Gündem
Millî eğitim, azgın azınlığın saldırısında
Eğitimin yerlileşmesi ve millileşmesine tahammül edemeyen seküler yobazlar, yeniden sahneye çıktı. Ankara’da işgüzar okul yönetiminin, 10 Kasım törenine katılamayan çocukları sorguya çektiği, Mersin’de ise üniversite salonunun Masonlara açıldığı belgelendi.
Buğra Kardan İstanbul
Toplum ahlâkını dinamitlemek ve aile müessesesini yıkmak için didinen laikçi güruh, tekrar devrede. Arsızlığı savunan, sapkınlığı teşvik eden bu güruhun Ankara ve Mersin’de de 28 Şubat dönemini akla getiren tavırlar sergilediği ortaya çıktı. Mamak’ta bir ortaokulun yönetimi, 10 Kasım törenine katılamayan 60 öğrenciyi sorguya çekti. Öğrencilerden birinin velisi olan Semra Polat, “Çocuklarımız dersten çıkarılarak gruplar hâlinde idareye alınmışlar. Çocuklara ‘Niye gelmedin’ sorusu sorulmuş. Oğluma ’Sen sağlıklı olduğun hâlde gelmemişsin’ denmiş” ifadeleri kullanıldı.
Azgınlık azınlık durmuyor
Mersin Üniversitesi ise Eğitim Fakültesi Ahmet Çamsarı Konferans Salonu Mason kulübü Rotary’ye tahsis etti. Üniversite yönetiminin adı geçen kulübün ‘Toplumun Liderleri Geliyor’ başlıklı konferansı yapmasına geçit vermesi öfkeye neden oldu. CHP’li belediyelerin çocuklara kreşlerde LGBT propagandaları yapmaları tartışıladursun Ankara ve Mersin’de patlak veren skandallarla azgın azınlığın milli eğitime darbe vurma girişimlerinin devam ettiği gözler önüne serildi.
akit’e konuşan eğitimciler ve sosyologlar “Yaradılış temelli maarif modeli, seküler cenahı çıldırttı” dedi.
İslâm’a düşmanlar
Eğitimci Prof. Dr. Ahmet Akın, şunları söyledi: “Öğrenci, bir kutlamaya ya da anmaya öğrenci gelmediği için disiplinsizlikle itham edilemez. Atatürk’ü anma törenine katılmadığı onlarca öğrenciyi sorgulamak yanlıştır. Mersin Üniversitesi’nin Rotary kulübüne salon açması da talihsizliktir. Mersin Üniversitesi, Mason Rotary’ye değil de bir dini dernek ya da vakfa salon açsa ne olurdu acaba? Herhâlde CHP medyası, kıyameti koparırdı. Neden muhalif cenah Siyonizm’e bir laf etmezken Anadolu’yu yargılarlar? İslâm’a düşman oldukları için. Eğitim dahil yerli ve milli olan her şey belli bir grupça tehdit edilmektedir. Bu tehdide karşı gerekli önlemler alınmalıdır.”
28 Şubat kalıntıları devrede
Eğitimci Prof. Dr. İsmail Aydoğan da şunları kaydetti: “Ankara’da ve Mersin’de karşı karşıya kaldığımız kareler ibretliktir. Demek ki 28 Şubat’tan kalma alışkanlıkları bırakamayanlar var. Kuşkusuz, yerli ve milli eğitime katlanamıyorlar. Yerli ve milli olan her şeye muhalefet eden bir güruh var. Dikkatli olunmalı. Eğitimde Kemalist ruh her yere sinmiş. Bu ruh, yeni marif modeli için de tehdit.”
Gereken ceza kesilmeli
Sosyolog-yazar Adnan Kalkan ise şunları dile getirdi: “Dünyada pek çok ideoloji varken Türkiye’de Kemalist fikir, müfredatta ve eğitim sisteminin her aşamasında yoğun bir şekilde ele alınıyor. Bu fikir, anti Kemalist pek çok ana babanın çocuklarına dayatıldığından toplumsal birlik ve beraberlik de zedeleniyor. Şu zamanda çocuğunu 10 Kasım törenine göndermeyen ana babalardan savunma istenmesi toplumun kılcal damarlarıyla oynamaktır. 10 Kasım’da secde ettirilen çocukları gördük. Bu ülkenin milli ve manevi değerleriyle çelişenlerin okullarda görev yapmaları milli ve manevi nesil yetiştirmenin önündeki büyük bir engeldir. Kimseye inanmadığı bir ideoloji yahut bir fikir dayatılmamalıdır. Birlik ve beraberlik ruhu, Peygamber Efendimiz (SAV) Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde attığı adım anlaşılarak yakalanır. Bu sebeple birlik ve beraberliği bozan kim olursa olsun hakkında gerekli cezai işlemler yapılmalıdır.”