Medya
Avrupa Birliği’nin Kıbrıs ihaneti şoke etti! O kirli plan "yok artık" dedirtti
Milliyet gazetesi yazarı Hakkı Öcal, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türklerine yönelik küstah tavrını eleştirdi. Öcal, AB’nin Kıbrıs meselesinde adil bir çözümden uzak olduğunu belirtti.
Hakkı Öcal, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türklerine yönelik ölçüsüz bir bildiri yayımladığını belirtti. Milliyet gazetesi yazarı Öcal, AB’nin Kıbrıs Rum Kesimi’ne olan desteği ile iki devletli çözümü reddettiğini ifade etti. Yazar, AB’nin Türk Devletleri Teşkilatı zirvesinde Kuzey Kıbrıs’ın gözlemci olarak bulunmasına karşı çıkmasının Rum yanlısı bir tavır olduğunu vurguladı. Hakkı Öcal, bu tür açıklamaların Kıbrıs meselesini çözmekten ziyade daha da karmaşık hale getirdiğini dile getirdi. İşte Öcal'ın yazısının ilgili bölümü:
"(...) Konumuz AB’nin Kıbrıs Türklerine karşı hafta başında yayınladığı haddini aşan, ölçüsüz, küstah, saygısız bildirisi. Bildiri, AB’nin Dışişleri ve Savunma Politikaları Yüksek Temsilcisi (birliğin bakanlar kurulu sayılan Avrupa Komisyonu’nun başkanı Ursula von der Leyen’in de yardımcısı) Joseph Borrell’in imzasını taşıyor. İspanyol siyasetçi, Kuzey Kıbrıs’taki Türk Cumhuriyeti’nin, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) Kırgızistan’daki Zirvesi’nde gözlemci olarak bulunmasını “uluslararası toplumda tanınmayan, sözde ‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ adlı ayrılıkçı oluşumu meşrulaştırma” girişimi olarak görüyor ve reddediyor. Sadece reddetmekle kalmıyor Borrell, esefle karşıladığı bu girişimleri üzüntü verici buluyor ve Kıbrıs’ın toprak bütünlüğüne yönelik bir ihlal olduğunu ilan ediyor.
Borrell’in bu hadsiz açıklamasının gerçekte ne anlama geldiğini, Kıbrıs Rum Kesimi’nde yayınlanan Fileleftheros gazetesinin başlığı gösteriyor. Gazete “Borrell TDT’ye Bağırıyor” başlıklı haberinde, bu ifadenin Rum hükumet sözcüsüne ait olduğunu da gizlemiyor. Gazeteye göre Rumlar, Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın toplantıda Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la görüşmesini ve birlikte fotoğraf çektirmesini de AB’ye şikayete hazırlanıyorlar.
(...)
Kıbrıs Türklerinin bir soykırımından kıl payı kurtulması ve kendi devletlerini ilan etmesinin üzerinden yarım yüzyıl geçti. BM’nin federasyon temelli çözüm görüşmelerini reddeden tarafın Rumlar olduğu unutulmamalıdır. Ancak, aradan geçen bunca zamanda, güneydeki Rumların, kuzeydeki Türklerin devletini de facto kabul ettiklerini gösteren siyasal, ekonomik ve güvenlik konularında görüşmeler yapıyor olmasını da artık hem BM hem de AB görmelidir.
Kıbrıs Türklerinin iki devletli çözümden vazgeçmesi, Kıbrıs’ı ikinci İsrail yapacak; Rum tarafı arkasına AB’yi alarak, tıpkı Siyonizmin Filistin’de yaptığı gibi, adım adım, işgal ve yerleşim siyasetiyle, Türkleri 1960 öncesi duruma düşürecektir. Türkiye buna izin vermez, veremez. AB’nin yapacağı en akıllı iş, Rumların garantörü olarak Yunanistan’ı, Türklerin garantörü olarak Türkiye’yi içine alacak görüşmelerle, mevcut iki devletli hali, bir anlaşma ile resmiyete kavuşturmaktır. (...)"