Suriye'de 1963'de iktidara gelen Baas Partisinin 61 yıllık kanlı iktidarı, HTŞ ve SMO önderliğindeki muhalif güçlerin başlattığı operasyon sonucunda 8 Aralık’ta başkent Şam’a girmesi ve Beşar Esed’in kaçışıyla çöktü. Ülkenin yaklaşık yüzde 60’ı muhalif güçlerce kurtarılırken, Suriye Milli Ordusu da (SMO), ABD destekli terör örgütü PKK/YPG'nin işgali altındaki Münbiç ilçesini kurtararak, Fırat Nehri'nin batısındaki en büyük terör yuvasını temizledi. Böylece muhalifler, Fırat Nehri'nin batısındaki en büyük terör yuvasını da teröristlerden arındırdı.

Akdeniz hayali suya düştü

Münbiç, ABD destekli terör örgütünün işgalinde tuttuğu ve Fırat Nehri'nin batısındaki en büyük terör yuvalanması idi. PKK/YPG'nin Suriye-Irak sınırından başlayarak Suriye'nin batısında ucu Akdeniz'e ulaşacak terör koridoru açma planında Münbiç bölgesi merkezi öneme sahipti.
Suriye Geçici Hükümeti Başkanı Abdurrahman Mustafa, Suriye'nin egemenliğinin yeniden tesisi yolunda yeni bir adım olarak Münbiç kenti ve kırsalını terör örgütü PKK/YPG'den kurtaran halkı ve Suriye Milli Ordusu'nu tebrik etti. Mustafa, Suriye topraklarının özgürleştirilmesini tamamlama ve halkın özgürlük ve onur özlemini gerçekleştirme çağrısında bulundu.

Sıra terör örgütü PKK/YPG’de

Muhaliflerin katil Esed yönetimini devirerek, başkent Şam, Halep, Hama, Humus, Rakka, Deyrizzor gibi önemli yerleşim yerlerini kurtarmasıyla birlikte sıra, ABD'nin DEAŞ'la mücadele bahanesiyle destekleyerek ve Suriye topraklarının bir bölümünü işgal ettirdiği terör örgütü PKK/YPG'ye geldi. PKK/YPG terörünün hem kuzeyden Türkiye ve SMO hem de güneyden yeni yönetim unsurları tarafından kıskaca alınarak temizlenmesi süreci de başladı. Terör örgütü PKK/YPG'nin işgal ettiği topraklardan kovulmasıyla birlikte Türkiye, uzun yıllardır ilk kez güneyinde dost ve istikrarlı bir komşuya sahip olacak.

SURİYE’NİN YENİDEN İNŞASINI TÜRK MÜTEAHHİTLER YAPACAKTIR

Suriye’deki son durumu ve bundan sonra yapılması gerekenleri Akit’e değerlendiren Suriye Demokratik Türkmen Hareketi Başkanı Abdulkerim Aga, “Suriye, yıllardır halkına zulmeden, halkını katleden Esed rejiminden kurtuldu. Türkiye’ye çok teşekkür ediyoruz. İnsanlarımıza 14 yıl baktı, yardım etti. Barındırdı, iş ve aş verdi. İdlib’in yıkılmasını önledi. Pek çok şehirlerimizin yok olmasının önünü kesti. Şimdi inşallah bundan sonra da Türkiye ve Suriye daha yakın olacak. İki ülke ilişkilerinde kardeşlik hakim olacak. Suriye’nin yeniden inşası, yolların, alt yapının imarı Türk müteahhitler tarafından yapılacaktır. Sanayi, ziraat, iş gücünde ve bir çok alanda işbirliği fırsatlarımız var. Bizde petrol, madenler, fosfat var. Türkiye’de teknoloji ve sanayi ve ticaret çok gelişmiş durumda. İki ülke işbirliği yaparsa bu bölgeyi barış bölgesi yapabiliriz. Şimdi önemli olan Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanarak demokrasiye geçmesi” ifadelerini kullandı.

PKK/YPG’LİLER İŞGAL ETTİKLERİ BÖLGEYİ HEMEN TERK ETMELİ

Aga, şöyle devam etti: “Şimdi özgür Suriye’nin güvenli geleceği için en kısa zamanda Fırat’ın doğusunun da Suriye birliğine katılması gerekir. ABD ve Esed rejiminin peşkeş çektiği bölgelere yerleşen PKK/PYD, yıllardır bölgedeki kuyularımızdan petrolümüzü çalıp satıyordu. Tarım ürünlerimizi halkımızın elinden zorla alıp kendi hesabına satıyordu. Suriye’ye milyarlarca dolarlık zarar verdiler. Artık Esed rejimi yok. Özgür Suriye var. PKK/PYD eğer kendiliğinden bölgeyi terk etmezse onları bir kaşık suda boğarız.”

Esed diktası Türkiye’nin desteğiyle yıkıldı

Batı Asya Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu da bölgedeki gelişmelere ilişkin şu görüşleri dile getirdi: “Suriye muhalif güçleri, Türkiye’nin verdiği destekle ülkelerini bir dikta rejiminden kurtarmıştır. Tabi şimdi sırada ABD, İsrail ve batılı sözde müttefiklerimizin etekleri altına saklanarak Suriye’nin doğusunu işgal eden PKK/YPG terör unsurlarının temizlenmesi vardır. Bu temizlik de kısa sürede yapılarak ülkenin toprak bütünlüğü sağlanacaktır. 63 yıldır Baas rejiminin esaretinde yaşayan Suriyeliler, bağımsızlıklarına 2024 yılında kavuşmuşlardır. Bizim coğrafyamızda, güney sınırımızda yer alan Suriye’nin yönetimini İran ve Rusya’nın oyuncağı, payandası haline gelmiş olan Esed rejiminin diktatörü Beşar Esed’in kaçıp gitmiş olması maalesef bazı hakikatleri gözümüzün önüne getiriyor. Bu süreçte Türkiye’nin devlet aklının verdiği sükûnetle, Suriye’deki Türkmen kardeşlerimize verdiği destekle sonuç alması bugün hem ABD’ye, hem Rusya’ya hem İran’a, İngiltere’ye, hem de Avrupa Birliği (AB) içindeki Almanya, Fransa gibi ülkelere bir derstir. Bu ders, Türkiye’nin beş bin yıllık devlet aklının ve geleneğinin hiçbir zaman akıldan çıkarılmaması gerektiğidir. 150 yıllık ABD, 1789 Fransız Devrimi’nden sonra var olduğunu söyleyen 200 yıllık bir Fransa, Türkiye’nin beş bin yıllık devlet aklı karşısında bir hiçtir. Ülkelerinin özgürleşmesiyle birlikte Suriyeli kardeşlerimize özgürlük yolunda başarılar ve mutluluklar diliyoruz. Düşünün bir milletin bayrağı yok. Ordusu yok. Milli marşı yok. Bunları söylerken tüylerimiz diken diken oluyor. Suriye’de yaşananlar, batılı emperyalist güçlere sırtını dayayarak bu ülkede bir yerlere gelmeye çalışanlara da gerçek anlamda bir ders niteliğindedir.”