AK Parti İnsan Hakları Başkanlığının yayımladığı rapor, medyada 28 Şubat zihniyetinin hâlen devam ettiğini gözler önüne serdi. İslam dininin gereklerini yerine getirenlerin, medya ve siyaset dünyasındaki bir güruhun sürekli gözüne battığı, medyada dindar kesimlere yönelik hâlen negatif konumlandırma yapıldığı belirtilen raporda “Medya 28 Şubat zihniyetinin eski alışkanlıklarını sürdürüyor” ifadesi kullanılırken, Müslümanların oruç tutması, kurban kesmesi, iftar yapması, namaz kılması, çocuklarını imam hatip okullarına veya Kur’ân kurslarına göndermesi ve bütün bunlarla bağlantılı olarak Diyanet İşleri Başkanlığının toplumsal hayattaki görünürlüğü bu kesimde büyük bir rahatsızlık meydana getirdiği kaydedildi.

İslam ile ilgili kurulacak herhangi bir olumlu cümlenin, laisizme karşı bir hareket sayılığına dikkat çekilirken, kendini “laik/seküler”, “Atatürkçü/cumhuriyetçi” gibi ifadelerle tanımlayan birçok kişinin muhalefet yaptığı yanılgısıyla çoğu zaman İslami değerlere karşı çıktığı dile getirildi.

Halk arasında olmaktan çok bazı gazeteciler, aydınlar ve siyasetçiler arasında görülen bu söylemin, aslında demokratik sistemin olmazsa olmaz bir unsuru olan ifade özgürlüğünün istismar edilmesinden başka bir anlama gelmediği de vurgulandı. Raporda şu ifadeler yer aldı: Kamuoyuna yansıyan içeriklere bakıldığında benzer bir genel yayın politikasının geride kaldığını söylemek hayli zor. O dönemde zihinlere giydirilen prangalar hâlâ bazı medya organlarında varlığını koruyor. Medyadaki sermaye değişimiyle birlikte darbelere arka çıkacak boyuttaki medya organları kurumsal olarak eski gücünü kaybetmişse de aynı zihniyeti devam ettiren irili ufaklı epeyce geleneksel ve yeni medya organı bulunmaktadır. Kötülüğün ve olumsuzlukların müsebbibi olarak dinî olanın gösteriliyor. Dindarlar nefret nesnesi olarak konumlandırılıyor, hakaret ediliyor ve aşağılanıyor. Namaz, mescit ve genel olarak dinî göstergelerin toplum dışı ‘Ötekiler’ şeklinde sunuluyor. Diyanet İşleri Başkanlığı nezdinde dinî kurumlara itibar suikastı yapılıyor. Siyasi hıncın ve öfkenin kabarmasıyla bağlantılı olarak 28 Şubat uygulamalarının çekinmeden savunuluyor.

Medyadaki bu içeriklerin 28 Şubat’la yarışacak şekilde normalleşme sürecindeki toplumu ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir şekilde kamuoyuna pompalandığının altı çizilirken, bu tür yayınların 28 Şubat dönemindeki etkiyi doğuramamasının toplumun AK Parti’ye verdiği destek ve medyadaki güç dağılımının dengelenmesiyle açıklanıyor. Raporda bazı örnekler de sunuluyor. Bir yayın organının sosyal medyada “Camilerin sayısı arttıkça, çocuk istismarı, hırsızlık, kadına şiddet, yolsuzluk artıyor!” ifadesini, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın fotoğrafı ile kullanması, namaz ibadetinin, “Acayip, tuhaf, garip, bu çağda nasıl böyle bir şey olur, Mars’tan uzaylı mı geldi acaba!” ilkelliğinde habere konu olması, Türk askerinin savaşırken “Allahu ekber” demesi, “cephede namaz kılması” laiklik karşıtı olarak sunulması bunlardan birkaçı.

Yapılan araştırmada, 28 Şubat zihniyetinin kendi kabullerini benimsemeyen, mesafeli duran yahut eleştiren herkesi ötekileştirmekten geri durmadığı, Türkiye’yi Türkiye kılan değerleri hatırlatan kurumlara karşı nefret diliyle konuştuklarına vurgu yapılıyor.

Kaynak: Türkiye Gazetesi