AKİT MENÜ

Gündem

Liderliğin ve İnancın hikayesi

Türkiye’nin önemli araştırmacı yazarlarından Hakkı Öznur, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşı olarak biliniyor. Son olarak, 9 ciltlik ve 9714 sayfadan oluşan “Ülkücü Hareket” adlı eseriyle büyük bir başarıya imza attı. Ülkü Ocakları’na 1975’te katılan ve 12 Eylül 1980 darbesi sırasında hapse giren Öznur, eserinde Türk milliyetçiliği ve Ülkücü Hareket’in tarihini kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Bu dev çalışma, hareketin geçmişine dair bilinmeyen pek çok yönü gün yüzüne çıkarırken, Ülkücüler hakkındaki yanlış iddiaları da çürütüyor.

Haber Merkezi

Türkiye’nin en önde gelen araştırmacı yazarlarından biri olan, şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava ve yol arkadaşı, “Ülkücü Hareketin Hafızası” olan Hakkı Öznur’un geçtiğimiz günlerde çıkan 9 Ciltlik, 9714 sayfalık “Ülkücü Hareket” adlı anıt eseri pek çok “ilklerin” altına imza attı. Ülkücü hareket üzerine yapılmış en geniş kapsamlı, belgeli çalışmayı yapan, Türk siyasi tarihine damgasını vuran Milliyetçi-Ülkücü hareketle ilgili gizli kalmış pek çok yönü gün ışığına çıkaran, Ülkücüler hakkında ortaya atılmış isnat ve iddiaları çürüten eseri kaleme alan Hakkı Öznur ile sizler için konuştuk. Ülkücü Hareket ile Ülkü Ocakları Mektebi’ne adım attığı 1975 yılında tanışan, iki kez bu uğurda hapse düşen, 12 Eylül 1980 darbesi sırasında Mamak Askeri Cezaevi’nde bulunan Hakkı Öznur, yaklaşık 10 bin sayfalık tarihi belge ve bilgiler arasından bu sayfaya sığdırabileceğimiz küçük bir kısmını bizlerle paylaştı.

TABUTLUKLARA KOYDULAR, DARAĞAÇLARINDA ASTILAR

12 Eylül 1980 Darbesi olduğunda hapisteydiniz değil mi?

Mamak Cezaevindeydim. Mamak Askeri Cezaevi A Blok 2. Koğuşta yatıyordum. 1 ve 2. koğuşlar biz Ülkücülerin kaldıkları koğuşlardı. Çok acılar yaşamış, görmüş bir kuşağın insanlarıyız. Ölümlerin kol gezdiği, kızıl namluların kan kustuğu, fırtınalı, zor yıllardan geliyoruz. 1968-1980 arası 2100 Ülkücü hareket mensubu, “Vatanım! Ha ekmeğini yemişim, ha uğruna kızıl kurşun”, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” diyerek şehit düştüler. 9 dava arkadaşımız, darağaçlarında şehit düştü. Birçok dava arkadaşımız işkencehanelerde şehit edildi. Öldürdüler, intihar süsü verdiler; astılar, “bir sağdan, bir soldan” dediler. Vurulduk, kurşunlandık, bombalandık, asıldık, çarmıhlara gerildik, tabutluklara konduk, zulümlere maruz kaldık. 1944’te 23 Türk milliyetçisi, “tek parti diktatörlüğünde” tabutluklara kondu. 1500-2000 mumluk ampulleri, tabutluklarda başlarına koydular. 36 yıl sonra bu sefer Amerikancı Kenanist rejim, yine Türk milliyetçilerini, Ülkücüleri tabutluklara koydu. 1944 yılında Sansaryan Han’da işkencecilerin “beyin tavası” dediği tabutluk işkencelerini gördük. 12 Eylül döneminde C-5’lerde benzerlerini yaşadık.

12 EYLÜL CUNTA REJİMİ, HAREKETİMİZİN ARŞİVLERİNİ İMHA ETTİ

Cunta Rejimi MHP ve Ülkücü Kuruluşları kapatınca arşivleri ne oldu?

Amerikancı NATO’cu Cunta rejimi el koydu. Arşivlerimizi depolara koydular. 16 Ekim 1981 tarihli Milli Güvenlik Konseyi kararıyla parti kapatılarak mallarına el konmuştur. Sadece partinin değil, tüm Ülkücü kuruluşların mallarına ve arşivlerine de el konulmuştur. Ülkü Ocakları Genel Merkezi bünyesinde sosyal faaliyetler için kurulan ve profesyonelleşen Sedaş AŞ’nin merkezi, cunta rejiminin kolluk güçleri tarafından basılmış ve sosyal faaliyetlerinin birçok malzemesi, arşivine el konulmuştur. Halen arşivlerin nerede olduğunu, akıbetinin ne olduğunu, dönemin TÖMFED yöneticileri de bilmiyor. 12 Eylül Cunta rejimi, MHP ve Ülkücü kuruluşlarını kapatmakla kalmayıp, o tarihi arşivlerimize el koymuştu. Hareketin hafızası yok edilmek istenmiştir.

