Ne yazık ki bu protestolar, ne ölen çocukların ne de kadına yönelik şiddetin gerçek mağdurlarını umursuyor. Cinayet, şiddet ve toplumun vicdanını sızlatan olaylar, sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklenmek için bir fırsata dönüştürülüyor. Ellerini ovuşturarak “Bir cinayet daha işlense de Erdoğan’a yüklensek” zihniyeti, gerçek çözüm arayışını gölgede bırakıyor. Cinayetler, şiddet ve toplumsal sorunlar siyasete malzeme edilerek, sorunun çözümü engelleniyor.

Toplumun acıları üzerinden yapılan bu tür siyasi manevralar, sadece meseleyi sulandırmakla kalmıyor, aynı zamanda gerçek mağdurların sesini duyulmaz hale getiriyor. Bu zihniyet, yaşanan her olayı, her cinayeti Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bağlamaya çalışan bir kesimin acımasız tutumunu gözler önüne seriyor. Türkiye'nin sorunları siyasete alet edilmeden, çözüm odaklı ve sağduyulu bir yaklaşımla ele alınmalı.

Türkiye, iki kız çocuğunu kaybetmenin acısını yaşarken, bu durumu siyasi çıkar için kullananlara tepkisiz kalmamalı. Cinayetleri siyasi malzeme haline getiren bu anlayış, toplumsal birlik ve adalet arayışına zarar veriyor.

"Zıplamayan Tayyipçi"

Şahsı protesto etmek için toplanan kalabalığın, cinayeti arka planda bırakarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik düşmanlık yapması, toplumu derinden yaralıyor. Sosyal medyada yayılan bir videoda, bu acı olayın protestosu sırasında katilin vahşeti yerine Erdoğan karşıtı sloganların atıldığı görülüyor. Kalabalık, “Zıpla zıpla, zıplamayan Tayyipçi” gibi sloganlarla dikkat çekerken, esas mesele olan çocuk cinayetleri ve şiddet arka planda kalıyor. Bu olay, bir kez daha Türkiye’de yaşanan her trajediyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yüklemeye çalışan bir kesimin, cinayet ve vahşeti bile siyasi çıkar uğruna nasıl manipüle ettiğini gösteriyor. Ne çocukların acısı ne de toplumsal sorunlar, bu kişiler için önem taşıyor; tek amaç, Erdoğan karşıtlığı üzerinden siyasi prim kazanmak.