CHP ve avaneleri ile arka bahçesi konumundaki feminist oluşumların ısrarla savunduğu Batı'dan devşirme yasalar, 6284 sayılı kanun, çocuk haczi ve süresiz nafaka gibi dayatmalarla adeta enkaza dönen aile birliğine son darbe vuruldu. Anayasa Mahkemesi'nin, kadına kocasının soyadını almasını zorunlu kılan Medeni Kanunun 187. Maddesine yönelik iptal kararı 28 Ocak 2024 tarihinde yürürlüğe girerken, ailede soyadı birliğini yeniden sağlamak için harekete geçen AK Parti iktidarı laikçi azınlığa boyun eğdi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği, ''Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır'' şeklindeki Medeni Yasanın 187. Maddesini tekrar yasalaştırılmak isteyen hükümet, azgın azınlığın baskısı sonucu ''Kadının soyadı' düzenlemesini önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaşan 9. Yargı Paketi'nden çıkardı. Karar sonrası aile düşmanı feminist oluşumların 'tarihi zafer' diye çığlık atması ise, aile bütünlüğünün düşürüldüğü tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.

Feminist oluşumlar kına yaktı

Eşitlik İçin Kadın Platformu adlı feminist oluşum kutlamasını şöyle duyurdu: ''Türkiye kadın hareketinin on yıllardır süren mücadelesinin ürünü olan bu AYM iptal kararına uyulması için EŞİKPlatformu'nda buluşan kadınlar olarak aylardır yoğun bir emek harcadık. VE YİNE BAŞARDIK… Şimdi İçişleri Bakanlığına çağrımızı yineliyoruz: AYM Kararına uygun olarak Soyadı düzenlemesine ilişkin Nüfus Müdürlüklerine gönderilmesi gereken yönergeyi acilen gönderiniz. AYM kararının yürürlüğe girdiği Ocak ayından beri yapmanız gereken bu görevi derhal yerine getiriniz. Bize anayasadan, yasalardan sildiğimiz aile reisliğini yeniden dayatmaya kalkmayınız. Siyasi görüşü ne olursa olsun kadınların ortak mücadelesi kazandı. Emek veren tüm kadınları kutluyoruz. Önümüzdeki hafta görüşülmesi beklenen Etkiajanlığı maddesinin de geri çekilmesi için daha geniş ve etkin bir dayanışmaya ihtiyacımız var. Haklarımıza, hayatlarımıza, hayallerimize kayyım atayamayacaksınız!''

Ailenin selasını okudunuz, buyrun cenaze namazına!

Süresiz Nafaka Platformu Kurucusu İlhan Ergincan ise, şunları söyledi: ''Hükümet, feminist, laikçi ve LGBT kesimlerine boyun eğmiş ve zafer nidaları atmalarına sebep olmuştur. El birliği ile 'ailenin selasını okudunuz, buyurun cenaze namazına!' Aile Bakanlığı ve Kadem aile kurumunu bitirmeye ve evlilik birliğinin kutsallığını yok etmeye başlamıştır. Kadın hakları diye diye erkekleri ve aileyi bitirdiler. Allah'ın emirlerinden uzaklaşanlar her zaman helak olmuştur. Hükümet, azgın azınlığın aileyi yok etmek için süresiz nafaka, 6284 kadının sözlü beyanı ve son olarak da soyadı dayatmalarına engel olmamış onlarla birlikte hareket etmiştir. Bu yanlıştan dönülmez ise aile kurumunu tamamen kaybedeceğiz ve babasını saymayan nesiller ile büyük tahribatlar yaşayacağız. Her türlü azgınlığı meşru gören kesimlerin bu dayatma ve isteklerine engel olmayanları tarih ve aile kurumu yaşasın diye mücadele eden kimse affetmeyecektir. Bu kanunla yarın bir gün kadınların zorlaması ile 'babamın soyadını almak istemiyorum' diyen çocukların da ortaya çıkacağını göremiyor musunuz? Erkeksiz yaşam isteyen feministlerin, meşru birliktelikten doğacak, babası belli olmayan çocukların türemesine izin veriyorsunuz!''

Aileyi korumamız lazım

Avukat Ali Kaan Kılıçoğlu da, şunları kaydetti: ''Türk töresi ve inancımız gereği toplumun mihenk taşı aile müessesedir. Bu müessesenin zedelenmesi, dağılması toplumun dağılmasına yol açar akabinde millet ve devlet kavramlarının içi boşalır. Bunun farkında olan veyahut olmayıp gaflet deryasında yüzen siyasiler bu düzenlemeye ses çıkarmamış, hele ki toplumun inanç ve töresine mugayir mücadele eden siyasiler ve feminist oluşumları ise sevinç çığlıkları atmışlardır. Aile yapısının bozulmasına yol açacak olan Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği, 'Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır' şeklindeki Medeni Yasa'nın 187. Maddesi hakkında düzenlemeye 9. Yargı paketinde yer vermeyen hükümet bu hatasından dönmeli, toplumun inanç ve töresini koruma mücadelesinde olduğu için bu zamana kadar milletin desteğini arkasına almış olan hükümet bu hatasını düzeltmelidir. Milletin asli değerlerine zarar verecek unsurları düzeltmek onları yönetenlerin görevidir. Yöneticiler mâşerî cicdanı yaralayan AYM kararını düzeltecek kanun düzenlemesini en kısa zamanda yapmalıdır. Nizam-ı Alem nefse nizamdan başlar, aileye nizamdan devam eder sonra millete nizam verilir, en son aleme nizam ile Kızılelma'ya ulaşılmış olur. Aileyi koruyalım, milleti ve alemi koruyalım.''