BAŞBUĞ, ÜLKÜCÜ HAREKETİN TARİHİNİ YAZMA GÖREVİNİ VERİYOR

Sanırım Ülkücü Hareket’in tarihini yazmanızı ilk Başbuğ Türkeş istedi...

Evet. 12 Eylül ile ilgili yazı dizisi yayınlandıktan sonra MÇP Ankara il binasında arkadaşlarla sohbet ederken İl teşkilatımızın telefonu çaldı. Telefona baktım, arayan Başbuğ’umuzun 9 yıl boyunca özel kalem müdürlüğünü yapan rahmetli Sami Cezaroğlu ağabeyimizdi. Kısa bir süre hasbihal ettikten sonra Sami ağabey, “Başbuğ’umuz seni çağırıyor Genel Merkez’e, bekliyoruz” dedi. Ankara il ve ilçe teşkilat çalışmalarıyla ilgili bilgi istedi, anlattım. Ben görüşme bitti sanırken bana şunu söyledi: “Hakkı evladım, seni sadece Ankara’daki teşkilatlarımız ile ilgili bilgi vermek için çağırmadım. Seni, Yeni Düşünce gazetemizde yayınlanan 12 Eylül ile ilgili yazılarından dolayı çağırdım. Tebrik ediyorum. Muhtevası çok güzel bir yazı dizisi olmuş. Bunlarla beraber esas senden beklediğim Milliyetçi-Ülkücü hareketimizin siyasi tarihini mutlaka yazmalısın. Biliyorsun parti tarihimiz 20 Temmuz 1948 yılına Millet Partisi’ne dayanmaktadır. Mareşal Fevzi Çakmak, partimizin kurucusu ve bizim Fahri Genel Başkanı’mızdır. Millet Partisi, MHP’nin siyasi kökü ve siyaset kaynağıdır. Sana güveniyorum evladım.” Konuşması bittikten sonra elini öperek yanından ayrıldım. Çıkarken nasıl mutlu oldum anlatamam. İçim içime sığmıyordu. Türk milliyetçiliği hareketinin ve dünya Türklüğün liderinin vasiyeti olan Ülkücü hareketin tarihi konusu, benim için bir vazife olacaktı.

Ülkücülere yönelik saldırılar ve Ertuğrul Kürkçü’nün rolü

Türkeş’in Konferansı sonrası Kesici ve diğer ODTÜ Ülkü Ocakları mensuplarına saldırılar oldu mu?

Tabii oldu. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü ( FKF/Dev-Genç) militanları önce ODTÜ Sivas Folklor Kulübü’ne baskın düzenlediler. 60 Kişilik militan grubu daha sonra ODTÜ Ülkü Ocağı Kulübü’ne saldırdılar. Ülkü Ocağını tahrip ettiler, panosunu kırdılar. İlhan Kesici ve Ülkücü Gençlere şiddet uygulamaya kalktılar. ODTÜ’de okuyan Ülkücüler iki yıl sonra THKO ve THKP-C’yi kuracak olan sol örgütlerin silahlı devrimci militanların daima hedefi oldular. Ortadoğu’da eğitim aldıktan sonra ODTÜ’ye gelen, 1’inci yurttaki 201 ve 202 numaralı odalarda Hüseyin İnan, Yusuf Aslan, Sinan Cemgil, Alpaslan Özdoğan ve Mustafa Yalçıner’le hep birlikte kalan Deniz Gezmiş o dönem ODTÜ de genç bir akademisyen olan Ülkücü İskender Öksüz hocaya ve bazı milliyetçi öğretim üyelerine etrafına topladığı devrimci zorbalarla, şiddet uygulamaya kalkmıştır. 1970’de ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü Başkanı, 18 Ekim 1970’de DEV-GENÇ Genel Başkanlığı’na seçilen lakabı o yıllarda “Hippy Ertuğrul” olan Ertuğrul Kürkçü Dev-Genç Militanlarını, ODTÜ’de okuyan İlhan Kesici başta olmak üzere Ülkücü öğrencilerin üzerine saldırtmıştır. Ülkü Ocaklarının faaliyetlerini engellemeye çalışmıştır. 30 Mart 1972 tarihinde Mahir Çayan ve arkadaşlarının öldürüldüğü Kızıldere olayından sağ kurtulan tek kişi Ertuğrul Kürkçü’dür. Bu yüzden “Samanlıkta saklanan CIA Devrimcisi” olarak bilinmektedir. Ertuğrul Kürkçü bugün PKK’nın kuyruğuna takılan isimlerden biridir.

