyor…

İyi niyetli üçüncü taraflar, yukarıdaki teklifi yaparken O, Gazze misâlinde olduğu gibi gemi azıya almış olarak eski gasp, talan ve işgallerine yenilerini eklemek için soykırım dâhil; bebek, çocuk, kadın ve yaşlıları katletmek dâhil sivilleri vahşice öldürüyor, masum insanları açlığa mecbur bırakıyor, evleri, mahalle ve çarşılarla mektep ve hastaneleri moloz yığınına döndürüyor...

İsrail, 1967’de kazandığı genişlemeyi, bunaklık eseri idealine nazaran az görerek “arz-ı mev’ud” yalanına veya yobaz ve gerici inancına göre büyük gâye olarak seçtiği Nil’den Fırat’a Büyük İsrail hayalini hakîkat yapmak için Gazze’yi imhâ etmeye çalışmakta ve eş zamanlı olarak Batı Şeria’ya saldırmaktadır. Bunları zamanı ve yeri geldikçe Lübnan, Ürdün işgalleri takip edecektir. Lübnan’ı Suriye’ye, Suriye’yi de Anadolu’ya ulaşmakta menzil sayıyor.

Bu hak, hukuk, adalet, merhamet ve insaf tanımaz soykırım ırkçılığının devlet şeklinde örgütlenerek İsrail adını aldığı kan dökücü çeteye en gür ses ve kararlı ifadeyle çekilecek ihtar şudur:

-1967 yılıyla 1948-1967 arasında girip gasbettiğin, işgalin altındaki topraklardan derhâl ve kayıtsız şartsız çıkmak zorundasın! Şunu iyi belle ki BM’nin tescil ettiği 1948 hudutlarına dönmedikten “Vadedilmiş Topraklar” ruh hastası hâlinden dolayı özür dileyip, işgal yılları için tazminat ödemedikten gayrı ortaya konacak her teklif, bâtıldır, butlanla; yoklukla maluldür!

Bu şartı, hem Ankara’nın; bilhassa Ankara’nın ve Filistin dâvâsına destek çıkan herkesin ve elbette Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’la hükûmetinin ihmâl etmemesi gerekir. Bu, zaman, mekân, insan ve tarih önünde borçtur!..

1948 değil de 1967 hudutlarına çekilme isteği düşmana taviz, adaletsizliğe rıza, işgal ve gasba muvafakat olur.

Filistin’i BM mensubu 194 devletten 145’i devlet olarak tanımaktadır. 8 milyar dünyalınınsa tamama yakını için devlettir. Buna rağmen Filistin, BM’de sadece gözlemcidir.

Filistin devlet ve milleti, emperyalist devletler tarafından bir asırdan bu yana hudutları belirsiz, gayesi çılgınca olan siyonist bir örgütün insafına terk edilmiştir.

Bu katliam ve imhadaki vebal, Düvel-i Muazzamayla sözde İslâm ülkeleri başta olmak üzere 194 devletin her birinin omuzlarındadır.

Sn. Abbas’ın 15 Ağustos 2024 günü saat 15.15’te TBMM’de yaptığı konuşma ve ortaya koyduğu tavır iyiydi. Misafir etmemiz ve yaralı devlet reisini ağırlamamız da güzeldi. Mahmud Abbas’ın konuşmasındaki ana cümle “yâ zafer yâ şehadet!” haykırışı oldu. Onu hemen takip eden diğer dikkat çekici sözler de şunlardı:

-Ben ve bakan arkadaşlarım, ölmemiz bahasına da olsa Gazze’ye gideceğiz, Gazze, ayrı bir devlet değildir, Filistin’in parçasıdır!

Türk ve dünya haberciliğinde manşet olarak bu sözler seçildi…

-Yâ zafer, yâ şehadet!!!…

Manifestosu değerlidir ve yalnızca alkışlanır ve gereğinin icra edilmesi beklenir. Zira bugüne dek ve her ne pahasına olursa oldun çoktan Gazze’ye gidilmeliydi.

Bunların dışında Sn. Abbas’ın hitabetinde iki de eksiklik gördük.

Mahmud Abbas şunları demeliydi:

-Bu ihtilafın sona ermesi düşüncesinde olanlar, bölgede Filistin devleti ve İsrail devleti diye iki devletli bir hâl tarzını teklif ederken İsrail’in 1967 hudutlarına çekilmesi gereğini öngörmekteler. Biz,

Filistin milleti olarak iki devletli çözüme sıcak bakarken 1967 teklifini reddediyoruz! İsrail’in geri çekileceği yer, 1948 sınırlarıdır. Başka türlü görüşleri elimizin tersiyle itiyoruz!..

Gördüğümüz ikinci eksik husus ise şudur:

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, şunu demeliydi:

-Düşman ve dünya bilsin ki Batı Şeria’dan vatanımın diğer parçası Gazze’ye ben ve bakanlarım, Türk askeri ve MİT’in refakatinde gideceğiz…

Bekledik ama bu cümle dile gelmedi…

…ama;

Devlet hayatında her şey alenî olmaz!"

 

 

Yorumlara Git

Hatice Kolçak: Bu yol rekor getirecek

Amerika’dan yine boş beleş açıklamalar! İş çözmeye değil, gezmeye gitmişler

Katil İsrail’den Lübnan'a hava saldırısı

Alman otomotiv devi iflas etti! Otomobil markaları için parça üretiyordu

İçişleri Bakanı Yerlikaya açıkladı! 825 terörist etkisiz hale getirildi