ABD ve İsrail derin yapıları, ABD ve güdümündeki terör örgütü PKK/YPG’nin Suriye’den çıkmaması için “11 Eylül saldırısına” benzer bir tezgâh peşinde. Almanya’da Noel pazarının, hedef alınmasıyla yeniden Müslümanları terörle ilişkilendirmeye çalışan karanlık odaklar, ABD’de de benzer saldırılarla kamuoyunu ve karar vericileri etkilemeye oynuyor. ABD’nin New Orleans şehrinde gerçekleştirilen ve 16 kişinin ölümüne, 55 kişinin de yaralanmasına yol açan terör eylemi eski bir asker ve ABD vatandaşı olan ve aynı zamanda da Demokrat Parti üyeliği bulunan Şemseddin Cebbar, DEAŞ’ın, Suriye’deki eylemlerinde kullandığı ‘beyaz araba’ örneğinden esinlenerek, DEAŞ bayraklı beyaz bir kamyonetle olayı gerçekleştirdi. Bu olayın hemen arkasından da, Trump Towers’ın önündeki patlama ile bir gece kulübüne yapılan saldırı meydana geldi.

11 EYLÜL BAHANESİ GİBİ

ABD ve müttefikleri, 11 Eylül saldırılarını bahane ederek İslam coğrafyalarında terör estirdi. Afganistan ve Irak işgalleri sırasında milyonlarca sivil öldü ya da yaralandı, ülkeler yerle bir edildi. ABD’nin en uzun savaşı olarak bilinen Afganistan’da 172 binden fazla kişi hayatını kaybetti. 2500 ABD askeri hayatını kaybetti. Yarım milyon da sivil öldü. 4 milyon Afgan ise mülteci durumuna düştü. ABD’nin Afganistan işgali sırasında 2 trilyon dolar harcadığı biliniyor. Aynı dönemde giriştiği Irak işgali beklenenden hızlı gerçekleşti ve Bağdat kısa sürede düştü ancak işgal sonrasında Irak’taki direnişçilerle savaşta hayatını kaybeden sivil sayısının 1 milyona yakın olduğu tahmin ediliyor. ABD’nin savaşta 4 bin 431 askeri öldü, 31 bin 994 askeri yaralandı. Amerikan ordusunun Irak’ı işgal altında tuttuğu 8 yıllık aktif operasyonların hazineye maliyetinin 1,5 trilyon dolardan fazla olduğu belirtiliyor. Her iki işgal için başvurduğu borçlanma faizinin 2050’ye kadar 6.5 trilyon doları bulacağı belirtiliyor.

DEAŞ’A TEKRAR ALAN AÇMA ÇABASI

Zaman ayarlı saldırılara ilişkin Akit’e görüşlerini aktaran Suriye Türkmen Milli Hareket Partisi Genel Başkanı Ziyad Hasan Türkmen, şunları söyledi: “DEAŞ terör örgütü çeşitli batılı istihbarat örgütlerinin bölgemize sokmuş olduğu bir paravan örgüttür. Bu örgütün bölgemizdeki amacı ve işlevi, başta ABD olmak üzere batılı güçlere bölgede operasyon yapma olanağı sağlamak ve kendilerine yakın olan, kendilerine bağlı terör örgütlerine alan açma görevini yerine getirmektir. 2011’de Suriye halk ayaklanması başladığı zaman DEAŞ terör örgütü bize Irak’tan gönderildi. Musul’daki Merkez Bankası şubesindeki 500 milyon dolar bunlara bırakılarak Suriye saldırıları için finans sağlandı. Suriye’ye girdiler ve Suriye halkına savaş açtılar. Suriye’nin yarısını işgal ettiler. Bizim sonradan anladığımız şey şuydu: Bütün bu çalışmalar PKK terör örgütüne Suriye’de alan açmak için yapılmış. O dönem, Türkiye’nin ve Özgür Suriye Ordusu’nun tüm ısrarlarına rağmen ABD ordusu, DEAŞ terör örgütüne operasyonu PYD terör örgütü ile birlikte yaptı. Sözde bir terör örgütünü yok ederken başka bir terör örgütüne devlet kurma çabasına girdiler. Ancak DEAŞ terör örgütünü tamamen yok etmeyip Suriye’nin ortasındaki çölde onlara küçük bir alan bıraktılar. Bunun amacı gerektiği zaman kullanılabilir bir yedek güç tutmaktı. Suriye’de geldiğimiz noktada, Beşar Esed yönetimi düşmüş, rejim dağılmış, Şam’da yeni bir hükümet kurulmuştur.

AMAÇLARI PKK/PYD’YE ZEMİN

PYD terör örgütünün bölgede silahlandırılmasının hiçbir meşruiyet zemini kalmamışken, bazı batı ülkelerinde son dönemde gerçekleşen terör saldırılarını düzenletip o zemini tekrar yakalamaya çalışıyorlar. Böylece hem ABD Ordusu bölgede kalmayı sürdürecek, hem de terör örgütleri DEAŞ ve PKK/YPG bölgedeki varlığını sürdürecek. Bu plan bana 2003 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel’ın BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmayı hatırlatıyor. Powel o sunumda Irak’ın kitlesel imha silahlarına sahip olduğunu iddia etmiş, böylelikle Irak’ın işgaline zemin hazırlamıştı. Ancak daha sonra aynı isim istifa ettikten sonra 2005 yılında katıldığı bir televizyon programında o sunumun hayatındaki kara bir leke olduğunu itiraf etmiştir. Aslında o konuşmada yalan söylediğini itiraf etmiş ve o iddiaların sadece Irak’ı işgal etmek için bahane edildiğini söylemiştir. Son günlerde Almanya ve ABD’de yapılan sözde DEAŞ saldırılarını da ben aynı kapsamda değerlendiriyorum. Söz konusu saldırıların, Suriye’nin kuzeyinde hem DEAŞ’a hem de yandaşı olan YPG’ye yeniden varlık üretme çabası olduğunu düşünüyorum” dedi.

MOSSAD VE ABD OPERASYONU

Araştırmacı Yazar İsmail Nacar da, şu değerlendirmelerde bulundu: “ABD’nin New Orleans şehrinde gerçekleştirilen ve 16 kişinin ölümüne, 55 kişinin de yaralanmasına yol açan terör eylemi öyle sıradan bir olay değil. Eski bir asker ve ABD vatandaşı olan ve aynı zamanda da Demokrat Parti üyesi Şemseddin Cebbar DEAŞ’ın, Suriye’deki eylemlerinde kullandığı ‘beyaz araba’ örneğinden esinlenerek, DEAŞ bayraklı beyaz bir kamyonetle olayı gerçekleştirmiş. Bu olayın hemen arkasından da, Trump Towers’ın önündeki patlama ile bir gece kulübüne yapılan saldırı meydana geldi. Tereddütsüz belirtmek isterim ki ABD’deki bu terör saldırıları, MOSSAD ve ABD derin devletinin ortak bir operasyonudur. Global sermaye çevrelerinin Trump’dan rahatsız olduğu bilinse de esas maksatları, ona, ‘Suriye’de kal ve PKK’yı koru’ demek istiyorlar. Bir düşünün, dört gün önce İsrail devlet televizyonu KAN’ın, ‘PKK/YPG İsrail’den yardım istiyor’ açıklamasının hemen ardından bu eylemler gerçekleştiriliyor. Onun içindir ki, buna benzer olayların Türkiye’de olmaması hususunda tedbirli olmalıyız.”