ÇINAR DEMİR  ANKARA

Her fırsatta ağızlarını gere gere tekrar ettikleri “Siyasal İslam” kavramıyla bu ülkedeki Müslümanları yaftalayan CHP ve avaneleri ile mezhepçi tayfanın maskesi bir kez daha düştü. Suriye’de Beşşar Esed döneminde işlenen katliamlara destek veren ve Baas rejiminin devrilmesinin ardından karalar bağlayan malum kesime yönelik kullanılmaya başlanan “Siyasal Alevilik” tanımı, yıllardır Müslümanları kategorize eden seküler çevrelerde büyük rahatsızlığa neden oldu. Laikçi azınlığın temsilcisi konumundaki Cumhuriyet gazetesi “Tehlikeli Söylem” manşetiyle Siyasal Alevilik ifadesinin kaygıya sebep olduğunu yazarken, Marksist-Leninist örgütlerin sözcülüğünü yapan Birgün gazetesinin önceki gün Galata’da gerçekleştirilen Gazze yürüyüşünü bahane ederek AK Parti iktidarına “Siyasal İslamcı rejim” yaftası vurması malum zihniyetin çirkin yüzünü bir kez daha tescilledi.

Rüzgâr eken fırtına biçer

Kendilerinden olmayan samimi Müslümanları ve seçilmiş meşru iktidarı hala “Siyasal İslamcı” diye ötekileştiren kesime yönelik kullanılan “Siyasal Alevilik” söylemi akıllara “rüzgâr eken fırtına biçer” söylemini getirdi. Yıllarca benzer söylemleri dillendiren CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı ve Sivas Milletvekili Ulaş Karasu, “Siyasal Alevicilik” için “uydurulmuş kavram” diyerek rahatsızlığını ortaya koyarken, geçmişte “Bizim bu sözde siyasal İslamcılar ABD’yi niye bu kadar çok seviyor?” şeklinde paylaşımlar yapan ve sürekli “Siyasal İslam” klişesini kullanan CHP’li Barış Yarkadaş da ‘Siyasal Alevi saçmalığı kimden çıktıysa özür dilesin ve artık sussun” paylaşımında bulundu. CHP yönetim çevreleri, “Uydurulmuş kavram” diyerek “Siyasal Alevilik” diye bir şey olmadığını savunurken, kamuoyundan seküler yobazların uydurup yıllardır Müslümanları ötekileştirmek için kullandıkları “Siyasal İslam” kavramı için de “özür dilesinler” çağrısı geldi.

FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR

Konuya ilişkin Akit’e konuşan Milli Beka Hareketi Genel Başkanı Murat Şahin, şunları dile getirdi: “Bu kendine yapılmasını istemediğini başkasına da yapma sözünden ders çıkarılması gerektiğini ortaya koymuştur. Esed rejimi, özellikle Sünni çoğunluğa karşı izlediği baskıcı politikalarla bilinir. ‘Siyasal Alevilik’ kavramı, bazı çevrelerce rejimin mezhepçi kimliğini siyasi bir araç olarak kullanmasına işaret etmek için kullanılmaya başlanmıştır. Bu tür etiketlemelerin, toplumlar arası anlayış ve diyalog çabalarını zayıflatabileceği, ayrışmayı derinleştirebileceği açıktır. Bu nedenle, her iki ülkede de siyasi aktörlerin ve toplulukların, dini veya etnik kimlikleri politik çıkarlar için kullanmaktan kaçınmaları, daha sağlıklı bir toplumsal yapının inşasında kritik önem taşımaktadır. Sonuç olarak, ‘Siyasal İslam’ ve ‘Siyasal Alevilik’ gibi kavramların, sadece belli bir grubu veya düşünceyi ötekileştirmek yerine, toplum içindeki farklılıkları ve çeşitliliği anlamak ve kucaklamak için kullanılması gerekmektedir. Bu ise daha kapsayıcı, barışçıl ve adaletli bir toplum yapısına katkıda bulunacaktır.”

YÜZÜNE IŞIK TUTULAN TAVŞAN

Gazeteci Yazar Mehmet Fırat ise şunları söyledi: “28 Şubat; Siyonist, Kemalist cuntacılar ve işbirlikçilerinin, Müslümanlara her türlü zulmü yapabilmek için ortaya attıkları ‘Siyasal İslam’ kavramıyla dinimize her türlü hakareti yaptılar. 28 Şubat’ın bu tavrına karşılık tek haysiyetli tavır IBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’dan geldi; ‘Müslümanlar dik durun karşınızda leşler var!’ Derken Afganistan’da perişan edilen ve kaçmak zorunda kalan Amerika, Gazze’de yaşanan destansı direniş ve Siyonist hegemonyanın alt üst oluşu. Son olarak da yarım asırlık Nusayri diktatörlüğün Suriye’de yıkılması, buradaki laik, seküler, mezhepçi tayfayı oldukça ürkütmüştür. ‘Siyasal Alevilik’ifadesiyle, yüzüne ışık tutulan tavşan gibi ortada kalmış, foyaları ortaya çıkmıştır. İslam düşmanlığı noktasında ittifak yaptıkları sabatay, dönme, kripto Kemalist Türk solu, kendilerinin bu şekilde deşifre olmasından da oldukça rahatsız. Müslümanları yeni bir Alevi kıyımına hazırlanmakla suçlamaktalar. Bizim siyasi Alevilere tavsiyemize yapacağımız, Kemalist rejimin Dersim’de yaptığı katliamı hatırlatmak olacaktır. Maraş, Çorum, Sivas olaylarının, Kemalist rejimin NATO Gladyosu ile birlikte yaptığı bir kışkırtma olduğu ortadayken, hâlâ Müslümanlardan intikam alma gayesi de yine aynı mihrakların oyununa gelmektir.”