AKİT MENÜ

Gündem

Cem Garipoğlu'nun mezarı açılacak! Karabulut'un ailesinden olay sözler

Mezarının açılmasına karar verilen Cem Garipoğlu'nu öldürdüğü Münevver Karabulut'un acılı teyzesi yaptığı açıklamada dikkat çeken ifadeler kullandı.

IHA

Münevver Karabulut'u 3 Mart 2009 tarihinde canavarca hisle öldüren Cem Garipoğlu, 2014 yılında Silivri Cezaevi'ndeki koğuşunda intihar etmişti. Garipoğlu'nun ölümünün ardından, ölen kişinin gerçekten Cem Garipoğlu olup olmadığı yönündeki iddialar üzerine Karabulut ailesi, avukatları aracılığıyla fethi kabir talebinde bulunmuştu. Ailenin avukatları tarafından yapılan talep, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kabul edildi. Bu kabul kapsamında Cem Garipoğlu'nun mezarının açılması için Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'na talimat yazıldı.

"Hepimiz ruh gibi yaşayan insanlar olduk"

Bolu'nun Mengen ilçesi Kayabaşı köyünde bulunan Münevver Karabulut'un kabrini ziyaret eden teyzesi, İhlas Haber Ajansı'na (İHA) konuştu. Acılı teyze, "2009'da bu olay olduğundan beri hepimiz ruh gibi yaşayan insanlar olduk. Bu olay biliyorsunuz çok şeye gebe oldu. Garipoğlu ailesi tarafından birçok delil, her şey karartıldı. Şimdi de Garipoğlu'nun kabrinin açılması düşünülüyor. Pazartesi günü inşallah Allah'ın izniyle yapılacak ama minareyi çalan kılıfını hazırlamıştır muhakkak. Üzerinden yıllar geçti. Toprakta artık DNA izi kalmamış olabilir. Toprak türleri var, asit var, DNA'sı yok olmuş olabilir. Her şey olabilir" dedi.

"Sonuçta giden geri gelmiyor" diyen teyze, "Biz yaşadığımız acıyı biliriz. Ama ne diyelim? Ben çocuğumuzun cennette olduğunu düşünüyorum. Ablam, eniştem, aile bitik durumda. Giden can geri gelmiyor. Allah bunu bize yaşatanlara da aynısını yaşatsın inşallah" diye konuştu.

Yorumlara Git

Nereden nereye! Türkiye, Portekiz’e askeri gemi yapıyor

İddianamede perde aralandı! Örgütün kilit isimleri tek tek deşifre edildi

Sarı şeytan Trump, yine rahat durmadı: Müslüman kanından sonra gözünü Maduro’ya dikti

TÜBİTAK BiGG’de dev destek! 109 girişimciye 900 bin liralık fon fırsatı

Türkçe ezanın Hatay ve Kıbrıs macerası