ODTÜ Ülkü Ocakları’nı İlhan Kesici kurdu ve Türkeş’e konferans verdirdi

Kitapta CHP İstanbul milletvekili İlhan Kesici’den de geniş bir şekilde bahsediliyor. İlhan Kesici’nin Ülkücü Hareketle ilişkisi ve geçmişi nedir?

İlhan Kesici 68 kuşağına mensup dönemin Ankara’daki önde gelen Ülkücü Gençlik kadrolarındandır. Kesici, 1968 Ekim’inde arkadaşlarıyla ODTÜ Ülkü Ocaklarını kuran ve kuruluş bildirisini kaleme alan kişidir. İlhan Kesici öyle hızlı Ülkücü ki 31 Mart 1969 tarihinde ODTÜ’de MHP lideri Türkeş’e “Dış Politikada gelişmeler ve Türkiye” adlı konferans verdirmiştir. 6 Mayıs 1972’de idam edilen THKO kurucularından Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile Nurhak dağlarında öldürülen Sinan Cemgil gibi Marksist Leninist ODTÜ öğrencileri İlhan Kesici’ye “Bu konferansı iptal et Türkeş ODTÜ’de konuşamaz” tehditlerinde bulunmuşlardı. İlhan Kesici ODTÜ SFK mensubu sol militanlara “Mihri Belli, Hikmet Kıvılcımlı, İlhan Selçuk, Behice, Boran, Sadun Aren, Nihat Sargın, Doğan Avcıoğlu, Deniz Baykal vb. ODTÜ’ de nasıl konferans veriyorsa Türkeş bey de konferans verir. Dinlemek isteyen öğrenciler gelir dinlerler. Biz ODTÜ’de çatışma istemiyoruz. Şiddet çözüm değil, fikirler özgürce ifade edilebilmeli “ demiştir.

Muhsin Yazıcıoğlu Başbuğ’dan sonra hareketin lideri olarak görülen bir isimdi

Bu süreçte Türkeş’ten sonra Hareketin en önemli ismi Muhsin Yazıcıoğlu ile de çalıştınız değil mi?

Elbette. Hem onunla hem de 12 Eylül öncesi hareketimizde önemli görevler üstlenmiş isimlerle görüştüm. Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, 12 Eylül öncesinin efsanevi Ülkücü gençlik lideridir. 12 Eylül öncesi ÜOD ve ÜGD genel başkanlığını yaptı. MHP eğitimcilerinden. Biz Ülkücü gençler, onun ismini 80 öncesinden ezberlemiş ve çok iyi biliyorduk. O, Muhsin Yazıcıoğlu, bizlerde üniversitelerde, liselerde, semtlerdeki genç Ülkücülerdik. Ömrünü, hayatını, verdiği yüce davasına adadı. Her türlü istibdada karşıydı, istiklal aşığıydı. Çile adamıydı. Davasının çilesini çekti hep. Hep dik durdu, düz yaşadı, Ülkücü hareketin ruhu olan Muhsin Yazıcıoğlu, cesur, bilge, dirayetli ve inançlı bir gençlik önderiydi. Manevi yönü ve stratejileriyle Ülkücü gençlik hareketine liderlik etti. Hayatını İslam, Kur’an, vatan, millet ve bayrak düşmanlarına karşı savaşarak geçirdi. Muhsin Başkanlı yıllar, Ocak’ın zirve yaptığı yıllardır. Ülkü Ocaklı kadroların, Başbuğ’dan sonra hareketin lideri olarak gördüğü ve güvendiği isimdi. Fakat ilerleyen yıllarda yaşanan fikir ayrılıkları neticesinde bazı arkadaşlarıyla birlikte MHP’den ayrılıp Büyük Birlik Partisi’ni (BBP) kurmuştur. Muhsin Yazıcıoğlu Başkanımızla 8 Nisan 1987 günü tahliye olduktan sonra hiç kopmadık. Şehadetine kadar da hep yanında oldum, yalnız bırakmadım. Biz onu çok sevdik, oda bizleri. Muhsin Başkan’la, o güzel insanla, çok güzel bir hukukumuz vardı. Üzerimde hakkı ve emeği büyüktür. Muhsin Başkanlı yıllar, en güzel yıllarımızdı. Onun fedakârlıklarla ve çilelerle dolu yaşamını onurlu ve ilkeli duruşunu asla unutmayacağız! Başbuğ’umuz gibi özellikle MHP Ülkücü Kuruluşlar Davası, cezaevleri, Ülkü Ocakları, Ülkücü gençlik hareketi, Ülkücü şehitlerimiz ile geniş kapsamlı, kitaba dönüşecek tarihsel-belgesel çalışmalar yapmamı tavsiye etti ve “MHP ve Ülkücülerle ilgili kitapları hep Solcular yazıyor. Onların maksatlı ve emelleri belli olan yayınları okunuyor. Tarihimizi, geçmişimizi biz yazmalıyız. Ülkücü hareket üzerine tarihsel, siyasal çalışmalar yapmaya devam et. Siyasi tarihimizi mutlaka yazmalısın, yazacağına da yürekten inanıyorum. Her zaman yanındayım” dedi. Muhsin Başkan beni yönlendirdi, cesaretlendirdi, tavsiyelerde bulundu, yol gösterdi. Her zaman büyük yardımlarını gördüm. Başlangıçta Ülkücü hareketin tarihini en azından kronolojik olarak yazmak amacına yönelik olan çalışmalarım, zamanla Ülkücülerin dışına da taşarak bir nevi yakın geçmişin milliyetçilik tarihini de kapsar hale geldi.

