Türkiye gazetesi yazarı İsmail Kapan, İsrail’in Orta Doğu’da insanlığa karşı suç işlemeye devam ettiğini ifade etti. ABD’nin İsrail’i destekleyerek bölgeyi ateşe attığını belirten Kapan, Batı ülkelerinin bu katliamlara sessiz kalmasını eleştirdi. İsrail’in kimyasal ve biyolojik silah kullanma ihtimalinin arttığını söyleyen Kapan, bu durumun üçüncü dünya savaşını tetikleyebileceğini vurguladı. İşte İsmail Kapan'ın yazısı:

"Dünya gerçekten çok kötü bir yere doğru sürükleniyor… Haydut siyonist devlet, insanlığa karşı suç işleme çılgınlığında hiçbir sınır tanımıyor. Ama bu yaptıkları karşısında da dünyadan görmesi gereken tepki ortada yok!.. İsrail’in bu derece küstahlaşmasına imkân hazırlayan bizzat ABD. Fakat terörist devletin her vahşi katliamına omuz verdiği hâlde, habersizmiş gibi amiyane tabiriyle hep ‘salağa yatıyor!’ Yani “Haberimiz yoktu. Bize bilgi verilmedi vs… Fakat İsrail’i destekleme politikamızda bir değişiklik yok…” ABD’nin dünya ile alay eden çirkin tavrı ve kirli politikası özetle bu. Bütün askerî ve teknolojik kabiliyetlerinden İsrail’i sonuna kadar faydalandırıyor. İsrail bu bedava teknik imkânlarla Filistin’de, Lübnan’da, Suriye’de taş üstünde taş bırakmıyor. Lakin bu utanç verici durumun izahı sorulduğu vakit, Amerika deve kuşu misali kafasını kuma sokuyor… Hiçbir şeyden haberi olmuyor! İnsanlığı ve her türlü insani değerleri, göz göre göre hiçe sayan Amerika, elbet bir gün bunların bedelini ödeyecektir. Lakin bugün yaptıklarıyla dünyayı düpedüz ateşe atıyor, umurunda değil. Siyonistlerin baskısına boyun eğmiş, İsrail ne dese itirazsız kabul ediyor.

ABD’nin ağzına bakan diğer Batılı devletler de farklı bir şey yapmıyor… Bakar mısınız, siyonist terörist İsrail, iki gün içinde en az dört bin beş yüz kişinin hayatına kastediyor. Hem de savaş suçu işleyerek. Uluslararası bütün anlaşmalara göre, yasaklanmış olan silah ve yöntemleri kullanarak doğrudan doğruya kitlesel bir terör saldırısı gerçekleştiriyor. Onlarca ölü ve binlerce yaralı var. Bunların içinde çok sayıda çocuk da var. Batı âleminin üzerine çöken bir günlük ölü sessizliğinden sonra, nihayet cılız bir sesle “TARAFLARA İTİDAL TAVSİYE ETTİLER…” Şu kepazeliğe bakar mısınız? İsrail 7 Ekim’den beri, Gazze’de itidal mi sergiliyor? Peki, en az elli bin ölü, yüz bin yaralı veren Gazze halkı, aç-susuz-ilaçsız bırakıldığı için mi itidal göstersin? Cebindeki çağrı cihazı veya elindeki telsiz aleti, kendisine karşı bomba olarak kullanıldığı için mi, Lübnan halkı itidal göstersin? Bu ne süfli mantık, bu ne seviyesiz düşüncedir böyle? Hak-hukuk, insan haysiyeti, özgürlük diye pazarladığınız sözüm ona yüce kavramlar, size çalıştığı zaman mı geçerli oluyor? Bir yıldır İsrail’in Gazze’de alenen devam ettirdiği soykırıma gıkınız çıkmadı. Şimdi de İsrail, Lübnan; Suriye, İran, Ürdün ve Mısır’a yayacak biçimde aynı vahşeti sürdürüyor. Göz göre göre gelen bu felaket karşısında hiç mi bir tavır koymayacaksınız? Üstüne üstlük verdiğiniz silah desteğini aynı şekilde devam mı ettireceksiniz? Üçüncü Dünya Savaşı'na doğru hızlı gidiş olarak değerlendirilen bu tablo sizi hiç mi endişelendirmiyor?

Bu soruları soruyoruz, ama boşuna sorduğumuzu, herhangi bir cevap alamayacağımızı da biliyoruz… Dünya hiç bu kadar âcizlik ve çaresizlik içine düşmemişti. Batı âlemi, siyonizmin dünyayı resmen ateşe verme cüretini seyretmekle kalmıyor, bir de destek veriyor… Lübnan’da sivil halka karşı bu çapta katliama girişen terörist devlet, bu gidişle her türlü kimyasal ve biyolojik silahı da kullanmaya yeltenmez mi? Şimdi bütün dünyanın endişesi bu… İnsanların cebindeki telefon, evindeki elektronik eşya, araba… Aklınıza ne gelirse artık. Teknolojik ürünün her çeşidi bir şekilde tahrip edici bir silaha dönüştürülürse, insanlığın hâli ne olacak acaba? İsrail’in Lübnan halkına karşı topyekûn biçimde sergilediği siber saldırı, muhtemel daha büyük felaketlerin habercisi niteliğinde. Bu saldırının binde biri ölçüsünde bir eylem herhangi bir Batı ülkesinde meydana gelseydi, acaba tepkiler nasıl olurdu? Yine dilsiz şeytan gibi susarlar mıydı, yoksa dünyayı ayağa kaldırırlar mıydı? Bunları Batı’nın ikiyüzlülüğünü hatırlatmak için hep dile getireceğiz. Duvara söylüyor gibi olsak da vazgeçmeyeceğiz. Batı’nın dünyayı sömürmek için yüzyıllardır uyguladığı sinsi politikaların iflasını, daha güçlü biçimde duyurmak gerekiyor.

Bugüne kadar kibirli bir eda ile savundukları sözde “değerler”, meğer dünyayı kandırmak için tasarlanmış birer tezgâh imiş. Ne yazık ki, hâlâ daha bu tezgâhı anlamamış olanlar, ahmakça bir tutum içinde Batı’dan medet umuyor. Bir gün onların da kafasına dank edecektir. Ancak iş işten geçmiş olacak… Emperyalist Batı, bugün göz göre göre dünyanın ateşe atılmasına taraf oluyor. III. Dünya Savaşı denilip geçiliyor… Lakin daha önce evrensel çapta yaşanan felaketlerden bin beter yeni bir belanın, insanlığın üzerine çökmesini sağlayacak her türlü melaneti işliyorlar. Ortada dehşet verici bir durum söz konusu. Gelgelelim kimse bu vahametin önüne geçmek için ciddi bir gayret sarf etmiyor… Acaba neyin hesabını yapıyorlar? Bugünün “güçlüleri” olarak neticede yine kendilerinin kazançlı çıkacağını mı düşünüyorlar? Ya evdeki hesap çarşıya uymazsa? Ya hiç akla gelmeyen neticeler doğarsa? Siyonizm kehanetlerle birlikte çökerse…"