Medya
İsrail’in terör piyonları sınırımızda! Türkiye’yi kime sattı?
Akşam gazetesi yazarı Murat Özer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’in yayılmacı politikalarına karşı yaptığı uyarıların bazı kesimlerde rahatsızlık oluşturduğunu belirtti. Özer, ana muhalefetin bu tehditler karşısındaki lakayt tavrını eleştirdi.
Akşam gazetesi yazarı Murat Özer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail’in bölgedeki saldırgan politikalarını Türkiye’nin güvenliği açısından tehdit olarak gördüğünü belirtti. Özer, Gazze’nin Türkiye için bir "ön savunma hattı" olduğunu vurgulayan Erdoğan’ın bu açıklamalarının bazı kesimlerce hafife alındığını söyledi. Ana muhalefet lideri Özgür Özel’in bu tehditleri yok saymasının sorumsuzluk olduğunu dile getiren Özer, İsrail’in sınırlarımızda beslediği terörist grupların asıl tehlike olduğunu ifade etti. Murat Özer, ABD ve İsrail'in Türkiye’ye karşı uzun süredir PKK’yı destekleyerek stratejik bir saldırı planladığını yazdı. Özer, şunları kaydetti:
"Cumhurbaşkanımızın İsrail'in yayılmacı politikalarına atıf yaparak, Gazze'nin "ön savunma hattımız" olduğunu söylemesi bazı bünyelerde rahatsızlık oluşturdu. İsrail muhiplerinin böylesi bir duruş karşısında öfke nöbetine tutulması anlaşılır bir şeydir.
Anlaşılmaz olan bu yakın tehlike karşısında iç cephenin güçlendirilmesi için tüm siyasi partilerin katıldığı TBMM'deki gizli oturumun akabinde ana muhalefetin lakayt ve bir o kadar sorumsuz davranışları değil midir?
Özgür Özel'e göre Türkiye'nin toprakları ve bağımsızlığımız tehdit altında değil. Ona göre Cumhurbaşkanının aylardır ısrarla dikkat çektiği tüm konuşmalar sadece gündemi meşgul etmek ve ekonomik problemleri unutturmak için başvurduğu bir yöntem sadece. İsrail'in bir yılda Gazze'yi yerle bir etmesi, Lübnan'a ve Suriye'ye saldırması, İran'la savaşın eşiğine gelmesi ülkemiz için bir tehdit değilse, sınırımızın dibinde ABD eliyle bir terör devleti kurma çabaları da mı tehdit değil?
Asırlarca yönettiğimiz topraklar üzerinde devlet kuran Yunanların yakın gelecekte Anadolu'yu istila edeceği söylendiğinde, 19. yüzyılın beynini Avrupa'ya kiralamış Türk aydını da benzer tepkiler vermişti. Oysa Batı'nın himayesinde devlet kuran Yunan Ordusu aradan yüz yıl geçmeden Sakarya Nehri'ne ulaşmayı başaracaktı. Eğer II. Abdülhamid tehlikeyi önceden sezip Çanakkale'ye tabyalar inşa etmeseydi, işgal çok daha güçlü ve kalıcı olurdu. Türk milleti tehlikeyi fark ettiğinde Yunan çoktan İzmir'e çıkmıştı.
Elbette ne İsrail'in ne de Yunanistan'ın kendi güçleriyle ve "tek başlarına" vatanımızı işgal etmesi mümkün. İsrail altı Arap ülkesini altı günde mağlup ettiğinde yalnız değildi: ABD ve İngiltere'nin desteği olmasaydı yok olup gitmişti. Aynı şekilde, 1919'da da Yunanistan, İngilizlerin desteğiyle Anadolu'yu işgal etmedi mi? Bugün değişen ne var?
Suriye topraklarının üçte birini işgal eden PKK bunu kendi gücüyle mi gerçekleştirdi? Elbette hayır. ABD'nin sınırsız desteği olmasaydı, bırakın Türk Ordusu'nu, Suriyeli muhaliflerin karşısında bile bir hafta dayanamazdı.
Kimse İsrail'in topraklarımıza doğrudan saldıracağını söylemiyor zaten. Sınırımızda beslediği 40 bin terörist varken, buna ihtiyacı da yok. ABD ve İsrail'in 40 yıldır PKK'yı destekleyerek bizi güçsüz bırakmaya çalıştıklarını söylemeye de gerek yok herhalde. Bu şer cephesinde Hafız Esat'tan bu yana PKK'yı kendi topraklarında besleyip büyüten Suriye rejiminin de olduğu gizli bir bilgi olmasa gerek.
ABD "Rusya'ya karşı olduğu iddiasıyla" bir yandan Anadolu'nun batısına asker yığarken, diğer yandan Anadolu'nun güneyindeki düşmanlarımızı on binlerce TIR silahla donatıyor. Fakat Özgür Bey'e göre Türkiye tehdit altında değil.
O tehdidin bir numaralı piyonu ile seçim ittifakı yapanlardan, kurulduğu günden bu yana İsrail'e toz kondurmayıp, Filistin halkının vatan müdafaasına terörizm diyenlerden başka ne beklenir ki?
İşin tuhafı, tehditlere karşı neler yapabileceğimizin konuşulduğu TBMM'deki oturumda, terörist cenazesinde gözyaşlarına boğulan Sezgin Tanrıkulu'ndan, ABD'nin Türkiye elçisi gibi hareket eden Namık Tan'a; PKK'nın siyasi sözcülerinden, Esat'ın saflarında savaşan sol terör örgütlerinin yoldaşlarına kadar herkes var.
Netanyahu TBMM'deki oturuma doğrudan katılsa herhalde daha güvende olurduk.
İç cepheyi güçlendirmek mi? Kiminle? İstiklâl Harbi'nin ortasında, İngilizlere karşı ABD himayesi isteyenler bile bunlardan daha vatanseverdi."
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber:
İlişkili haber: