HASAN ÖZAN  BURSA

Yazıcı, 1974'te tüm engellemelere rağmen Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Kıbrıs'ı esaretten kurtardığına vurgu yaptı. Yazıcı, "1950'li yılların başından itibaren Yunanistan, Ada'yı kendi topraklarına katmak maksadıyla atmıştı. Kıbrıslı Türkler, Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş'ın da yer aldığı önder kadrosu, Türk Hükümetine gönderdikleri 'Kıbrıs Girit olmasın' mesajlarıyla, Ankara'ya yaptıkları ziyaretlerle, sadece Türk makamlarını değil, bütün Türk Milletini Rumların ve Yunanların Kıbrıs adasına yönelik gerçek emel ve niyetleri hakkında bilgilendirmekteydi. Neticede, Anadolu halkı Kıbrıs halkıyla Millî dava etrafında kenetlenmiştir. Kıbrıs fetih hakkı itibariyle de Türk'tür. 1571'de Türk kanıyla sulanarak 307 sene Türk hükümranlığı altında kalmıştır. Kıbrıs, askerî ve stratejik bakımdan Türkiye için büyük bir öneme haizdir" dedi.

ABD'nin ve batının desteklemesi ile  hayal dünyasında gezen Güney Kıbrıs yönetiminin haddini aşarak, kendisini Doğu Akdeniz'de tek aktör olarak görmeye başladığını ifade eden Yazıcı, ABD'nin  ve Batılı müttefiklerinin bu hadsizliği cesaretlendirmekten bir an önce vazgeçmesi gerektiğini ifade etti.

Yazıcı, Kıbrıs'ta federasyon fikrinin bir yana taraflar arasında herhangi bir ortaklık kurulmasının hayal olduğunu, Kıbrıs adasının geleceğinin iki ayrı Devletli şeklinde olacağını ifade etti.

Yazıcı, "Türk Devletleri arasında işbirliğini teşvik etmek amacı ile 2009'da Nahcivan'da kurulan Türk Devletleri Teşkilatı, güçlü bir birlik olma yolunda ilerlerken, teşkilata gözlemci üye olarak katılan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin öncelikle teşkilata üye devletler tarafından sonrasında Batı Asya Ülkeleri ve duyarlı İslam ülkeleri tarafından tanınması elzem hale gelmiştir" ifadelerini kullandı.