ÇINAR DEMİR  ANKARA

CHP’nin talebiyle geçmişte Milli iradeye yönelik ilk sivil darbe girişimi olan Gezi kalkışmasını aklayan, Can Atalay, Osman Kavala gibi isimleri kollayan Anayasa Mahkemesi, yine terörün ve terör güzellemesinin önünü açan bir karara imza attı. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi ile CHP, ayrı ayrı 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 220 ve 314. maddelerinde yer alan “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyenlerin” cezalandırılmalarına ilişkin düzenlemelerde yapılan değişikliklerin iptali için Yüksek Mahkemeye başvurdu. Başvuruları birleştiren AYM, 220. Madde’de yer alan, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 2 yıl 6 aydan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ile 314. Madde’de yer alan, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir” hükümlerinin iptaline karar verdi. “Örgüt adına” kavramının belirsiz olduğu ve geniş anlamda yorumlanabileceği sonucuna varan AYM’nin skandal kararı teröre desteğin önünü açarken, akıllara ilgili maddelerden yargılanan milli irade düşmanlarını ile vesayet heveslilerini getirdi. FETÖ, PKK/KCK ve vesayet odaklarına yarayacak karara ilişkin konuşan hukukçular, AYM’nin terörü övücü eylem ve söylemlerinin terör güzellemesinin önünün açıldığına dikkat çekerek, bu kararla terör örgütü adına çeşitli eylemlere katılan ancak terör örgütüne üyeliği tespit edilemeyen kişilerin ve terörün önünün açıldığına vurgu yaptılar.

TERÖRSEVİCİLERE GÜN DOĞDU

İşte o isimlerden bazıları:

CHP’li İBB Muhtarlık İşleri Daire Başkanı Yavuz Saltık hakkında, DİAYDER adlı derneğe PKK ile iltisakını araştırmadan yemek kartları verdiği iddiasıyla “terör örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek”ten dava açıldı.

‘Bizim başaramadığımızı Fethullah’la ekibi başardı’ diyen Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan ile Necati Doğru ve gazetenin eski genel yayın yönetmeni Metin Yılmaz’ın da aralarında bulunduğu 5 şüpheli hakkında terör güzellemesi yaptıkları için, “FETÖ’ye üye olmamakla birlikte örgüte yardım etmek” suçundan iddianame düzenlendi.

FETÖ’nün medya yapılanması kapsamında görülen davada, sanıklar Nazlı Ilıcak, Fevzi Yazıcı ve Ahmet Hüsrev Altan’ın “örgüt içindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte, bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 2’şer yıl 9’ar aydan, 5’er yıl 7’şer aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

FETÖ’ye yardımla suçlanan dönemin Karşı Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan eski CHP Milletvekili Eren Erdem de ‘Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte, örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek’ suçlamasıyla hakim karşısına çıktı.

İzmir’de, FETÖ ve PKK adına suç işlediği iddiasıyla bir dönem tutuklu bulunan ABD uyruklu papaz Andrew Craig Brunson hakkında, “örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği” gerekçesiyle hapis cezası talep edildi.

Gezi olaylarını bahane ederek kamu malları ve iş yerlerine zarar verme, halkı galeyana getirme, molotof bombalı korsan gösteri gibi olaylara karıştıkları için tutuklanan onlarca kişi hakkında “terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütü adına suç işlemek’ hapis istendi.

2023 YILINDA DA İPTAL ETMİŞTİ

Öte yandan, 2023 yılında da Patnos Ağır Ceza Mahkemesi ile İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemeleri, TCK’nın 220. maddesinin “Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” suçunu düzenleyen 6. fıkrasının Anayasa’nın 2, 13 ve 38. maddelerine aykırı olduğunu ileri sürerek, iptali yönünde karar verilmesini AYM’den talep etmişti. Talebi değerlendiren Anayasa Mahkemesi de kuralda yer alan “örgüt adına işlenin suç” kavramından ne anlaşılması gerektiğine dair herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğini ve işlenen suçlar arasında bir ayrım yapılmadığını gerekçe göstererek, TCK’nın 220. maddesinin 6. fıkrasını oy birliğiyle iptal etmişti. AK Parti tarafından TBMM’ye sunulan 8. Yargı Paketi’nde ise AYM’nin “keyfi uygulamalara yol açıyor” diyerek iptal ettiği “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme” düzenlemesi yeniden getirildi. Dünkü iptalin ardından iktidarın atacağı adımlar merak konusu oldu.

Düşmanın ekmeğine yağ

AYM’nin tartışmalı kararını Akit’e değerlendiren Türkiye Adalet Araştırmaları Merkezi (TÜRKAD) Başkan Yardımcısı Avukat Hadi Dündar, şunları söyledi: “Üyelik için öngörülen cezanın artırılması ve iptal edilen hükmün de tekrar düzenlenerek kabul edilmesi gerekir. Aksi halde bir boşluk olacaktır. Örgüt üyesi olmayıp ancak örgüt üyeliğine yakın hareket eden ve delillerle suçu sabit olanlara ceza verilemeyecek ya da başka bir şekilde yorumlansa da az ceza verilecektir. Anayasa Mahkemesi iptal ettiği kararların uygulamada nasıl karşılığının olacağına, ya da toplum üzerinde nasıl bir etki yaratacağına bakmadan karar verdiği görülmektedir. Bu bakış açısı yanlış olduğu gibi terör örgütlerini sevindiren bir bakış açısı olarak görülmektedir. 15 Temmuz, Gezi Parkı kalkışması, Hendek Olayları zamanında polisimize askerimize silah sıkan PKK üyelerine yardım edenler, DEAŞ davaları, PKK davaları, DHKP-C davaları ve Türkiye tarafından kabul edilen bütün silahlı terör örgütlerine nefes aldıracak bir karar olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu örgütlerin elemanlarının çoğu örgüt hiyerarşisi içerisinde olmayıp, üye olmayıp birlikte hareket eden kişilerdir. Ve şimdiye kadar sayısız karar kurulmuştur.” Avukat Ali Kaan Kılıçoğlu da şunları ifade etti: “Binlerce yıllık devlet geleneğine ters düşen hareketler yapmayı kendine düstur edinmiş bir zihniyetin talebini yerine getiren AYM, aldığı karar ile terör sevdalılarının yüzünü güldürmüş, onlara açık kapı bırakmış, dahili ve harici düşmanların ekmeğine yağ sürmüştür. Devletin en önemli özelliği tehdidini ikaya kadir olmasıdır. Devletimizin büyüklüğüne ters düşecek, adaletin tecellisini engelleyecek karar alınmasına sebep olan bir zihniyetin ne devleti yönetecek aklı ne de millete hizmet edecek feraseti olmadığı çok açıktır. CHP fıtratına uygun olanı yapmış yine devletin güvenliğini tehdit edenleri sevindirmiştir. Devletimizin bin yıllık geleneklerinde var olan savunma mekanizmasına AYM’nin kararıyla ket vurulmuştur. Acilen karardan dönmeli, devlet ve millet düşmanlarını sevindirmemelidir. Bizler ‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe’ öğretisiyle büyümüş milletin efradı olarak, devletimizi tehdit edenlerin adalet terazisi sınırları içinde en ağır cezalarla cezalandırılmasını isteriz. AYM, CHP zihniyetinin peşinden giderek hareket etmemeli, binlerce yıllık devlet aklını kullanarak hareket etmelidir.”