Gültekin, İmamoğlu'nun hem başkanlık görevini sürdüremeyeceğini hem de Cumhurbaşkanlığı kampanyasına odaklanamayacağını belirterek, “Cumhurbaşkanlığına aday olacaksa kendi partisinin kaynaklarıyla kampanyasını yürütmeli” ifadesini kullandı. İstanbul’daki hizmetlerde aksama olacağı endişesini dile getiren Gültekin, İmamoğlu’nun belediye sorumluluğuna yeterince vakit ayıramayacağını vurguladı.

 Deprem, ulaşım ve taksi gibi İstanbul’un çözülmeyi bekleyen önemli sorunları olduğunu hatırlatan Gültekin, “İstanbul halkı olarak başkansız mı kalacağız? Ekrem İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı adaylığı süresince bu sorunları sineye mi çekeceğiz?” diye sordu. Gültekin, İmamoğlu’na "Cumhurbaşkanlığına aday olabilirsin, ama o zaman İstanbul Belediye Başkanlığı’nı bırak ve yerine bu görevi sürdürecek birini bırak" mesajını verdi.

İşte Levent Gültekin'in İmamoğlu açıklaması;

"İstanbul Belediye Başkanlığı'nı bırakmalı. Beni başka bir konu daha rahatsız ediyor. Bak, şimdi İstanbul Belediye Başkanlığı'nı bırakmıyor çünkü parayı, kaynağını bırakmak istemiyor. Belediye kasasından bildiğimiz bir cumhurbaşkanlığı kampanyası yapılıyor. Aday olacaksan, git kendi partinde, kendi parti imkânlarıyla kampanyanı yap, aday ol. Hem beni hizmetten mahrum bırakacaksın muhtemelen, çünkü ilgilenme şansın yok. Teknik olarak ilgilenemez Ekrem Bey.

Cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan bir adam bütün zihnini oraya vermek zorunda. Türkiye'yi dolaşıyorsun, Meksika'ya gidiyorsun; belediyeler bilmem neyi diye oradaki dış insanlara anlatabiliyor musun? Kendince bir cumhurbaşkanlığı ağı örüyorsun. Sen o adama 'Taksim'deki merdivenler çalışmıyor' sorusunu artık soramazsın. Biz İstanbullular olarak üç yıl boyunca belediye başkansız mı kalacağız?

Deprem diye bir derdimiz var. Yarın sabah kalktığımızda, Allah muhafaza, bir deprem olduğunda birçoğumuz hayatta olmayacağız, değil mi? Kim bilir kim enkazın altında kalacak? Deprem sorunumuz var, ulaşım sorunumuz var, metro sorunumuz var, merdivenler, taksi sorunumuz var. Bak, taksi sorunumuz çözülmüyor. Peki, bunu dört yıl bekleyecek miyiz? Şöyle mi diyeceğiz: 'İmamoğlu Cumhurbaşkanı'na kadar İstanbul'daki bütün sıkıntıları sineye çekiyoruz' mu diyeceğiz, yoksa İmamoğlu'na, 'Arkadaş, cumhurbaşkanlığına aday olabilirsin, bu çok doğal ve senin hakkın; ama o zaman bir karpuzun birini bırak. Bırak, yerine doğru düzgün bir adam gelsin, bari İstanbul'la ilgilensin,' mi diyeceğiz?"