Gündem
Veysel Tipioğlu Akit’e konuştu! Siyaseti geren CHP’nin kaos siyasetidir
Akit Pazar Röportajı’nın bu haftaki konuğu TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Başkanı, AK Parti Kocaeli Milletvekili Veysal Tipioğlu. Türkiye’de siyaseti geren asıl unsurun CHP’nin stratejik olarak yürüttüğü kaos siyaseti olduğuna dikkat çekti.
Kamuoyu, aylardır ana muhalefet partisi CHP’nin içinde olduğu davalar, soruşturmalar ve gösterilerle meşgul. Siyasetin gerilmesi CHP’nin bilinçli tercihi mi?
Evet, Türkiye’de siyaseti geren asıl unsur CHP’nin stratejik olarak yürüttüğü kaos siyasetidir. DEM Parti ile kurdukları kirli ittifak, halkın iradesini hiçe sayan “Kent Uzlaşısı” adı altındaki bölücü planlar ve seçim sonrası söylem değişiklikleri bunun en büyük göstergesidir. CHP, sadece siyasi başarı kazanmak için değil, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak amacıyla gerilim yaratmaktadır. DEM Parti ile iş birliği yapıp sonra bu iş birliğini inkâr etmeleri de tamamen milleti kandırmaya yönelik bir tutumdur.
CHP, DEM’DEN SADECE OY ALMAKLA KALMADI, BELEDİYELERDE TERÖRLE İLTİSAKLI İSİMLERE ALAN AÇTI
CHP’nin son yerel seçimlerde birinci parti olmasında DEM Parti oylarının ne ölçüde etkisi var?
CHP’nin yerel seçimlerde birinci parti olmasında kesinlikle DEM Parti’den gelen oylar etkili olmuştur. CHP, DEM’in desteği olmadan İstanbul, Ankara ve birçok büyükşehri kazanamazdı. Ancak burada asıl mesele DEM’in bu desteği ne karşılığında verdiğidir. Seçimlerden sonra DEM Parti yetkilileri, belediyelerde kadrolaşma taleplerinin olduğunu açıkça dile getirdi. Yani CHP, DEM Parti’den sadece oy almakla kalmadı, belediyelerde terörle iltisaklı isimlere alan açtı. Bu, Türkiye’nin milli güvenliğine yönelik tehditlerden biridir.
CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in PKK/KCK üyeliği nedeniyle tutuklanması ve CHP’nin bu süreçte hükümeti suçlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümeti suçlamak yerine, CHP önce kendi içine bakmalıdır! Ahmet Özer gibi PKK bağlantılı birçok kişinin CHP’li belediyelerde yönetici yapıldığı artık açıkça ortada. Sadece Esenyurt’ta değil, daha birçok belediyede benzer yapılanmalar tespit edildi. CHP bu durumu örtbas etmek için “siyasi baskı” algısı yaratıyor. Ama gerçek şu ki, PKK’nın şehir yapılanmasıyla mücadele ediliyor ve kimse hukukun üstünde değildir. CHP ve DEM Partilerinin Kent Uzlaşısı adı altında gösterdikleri Belediye başkan adayları ve DEM Parti’nin Belediye Başkan adayı olarak seçtiği kişiler hakkında soruşturma dosyalarının olması ve muhtemelen ceza alacak olmaları bu kirli Kent Uzlaşısı’nın aslında Türk Demokrasisine karşı kurulmuş büyük bir tuzak olduğunun göstergesidir.
CHP’NİN SOKAKLARI HAREKETLEN DİRME TAKTİĞİ TAMAMEN BİR KAOS PLANIDIR
Meşru zeminde siyaset imkanları varken CHP neden halkı sürekli sokağa çağırıyor?
CHP’nin sokakları hareketlendirme taktiği tamamen bir kaos planıdır. Sandıkta elde edemediği başarıyı sokakta provokasyonlarla kazanmaya çalışıyor. CHP’nin geçmişine bakarsanız, her kritik dönemde sokakları karıştıran bir politik anlayışa sahip olduğunu görürsünüz. Terör örgütleriyle bağlantılı isimler tutuklandığında tepki veren CHP, neden teröre karşı yapılan operasyonlara sessiz kalıyor? Çünkü kendisini DEM ve marjinal sol örgütlerle aynı masaya oturtmuş durumda.
CHP, TIPKI DEM GİBİ TERÖR ÖRGÜTLERİYLE ARASINA MESAFE KOYMUYOR!
CHP’nin DHKP-C sloganlarıyla yaptığı gösterileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu, CHP’nin terörle arasına mesafe koyamayan bir partiye dönüştüğünün en büyük kanıtıdır. DHKP-C, Türkiye’de kan dökmüş bir terör örgütüdür. CHP’nin bu örgütün söylemleriyle mitingler yapması, kimlerle yan yana yürüdüğünü açıkça gösteriyor. Eğer gerçekten demokrasiye inanıyorlarsa, terörle hiçbir şekilde yan yana gelmemeleri gerekirdi. Ama CHP, tıpkı ittifak yaptığı DEM Parti gibi, terör örgütleriyle arasına mesafe koymuyor.
CHP’Lİ BELEDİYE BAŞKANLARININ YURTDIŞINDA PROJELER PEŞİNDE KOŞMASI BÜYÜK BİR SKANDALDIR!
CHP’li İBB Başkanı İmamoğlu Suriye’ye, ABB Başkanı Mansur Yavaş da Mozambik’e giderek yatırımlar yapmak istediklerini açıkladılar. CHP’li belediye başkanlarının yurtdışı projeleri nasıl değerlendirilmeli?
