Medya
Zulümden af çıkmaz! Esed, katliamlarına af maskesi taktı
Murat Özer, Beşar Esed'in af ilanlarının sadece yeni katliamların kılıfı olduğunu ve binlerce masumun hapishanelerde ölüme terk edildiğini söyledi. Özer, bu afların uluslararası toplum tarafından kabul edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Akşam gazetesi yazarı Murat Özer, Beşar Esed'in af ilan etmesini sert bir şekilde eleştirdi. Esed'in zulümlerini devam ettirdiğini belirten Özer, Suriye’de yaşanan insan hakları ihlallerini anlattı. Özer, BM’nin 2015 yılında aldığı kararların uygulanması gerektiğini vurguladı. Mültecilerin güvenli bir şekilde evlerine dönmeleri için BM’nin barış gücü oluşturması gerektiğini söyleyen Özer, şunları kaydetti:
"Vatandaşlarının üzerine gökten ölüm yağdırıp, şehirlerini adeta deprem olmuş gibi yerle bir eden, kendi zulmü yetmezmiş gibi ülkesine Rusya ve İran'ın askerlerini davet ederek işgal edilmesini sağlayan Beşar Esat af ilan etmiş. Esat'ı kim affedecek?
2012 yılından bu yana 24 kez af ilan etti Esat. Fakat hiç birisinde suçsuz ve haksız yere tutuklayıp işkence ettiği on binlerce insanı serbest bırakmadı. Bu af kanunu da böyle. Tecavüzün artık sıradanlaştığı yer altı zindanlarında binlerce kadın ölümü bekliyor. Bırakın kadınları, erkeklerin dahi tecavüze uğradığı, tutsakların aylarca aç, susuz ve çıplak bırakılarak her gün biraz daha öldürüldüğü bu zindanlarda yer kalmamış durumda. Pek çok tutsağın işkenceler sonucu aklını yitirdiği bu vahşet laboratuarları Hitler'in esir kamplarından çok daha korkunç yerler.
Bu rejimin zulümlerini desteklemiyorsanız ya da bu "azınlık diktasının mezhebine mensup değilseniz", Suriye sizin için açık bir cezaevi. Daha önce çıkartılmış af yasalarına inanıp ülkesine dönen sıradan insanlar, bunun bedelini canlarıyla ödediler. Üstelik hiç birisinin muhalif bir siyasi kimliği yoktu. Şimdi Esat'a kim güvenecek?
Suriye toprakları fiilen üçe bölünmüş durumda. Bir kısmını PKK eliyle ABD, bir kısmını ise Rusya ve İran yönetiyor. Aslında Esat'ın ne ülkesinde bir otoritesi var ne de topraklarını İsrail saldırılarından koruyacak bir ordusu. Ülkenin Esat'ın şebbihalarından ve PKK-DEAŞ gibi terör örgütlerinden Türk Ordusu ve Suriyeli muhalif kuvvetler tarafından temizlenen "küçük bir kısmında" ise yerlerinden edilmiş milyonlarca Suriyeli yaşıyor.
İdlip ve Halep kırsalı, Hama, Humus, Şam, Rakka ve Deyrizzor gibi şehirlerden kaçıp çadır kamplarda yaşama tutunmaya çalışan insanlarla dolu. Nüfusun dörtte biri bu alana sıkışmış durumda. Yarıya yakını ise ülkeleri dışında mülteci.
İnsanların kendi evlerine huzur içinde dönebilmeleri için Esat rejiminin BM Güvenlik Konseyi'nde 2015 yılında alınan kararı uygulaması gerekiyor. Rusya ve ABD'nin imzaladığı 2254 sayılı karara göre ülkede 2016 yılında herhangi bir mezhebe dayanmayan geçiş hükümeti kurulması ve BM denetiminde 18 ay içerisinde adil ve bağımsız bir seçim yapılması gerekiyordu. Bu karar asla uygulanmadı. BM'nin herhangi bir yaptırım uygulamadığını gören rejim daha da cesaret bulup suçlarını arttırdı.
Mültecilerin geri dönmeleri için çözüm açık: BM kendi aldığı kararı acilen uygulamalı. Geri dönen insanların "can güvenliklerini" teminat altına alacak bir barış gücü kurulmalı.
Sahi insanlar neden Türkiye'ye sığınmışlardı? Varil bombalarıyla şehirleri mi yok ettiler? Ülkelerine İran'dan, Lübnan'dan teröristleri getirip sivilleri mi katlettiler. Çölleri işkence merkezlerine mi çevirdiler? Köyleri, kasabaları yağmalayıp kadınlara tecavüz mü ettiler? Bin yıllık Türk yurdu Halep ve Humus'ta yaşayan Türkmenlere soykırım mı uyguladılar? Tüm bu suçları işleyenler kim?
Mücrimler kendilerini af makamında görüyorlar ya, çivisi çıkmış dünyanın."