Kesici Küpeli’yi yere serdi

Kesici’nin, Türkeş’in konferansını engellemeye çalışan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile kavgasını anlatır mısınız?!

İlhan Kesici o dönem ODTÜ’deki faaliyetleri yanında Ankara Siyasal Bilgiler, Hukuk Fakültesi ve diğer bazı fakültelerde de düzenlenen çok sayıda panel ve açık oturumlara Ülkü Ocakları adına katılıyor ve öğrencilere konuşmalar yapıyordu. 1968 Nisan’ında, Ankara SBF’de CKMP lideri Türkeş’in konferansını dinlenmek için ODTÜ deki Ülkücü öğrencilerle SBF’ye gelmişlerdi. Türkeş’in konferansını engellemek isteyen başını SBF SFK Başkanı olan Yusuf Küpeli’nin (1971 başında kurulan THKP-C Kurucularından, THKP-C Merkez Komite üyesi) çektiği sol militanların saldırısına SBF’li Ülkücü arkadaşlarıyla cevap vermişler, Kesici’nin yere serdiği Yusuf Küpeli’yi ve sol grubu salondan dışarı atmışlardı. 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 askeri darbe girişimlerine katılan bu yüzden Harp Okulundan uzaklaştırılan daha sonra öğrenimini önce ODTÜ, ardından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde (SBF) sürdüren 1968 yılında Marksist FKF’nin Genel Başkanlığını yapan Yusuf Küpeli ve Deniz Gezmiş gibi birçok komünist eylemciler zaman zaman ODTÜ’ye gelerek Ülkücülere yönelik saldırıları organize etmişlerdir.

Çift tabancalı İlhan roman kahramanı oldu

ODTÜ Ülkü Ocağı Başkanı İlhan Kesici’nin roman kahramanı olduğu bir kitaptan bahsedilir. Bunun hikâyesini anlatır mısınız?

Ülkücü roman yazarlarının en önemlilerinin başında gelenlerinden Emine Işınsu’nun en popüler romanlarından olan “Canbaz” romanının başkahramanı da İlhan Kesici’dir. Romandaki adı İlhan Kasapoğlu’dur. İlhan Kasapoğlu, nam-ı diğer ‘Çift Tabancalı İlhan’ İlhan Kesici’dir. İlhan Kesici. 1976-1977 yıllarında MHP ARGE’ye ekonomi, iktisat, AET ve dış politika konularında teorik katkılar hazırlamış, raporlar vermiştir. MHP lideri Alparslan Türkeş’e yakın isimlerdendi.

Yorumlara Git

Eski futbolcu Gökhan Gönül ev hapsi cezası

Erdoğan’a çirkin sözlere belgeyle yanıt! İbiş, Özel’in sözlerini sert şekilde cevapladı

Barzani'nin korunması rezalet diyen MHP lideri Bahçeli'nin sözleri: Terörsüz Türkiye açıklaması

Engelsiz yaşam için kritik mesaj! Emine Erdoğan’dan toplum vurgusu

O da biliyor CHP’nin kirli tarihini! Özel ‘Cellat’la yüzleşemedi