Akşam gazetesi yazarı Emin Pazarcı, Narin cinayeti sonrası köyde yaşanan olayları ve ahlaki çöküşü ele aldı. Cinayetin aydınlatılmasına yönelik çabaların köylüler tarafından engellendiğini belirten Pazarcı, köydeki dayanışma anlayışının insanlık dışı bir boyut kazandığını ifade etti. Bu tür olayların toplumdaki genel ahlaki düşüşün bir yansıması olduğunu da vurgulayan Pazarcı, şunları kaydetti:

"Ortada Kuran kursundan döndükten sonra katledilen minik ve sevimli bir yavru var. İlk bakışta, Müslüman bir köyün Müslüman kızı bu! O yavrunun "Müslüman" akrabaları ve komşusu olan köylülerin verdiği İfadelerde ise, namaz, niyaz sözcüklerinin yanında her türlü yalan, olayı saptırma çabası, ayak oyunu ve ahlak yoksunluğu bulunuyor. Cinayeti karartmaya çalışıyorlar.

Yıllar önce Ankara Bestekâr Sokakta gazetenin altında bir bar açılışı yapılmıştı. Dualar edilmiş, kurban kesilmişti. Sonra da o hayvanın kanı, camlara asılan bar şarkıcılarının afişlerinin alınlarına sürülmüştü. Bunların Müslümanlıkları, bana bu olayı hatırlattı.

Şimdi kimse konuyu çarpıtıp, "Meseleyi niye Müslümanlık konusuna getirdin" demesin. Ama maalesef işin özü bu! Çevremizde adı ve görüntüsü Müslüman, hayatı ise tam zıddı o kadar çok insan var ki! Sıkıntıların çoğu da bundan kaynaklanıyor.

Bizim dinimizde, suçsuz ve günahsız bir insanın hayatına kıymak en büyük suç değil mi? Karşı karşıya kaldığımız ve millet olarak ibretle izlediğimiz olayda bu yapılmıyor mu?

Burada bir gariplik yok mu?

***

Samimiyetsizlik, değersizlik, ahlaki çöküş, adeta paçalarımızdan akıyor...

Bir yanda bunlar yaşanırken, diğer tarafta başka bir istismar ortaya çıkıyor. Birileri de minik Narin'in Kürt kimliği üzerinde tepinip, saçma sapan gerekçelerle devlete saldırıyor...

Peki, sonra ne oluyor?

Bütün Türkiye kenetlenmiş, alçakça katledilen bu yavruya yas tutarken, köyün bağlı olduğu DEM'li Bağlar Belediyesi şenlik düzenliyor. Davullar, zurnalar çalıyor. Vur patlasın çal oynasın eğleniyor.

Bu da başka bir garabet!

Her şeyde, her alanda ağır ve son derece rahatsız edici istismar görüntüleri ile karşı karşıyayız!

***

Geçmişte "töre cinayetleri" yaşardık biz. Aile meclisleri bir araya gelir, bir insanın hayatını sonlandırma kararları verirdi. Tasvip edilmese ve son derece rahatsız edici de olsa ortada bir sebep bulunurdu.

Şimdi soruyorum:

8 yaşındaki suçsuz ve günahsız bir yavrunun katledilmesinin sebebi ne olabilir ki? Ne yapmış bu çocuk? Ya birilerinin tekerine çomak sokacak bir pisliğe şahit olmuş, ya da bir başka çirkinlik sonucu katledilmiş.

Gelişen olaylara bakılırsa, köyün tamamına yakını ortak olmuş bu suça. Kimi ifadesinde cani ya da canileri korumuş, kimisi cesedinin ortaya çıkmasını engellemek için karartma yapmış. Suçu itiraf edenler bile bir şeylerin ortaya çıkmasını önlemek için yalan söylemiş.

Buna da muhtemelen kendilerince "dayanışma" diyorlar. Batsın sizin insanlık dışı bu ahlaksızca dayanışmanız.

Kim bilir, belki de o köyde bilemediğimiz çok daha farklı gizemli bir yapı ve örgütlü suç organizasyonu var. Çıkar yakında ortaya.

Ben işin bir başka noktasındayım...

Bu kadar nasıl kirlenebilir insanlar? Hatta insanlıktan çıkıp, bu noktaya kadar nasıl gelebilir? Ayrıca, sadece o köyle sınırlı değil bu tablo, her gün yeni örnekleri ile karşılaşıyoruz. Maalesef çok yaygın!

Pek çok değer ayaklar altında. İstismarın her türlüsü var ve diz boyu. Üstelik hastalık giderek yayılıyor. Münferit hadiselerle ilgilenirken, asıl bu genel tabloya da bakmak gerekmez mi?"