AKİT MENÜ

İSLAM

15 Eylül 2024: Günün Âyet ve Hadisi

Sizler için hazırladığımız 'Günün Âyet ve Hadisi' ile 'Günün 'Sözü', 'Günün Fotoğrafı' 'Kıssadan Hisse'yi istifadelerinize (15 Eylül 2024) sunuyoruz...

2024-09-15 06:53:07

VAHYİN DİLİNDEN

(١٢٨) لَقَدْ جَٓاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ اَنْفُسِكُمْ عَزٖيزٌؗ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرٖيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنٖينَ رَؤُ۫فٌ رَحٖيمٌ
(١٢٩)  فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللّٰهُؗ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَؕ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظٖيمِ

Esirgeyen, bağışlayan Allah'ın adıyla

(128) Andolsun, size içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur.

(129)  Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: “Allah bana yeter, O’ndan başka ilah yoktur, ben yalnız O’na güvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir.”

(Tevbe Suresi)         (Meâl Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı)



TEFSİRİ: 

Hz. Muhammed bir insan olarak içimizden biridir; fakat Cenâb-ı Allah onu vahiy alma ve peygamberlerin sonuncusu olma mertebesiyle onurlandırmıştır. Başka bir âyette “bütün varlıklar için rahmet” olarak nitelenen (Enbiyâ 21/107) Resûl-i Ekrem’in müminlere karşı tutumuna ve hissiyatına ağırlık verilen 128. âyette o, Allah Teâlâ’nın iki güzel ismi ile, raûf ve rahîm olarak nitelenmiştir; raûf “çok şefkatli”, rahîm “çok merhametli” demektir. Yüce Allah’ın hiçbir peygamberini kendi isimlerinden ikisiyle birlikte anmamış olduğu dikkate alınırsa onun rabbimizin katındaki derecesi ve bütün bu açıklamalara rağmen ondan yüz çevirenlerin ne büyük ziyanda oldukları daha iyi anlaşılır.

İşte 129. âyette Hz. Peygamber’den bu gibi bahtsızların tutumlarından üzüntü duymaması, sadece Allah’a güvenip dayandığını hatırlaması ve onlara da bunu duyurması istenmektedir (Hz. Muhammed ve onun üstün özellikleri hakkında bk. Ahzâb, 33/40; Feth 48/29; tevekkül hakkında bk. Âl-i İmrân 3/159).

Sûre Allah ve resulünden bir bildirimle başladığı gibi, yine Cenâb-ı Hakk’ın resulü vasıtasıyla insanlığa yaptığı genel bir uyarı ile, büyük arşın sahibinin yegâne ilâh olan Allah olduğu vurgulanarak sona ermektedir (“arş” hakkında bilgi için bk. A‘râf 7/54).

Kaynak : Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3 Sayfa: 78



ALLAH RESULÜ'NDEN (Sallellahu Aleyhi ve Sellem) 

“Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri hâlde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim.” 
( Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis)

“Benden önceki peygamberlerden hiçbirine verilmeyen beş şey bana verilmiştir:
Ben, düşmanımın içine bir aylık mesafeden korku salma yardımına mazhar oldum.
Yeryüzü bana mescit ve temiz kılındı, onun için ümmetimden namaz vaktine kavuşan herkes (bulunduğu mekânda) namazını kılıversin.
Ganimetler bana helâl kılındı. Her peygamber sadece kendi kavmine gönderilirken ben bütün insanlığa gönderildim.

Ve bana şefaat (etme hakkı) verildi.” (Buhârî, Salât, 56; Müslim, Mesâcid, 3)


"Hıristiyanların Meryem oğlunu (İsa’yı) övmekte aşırı gittikleri gibi siz de beni övmede aşırılık göstermeyin. Şüphesiz ki ben Allah’ın kuluyum. Onun için bana ‘Allah’ın kulu ve resûlü’ deyin.” (Buhârî, Enbiyâ, 48)

Hz. Âişe anlatıyor:

“Bana Resûlullah’ın (s.a.v.), evinde iken ne yaptığı soruldu.” (Hz. Âişe bu soruya) şöyle cevap vermişti: “O, herkes gibi bir insandı. Elbisesini temizler, koyununu sağar ve kendi ihtiyaçlarını kendisi görürdü.” (İbn Hanbel, VI, 256)

Enes (b. Mâlik) anlatıyor:

“Resûlullah’a (s.a.v.) on sene hizmet ettim. Vallahi, bana bir kez olsun ‘Öf!’ bile demedi. Herhangi bir şeyden dolayı, ‘Niçin böyle yaptın?’ demediği gibi, ‘Şöyle yapsaydın ya!’ da demedi.” (Müslim, Fedâil, 51)

“Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.” (bk. Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381)

Bütün müminlerin annesi Hz. Ayşe’ye (r.a.) sorarlar: Resûlullah’ın (asm.) ahlâkı nasıldı? Aldıkları cevap şu olur:

“Siz Kur’anı okumadınız mı? Resûlullah’ın (asm.) ahlâkı Kur'an’dı.”

 

GÜNÜN SÖZÜ: 



GÜNÜN FOTOĞRAFI:   




KISSADAN HİSSE: 

RAHİP BAHİRA'NIN BASİRETİ

Ebû Tâlib ticaret için Şam’a gittiğinde 9, 10 veya 12 yaşında olan Fahr-i Kâinât (s.a.v) Efendimiz’i de götürmüştü. Busrâ[1] şehrinde Bahîrâ diye bilinen bir rahip, bu Kureyşli kâfileyi yemeğe dâvet etti. Zira bazı sıfatlarından Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’i tanımıştı. Bu kısa karşılaşmanın nihayetinde rahip, Ebû Tâlib’e dikkatli olmasını, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’i yahûdilerden ve rumlardan korumasını tavsiye etti.

Bahîrâ (Cercis), tevhîd inancı üzere kalan Aryüs mezhebi rahiplerindendir. Yahûdiler tarafından şehîd edildiği rivâyet edilir.[3]

Müsteşrikler bu hâdiseden hareketle Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in Bahîra’dan Tevrat ilmini aldığını iddia ederler.

En fazla 12 yaşında olan bir çocuğun bir yemek esnâsında bu kadar ilmi alamayacağını akıldan en küçük nasibi olan bir insan bile bilir. Üstelik arada dil engeli de varken! O zaman ne Tevrat ne de İncil’in Arapça tercümesi yoktu.

Oryantalistlerin maksadı İslâmî esasların Tevrat’tan alındığını iddia etmekse peki o zaman Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in o günden peygamberlik gelinceye kadarki 28 senelik hayatında Tevrat’ın tâlimlerinin izi nerede?

 

Yorumlara Git

Kuzey Kore yine balistik füze fırlattı! Savaş alanına döndü... Bomba gibi patladı!

'Altın tozlu Türk kahvesi' ile gündem olan Dilan Polat'tan yeni paylaşım: Cezaevindeki kahve...

Hamas’tan Arap medya kuruluşuna tepki: 'Halid Meşal röportajı çarpıtıldı'

Vatandaşlardan Erdoğan'a sevgi seli

Yine ortalık karışacak! Blinken Mısır’a ziyaret gerçekleştiriyor