Medya
Bu ne hadsizlik! Orada dur Sözcü, hatta biraz geri bas
Ömer Adil, Sözcü gazetesinin çarşaflı bir kadının Harbiye Orduevi’ne girmesini skandal olarak sunmasını eleştirdi. Adil, "Orduevine girmek için illa elinde alkol şişesi mi olmalı? Siz insanların hayatına burnunuzu sokarsanız o zaman birileri de sizin karşınıza geçer ve 'Sözcü, orada dur' der! Hatta 'biraz geri bas' da der" ifadelerini kullandı.
Ömer Adil, Sözcü gazetesinin çarşaflı bir kadının Harbiye Orduevi’ne girmesini haberleştirmesini eleştirdi. Milli Gazete yazarı Adil, bu tarz haberlerin toplumu kutuplaştırmaya yönelik olduğunu belirtti. Bir askerin annesinin çarşaflı olmasının bir skandal gibi gösterilmesini ahlaksızlık olarak nitelendiren Adil, şunları kaydetti:
"Bu köşeyi takip edenler bilir, zaman zaman sarf ettiğimiz bir sözümüz vardır, “asla tarafsız değiliz, ama kesinlikle adiliz” diye. Aslında bu söz hemen hepimizi kapsar.
Kimse tarafsız değildir.
Hatta ülkemizde kendilerini “ateist” olarak tanımlayanlar da inançsız ya da her inanca karşı değiller.
Sadece İslam’a düşmanlardır.
Yani tarafsız değiller. İslam’ın tam karşısındalar.
Aslında “tarafsızlık” sözünü en fazla medya dünyasında duyarsınız.
Ama en fazla taraf tutan da medya organları ve mensuplarıdır.
Bazı gazeteler bu duruma “çizgimiz” derken, kimisi de “yayın politikamız” der.
Yani “tarafımız” demenin kibarcasıyla tanımlarlar kendilerini.
Taraf olmakta bir yere kadar sorun yoktur.
Sizi, taraftarlarınız takip eder, istemeyen de okumaz.
Ama karşı tarafın hukukuna tecavüz etmeye başlayınca da önce adalet mevhumunu, sonra da vicdanları yaralarsınız.
Böylece artık siz kendi kitlenize hizmet etmekten çıkmış, diğer taraftaki insanlara zulüm etmeye başlamışsınız demektir.
Tıpkı Sözcü Gazetesi’nin geçen gün manşetine taşıdığı “Harbiye Orduevi’nde çarşaflı selfie” haberi gibi.
Tesadüfen çekilmiş havası verilen resmin, içeriden gazeteye servis edildiği açık.
Oluşturulan hava ise “orduevine düşman askeri girmiş” tonunda.
Oysa bir askerin annesi, evladını ziyarete gelmiş.
Yani yine “evladı asker olabilir, vatanına hizmet edebilir ama annesi tel örgünün arkasından izler” ahlaksızlığı…
Çevik Bir’in evlatları anlaşılan 20 yaşına gelmiş ve kışlaya girmiş!..
Ve ilave olarak tetikçi gazetecilik yeniden hortlamış da denebilir.
Bu ne hadsizlik!
Harbiye Orduevi’ne kimin girip giremeyeceğine Sözcü Gazetesi’nin yayın kurulu mu karar veriyor?
Orduevine girmek için illa elinde alkol şişesi mi olmalı?
Siz insanların hayatına burnunuzu sokarsanız o zaman birileri de sizin karşınıza geçer ve “Sözcü, orada dur” der!
Hatta “biraz geri bas” da der.
“Önce haddini bil” de der.
Aynı gazete “Orduevine sarıklı, cübbeli genç alınıyor ama askeri kampa gaziler alınmıyor” diye manşet atıyor.
Askeri kampa gazilerin alınmaması da bir sorun ama sarıklı ve cübbeli gencin orduevine alınmasında ne gibi bir sorun görüyorsunuz?
Ya da nasıl bir kıyas bu?
Askeri kampa alınmayan gazi, sarıklı ve cübbeli olmadığı için alınmamış olsa o zaman manşetinize kimsenin bir diyeceği olamaz.
Ama en basit tabirle elma ile armudu karıştırmışsınız.
Hem de fena halde.
Ya da sizin “Atatürkçü teğmenler yemin yüzünden hedefe alınırken…” diye başlayan kıyasınıza ne demeli.
“Teğmen” dediğiniz asker ve bir kural çerçevesinde hareket etmekle mükellef.
Aranızda askerlik yapan varsa sorun bakın ne duyacaksınız!
Binlerce asker yürüyüş yaparken aynı anda aynı ayağını yere vurmak zorundadır.
O binlerce askerden biri dahi yanlış yürüyüş yaparsa kuralı çiğnemiş sayılır.
Yani asker, kurallara yüzde 100 bağlı kalmak durumunda.
Kıyas yaptığınız diğer kişi ise sivil.
İstediği gibi yürür istediği gibi giyinir.
Aksi durumda bu ülkedeki herkesin her sabah sizi arayıp bugün ne giymeliyim diye sorması gerekir."