Bu, CHP’li belediye başkanlarının asli görevlerinden ne kadar uzaklaştığının göstergesidir. İstanbul ve Ankara gibi şehirlerde trafik, altyapı, kentsel dönüşüm gibi sorunlar çözülmemişken, belediye başkanlarının yurtdışında projeler peşinde koşması büyük bir skandaldır. Ekrem İmamoğlu Suriye’ye yatırım yapmaya çalışırken, Mansur Yavaş Mozambik’te konut projeleriyle uğraşıyor. Bu açıkça belediye kaynaklarının yanlış kullanılmasıdır
ERKEN SEÇİM ŞU AN İÇİN GÜNDEMDE DEĞİLDİR
Sizce erken seçim için tarih ne olabilir? AK Parti muhtemel bir erken seçimde nasıl bir başarı gösterebilir?
Erken seçim şu an için gündemde değildir. AK Parti ve Cumhur İttifakı, seçimlere en güçlü şekilde hazırlanarak 2028’de yeniden milletin güvenini kazanacaktır. Muhalefetin içindeki krizler ve CHP’nin başarısız belediyeciliği göz önüne alındığında, AK Parti’nin milletin teveccühünü yeniden kazanması kaçınılmazdır. Seçimlerin zamanında yapılacağı ve milletin en doğru kararı vereceği açıktır.
CHP, İMAMOĞLU’NU PARLATABİLMEK İÇİN “MAĞDUR” ALGISI OLUŞTURUYOR
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yargıya yönelik tehdit dili ve hakkındaki suçlamalar bir büyükşehir belediye başkanı için normal mi?
Ekrem İmamoğlu’nun siyasetteki dili ve eylemleri, sorumluluk sahibi bir belediye başkanından çok, sokak politikası yürüten bir aktörün söylemleriyle örtüşüyor. Yargıyı tehdit eden, ihale yolsuzluğuna bulaşmış bir kişi Türkiye’nin en büyük şehrini yönetemez. Belediye başkanlığı makamını kişisel hesaplarını kapatma ve siyasi gelecek inşa etme amacıyla kullanıyor. Açılan davalar da hukukun normal işleyişinin bir sonucudur. Ama CHP bunu siyasi mağduriyet malzemesi yapmaya çalışıyor.
CHP, İmamoğlu’nun yargılandığı davaları siyasi baskı olarak nitelendiriyor. Bu iddiaların ne kadar doğruluk payı olabilir?
Kesinlikle asılsız! İmamoğlu hakkında açılan davalar, kişisel suçları ve belediye yönetiminde yaptığı usulsüzlükler nedeniyle açılmıştır. Belediye bütçesini kendi siyasi propagandası için kullanan, ihale yolsuzluklarına bulaşan, devlet görevlilerine hakaret eden bir kişinin yargılanması kadar doğal bir şey yoktur. Ancak CHP, İmamoğlu’nu bir siyasi figür olarak parlatabilmek için “mağdur” algısı yaratıyor.
Erken seçim söz konusu değilken, CHP’nin erken Cumhurbaşkanı adayı belirleme çabası ne anlama geliyor?
Bu, CHP’nin parti içi kaosu yönetme çabasıdır. İmamoğlu’nun aday olarak ilan edilmesi, aslında CHP içindeki güç mücadelesinin sonucudur. Ancak CHP’nin tarihine baktığımızda, erkenden belirlenen adayların seçim sürecinde yıpratıldığı ve parti içi çekişmeler nedeniyle başarısız olduğu görülmüştür. CHP, kendi içindeki dengeleri sağlamak için bir aday çıkarsa da bu süreçte kendi içinde ciddi ayrışmalar yaşayacaktır.
ADAY OLMAK, KİMSEYE SUÇLARINI ÖRTME ZIRHI KAZANDIRMAZ
İmamoğlu’nun adaylığı hakkındaki soruşturmalardan kaçınmak için istediği yorumları yapılıyor. Cumhurbaşkanı adaylığı, bir ismi yargıdan koruyabilir mi?
Hayır! Aday olmak, kimseye suçlarını örtme zırhı kazandırmaz. Hukuk, herkes için geçerli olmalıdır. CHP’nin İmamoğlu’nu aday göstererek onu yargıdan kaçırma planı varsa, bu asla başarılı olamaz. Türkiye bir hukuk devletidir ve hiçbir siyasetçi yasaların üstünde değildir.
HİÇ KİMSE HUKUKTAN ÜSTÜN DEĞİLDİR
TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ile TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras hükümeti hedef alan açıklamalarının ardından savcılıkta ifade verdiler ve yurt dışı çıkış yasağı konularak serbest bırakıldılar. TÜSİAD’ın hükümete yönelik eleştirilerinin amacı nedir?
Öncelikle Türkiye demokratik bir hukuk devletidir ve hiç kimse hukuktan üstün değildir. TÜSİAD’ın son dönemde yaptığı açıklamalar, iş dünyasının çıkarlarını korumaktan çok muhalefet diliyle hükümeti hedef almaya yönelmiştir. Türkiye’nin ekonomik büyümesini ve yatırımlardaki artışı görmezden gelerek, Gezi olaylarını ve terör davalarından yargılanan isimleri savunmak TÜSİAD’ın misyonuna uygun değildir. Ekonomiyi geliştirmek yerine siyasi bir aktör gibi hareket etmeleri, iş dünyasının çıkarlarını zedeler. TÜSİAD’ın farkında olması gereken bir durum da şudur ki; Gazete ilanlarıyla hükümetlere ayar verdikleri dönem artık çok gerilerde kalmıştır. Türkiye eski Türkiye değildir.