SERDAR KILIÇ / İSTANBUL

2006 yılındaki savaş, Hizbullah'ın sınır ötesi bir baskında 8 İsrail askerini öldürmesi, 2 İsrail askerini kaçırması ve İsrail'le esir takası talep etmesi sonrası ortaya çıkmıştı. İsrail o dönem önce yoğun bir hava saldırısı, sonra da kara harekâtı başlatmıştı. Siyonist İsrail'in o dönemki hedefleri, kaçırılan iki askeri kurtarmak ve Hizbullah'ı askeri olarak yok etmekti. Ancak bu hedefler gerçekleştirilmedi.

Hizbullah, Güney Lübnan’daki mevzilerinden İsrail’in kuzeyindeki şehir, kasaba ve köylere roket saldırıları düzenleyerek karşılık verdi. Savaş, sivilleri vurdu. Lübnan’da çoğu çocuk 1100’den fazla sivil can verirken İsrail’in kaybı 44 olarak duyuruldu.

Çatışmalar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı Kararının 11 Ağustos 2006'da oy birliğiyle kabul edilmesiyle sona erdi. İsrail'in operasyonlarını durdurmasının ardından Hizbullah da 14 Ağustos sabahı İsrail'e yönelik füze saldırılarını bitirdi.

2006 SAVAŞI ATGM’LER İLE KAZANILDI

Hizbullah, İsrail ile çatışmalar sırasında, İsrail’e kayıplar yaşatmaya odaklandı.

Hizbullah, gelişmiş İran yapımı tanksavar güdümlü füzeler (ATGM'ler) kullanarak İsrail zırhlı araçlarına ateş açtı. Saldırılarda, 52 Merkava ana muharebe tankı hasar gördü. Bu tankların 45’i ATGM'ler ile vuruldu. 5 tank tamamen imha oldu.

Hizbullah, binaları içeride saklanan İsrail askerlerinin üzerine çökertmek için ATGM'ler kullanarak ek kayıplara neden oldu. Kayıplar veren İsrail ordusu, kayıpları kamuoyuna açıklamakta zorluk sağlayınca bölgeden çekilmek zorunda kaldı.

HİZBULLAH'IN ASKERİ KAPASİTESİ DEĞİŞTİ

Hizbullah, 2006 yılından bu yana İran'dan aldığı ya da Lübnan'da geliştirdiği füze gücüyle artık dikkat çeken bir güç konumunda. İsrail medyası ve güvenlik kaynakları sık sık örgütün bu gücünü ön plana çıkararak, kendileri için tehdit oluşturduğunu ileri sürüyor. Her ne kadar yönetim kadrosu öldürülse bile Hizbullah’ın kara savaş kabiliyeti yok olmuş değil.

2006 yılında envanterinin 33 bin roket ve füzeden oluştuğu düşünülüyordu, şimdi bu rakamın 150 binden fazla olduğu düşünülüyor.

Hizbullah'ın elinde 8 ila 500 kilometre arasında değişen menzile sahip füzeleri bulunuyor. Bu füzeler İsrail'de havaalanları, limanlar ve önemli askeri üsleri vurma kapasitesine sahip durumda. Hizbullah da bu iddiaları sık sık açıklıyor.

Hizbullah'ın askeri kapasitesinin bir diğer yönü ise insan ve asker gücü. İran'ın Fars Haber Ajansı 2016 yılında geçtiği bir haberde, üye sayısı 2006’da birkaç bin olan örgütün üye sayısının, şu anda 20 binin üzerinde olduğunu duyurdu.

Bu durum; 65 bin askerin 21 bini profesyonel. Bunlardan en az 5 ila 8 bininin Suriye'de savaştığı ve tecrübe kazandığı tahmin ediliyor.

Özellikle ABD'nin Lübnan ordusuna hibe ettiği askeri araçlar da Hizbullah tarafından kullanılıyor. Bu bilgi, 2016 yılında Humus yakınlarındaki El-Kuseyr'de çekilen bir fotoğrafla kanıtlanmıştı.

SAVAŞI YENİDEN HİZBULLAH KAZANABİLİR

İki taraf arasındaki başarılı bir anlaşma birkaç hafta sürdü. Hizbullah koşulsuz ateşkes ısrarını sürdürdü. İsrail ise iki ele geçirilen askerin geri verilmesi de dahil olmak üzere koşullu bir ateşkes konusunda BM’ye baskıda bulundu. Lübnan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden İsrail ile Hizbullah arasında derhal, koşulsuz bir ateşkes çağrısı yapmasını sık sık talep etti.

11 Ağustos 2006'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, düşmanlıkları sona erdirme çabasıyla BM Güvenlik Konseyi Kararı 1.701'i oybirliğiyle onayladı. Lübnan hükümeti ve Hizbullah tarafından 12 Ağustos'ta, İsrail hükümeti tarafından ise 13 Ağustos'ta kabul edildi. Ateşkes 14 Ağustos'ta sabah 8:00'de yürürlüğe girdi.