Gündem
CHP, Moğultay yargısını özlüyor
Yargı mekanizmasını eskisi gibi arka bahçesine çeviremeyen ve son günlerde peşi sıra patlak veren yolsuzluklara yönelik incelemelerle iyice köşeye sıkışan CHP, ‘Seyfi Dede’ ve ‘Moğultay’ döneminde atadığı binlerce yandaşla yargı mekanizmasını büyük ölçüde partizanlaştırdığı eski günlerini arıyor.
“Milliyetçilere mi verseydim!”
Son günlerde olanlar akıllara CHP’nin özellikle 90’lı yıllardaki yargısını getirdi. Her dönem darbecilerin gözde partisi olan ve brifingli yargıçlarla üstünlerin hukukunu uygulatan CHP ile yavrusu SHP’ye bağlı Adalet Bakanları Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay, hakim ve savcı kadrolarını parti sempatizanı isimlerle doldurmuştu. Moğultay o dönem partisinin il kongresine yaptığı konuşmada kadrolaşmayı şu tarihi sözlerle itiraf etmişti: “Evet, hükümetten sınavlı 5 bin kişilik kadro çıkardım. Doğu’dan Güneydoğu’dan gelen insanlar aç mı, işsiz mi kalsın? Bu kadroları örgütüme vermeyip de milliyetçilere mi verseydim? Seyfi Oktay ve benim dönemimde de 2 bin hakim aldık. Bu aldığımız kadrolar, ileride yeşerecek demokrat insanlardır. Yaptığım suçsa işlemeye devam edeceğim. Ben yılmayacağım, bu makamı da terk etmeyeceğim.”
Ahkâm kesebilecek son parti
Konuya ilişkin akit’e değerlendirmede bulunan AK Parti İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı ise, şunları söyledi: “Devletin ilgili kurumları söz konusu belediyelerin harcamalarında bir usulsüzlük varsa inceler, tespit eder. Biz aslında büyük bir çatışma yaşıyoruz. Siyonizm güdümlü emperyalizmin işbirlikçileriyle milletin çocukları arasında yaşanan bir çatışma söz konusu. Ortada milyarlarca liranın bazıları sanatçı gibi bazıları sanatçı görünümlü ayrılıkçı, milletin değerlerine düşman tiplere aktarıldığı belirtiliyor. Ama bütün bunlar yaşadığımız büyük medeniyet çatışmasının ucu. CHP’nin adaletle ilgili söyleyebileceği hiçbir şey olabilir mi bu ülkede? Adaletle ilgili ahkâm kesebilecek son parti CHP’dir. Kazım Karabekir Paşa gibi bir Milli Mücadele Kahramanını İzmir Suikastını bahane ederek idam etmeye kalkan bir parti bu. Sen bu ümmetin, bu milletin en büyük kara yazısısın. Hukuk konusunda dünyanın en kirli tarihine sahip olan bir siyasi hareketin kalkıp adalet ve hukuk konusunda dem vurması büyük bir utanmazlık ve aymazlıktır. Aksayan yönler yok mudur? Mutlaka vardır. Ama CHP ve eski Türkiye dönemiyle kıyaslandığında Türk adaleti bugün çok önemli mesafe kat etmiştir.”
Suçu olmayan telaşa kapılmaz
Avukat Ali Kaan Kılıçoğlu da şu görüşleri dile getirdi: “Montesquieu’nün ifadesiyle yasama, yürütme ve yargı güçleri tek bir elde toplandığında özgürlükler buharlaşır. Anayasamızda yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız şekilde oluşunu ifade eden kuvvetler ayrılığı ilkesi yer almaktadır. O yüzden güçler arasında denge sağlanmalı. Bu kısa açıklamalarla birlikte ülkemiz gündeminde yer alan Belediyelerin incelenmesi hususuyla alakalı Sayıştay ve İçişleri Bakanlığı bu konuda denetim yetkisine sahiptir. Dünya Adalet Projesi adı altında bir dernek tarafından hazırlanan Hukukun Üstünlüğü Endeksi denilen safsatanın peşine düşerek ülkemizi karalama kampanyası yürüten CHP zihniyeti, derneğin kurucusunun eski ABD Barolar Birliği Başkanı olduğunu bildikleri halde yine Batı’nın kuklası olduklarını bu millete ispat etmiştir. Onlar için demokrasi kendi düşüncelerini savunmak gayesiyle kullanılan bir araçtan ibarettir. Bunu milletimiz ferasetiyle anlamış bu yüzden ne onlara ne de onların maşalarına pabuç bırakmamış ve bırakacakta değildir. CHP’li belediyelerin usulsüz yapmış oldukları her ne varsa denetleyici organlar tarafından ortaya çıkacak ve gerekli yaptırımlar uygulanacaktır. Suçu olmayan şikâyet etmez, telaşa kapılmaz, yapılan denetlemenin sonucunu bekler.”