Gündem
Ya silahları gömecekler ya da gömülecekler! Baronların son şansı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısıyla başlayan ‘Terörsüz Türkiye’ süreci kapsamında terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın kurucusu olduğu PKK’nın dağdaki tüm gruplarına ‘silah bırakın’ ve ‘örgütü tasfiye edin’ çağrısı sonrasında gözler Kandil’in baronlarına çevrildi. Baronlar ya silahları gömecekler ya da silahları ile gömülecekler.
Kandil’e de çok güvenilmiyor
2008 yılında PKK’nın dershane önündeki bombalı saldırısında tek evladı 17 yaşındaki Eren Şahin’i kaybeden eski AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, çağrıya ilişkin Akit’e şunları söyledi: “Bundan sonra kimse ölmeyecekse, kimsenin çocuğu ölmeyecekse, kimsenin çocuğu dağa çıkmayacaksa, yüreğimize taş basarız. Bu süreci de destekleriz. Bundan önceki çözüm sürecini de destekledim. Kandil ve Ortadoğu’daki bütün terör örgütleri emperyalist güçlerden enerji almazsa ayakta duramaz. Öcalan’ın çağrısı halk nezdinde önemli. Fakat gençler Öcalan’ı ne kadar biliyor, ona da ayrı parantez açmak lazım. Ya da Kandil Öcalan’ı dikkate alacak mı? Ümitvar olmak isterim. Kandil’e de çok güvenmiyorum. Öcalan’ı dışlamıyorlar ama sözde. Çünkü hâlâ halk nezdinden bir tabanı olduğunu biliyorlar. Yoksa çoktan çöp sepetine atacaklardı. O onlar için kullanılacak bir argüman. DEM Parti ve önceki uzantıları sürekli Meclis kürsüsünden ‘çözüm İmralı’ diyorlardı. Şimdi Öcalan’dan beklenen çağrı geldi. Kandil ne yapar? Şu anda Türkiye çok güçlü. Sayın Cumhurbaşkanımız 2 ay önce ‘Kilidi kapattık’ diye açıklama yaptı. Şu anda bu süreç belki Kandil için de bir can simidi olmuş olabilir. Eğer sıkışmışlarsa, ortada kalacaklardır. Emperyalist güçlerden yardım geliyordu ama etraflarını kuşatıp o yardımları da almalarına engel oluyorsak, belki Öcalan’ın bu teklifi bu yönüyle Kandil’dekiler için de bir umut olabilir. Artık eski güçleri yok. İnsanlar artık bıktı. Bu yüzden bu kez bu barış ve istikrar fırsatını iyi değerlendirmek lazım.”
ÇAĞRI TÜRK SOLUNU YIKTI
Bölgedeki kanaat önderlerinden, eski Sur Belediye Başkanı Cemal Toptancı da şunları söyledi: “45 yıldır süregelen, hem insan kaybına, hem ekonomik kayıplara yol açan, gerçekten de ahlaki açıdan, kültürel açıdan Kürt halkını kendi özünden kopuşuna neden olan bir terör hareketiyle karşı karşıya kaldık. Geline aşamada PKK’nın bitişini Öcalan da görmüş ve kabul etmiştir. Bu süreç içinde Kürtlerin Türkiye’den ayrılmak istemediğini devlet de gördü, terör örgütü de gördü, Öcalan da gördü. Artık silahların bir işe yaramayacağını, netice alamayacaklarını görünce de örgütün lağv edilmesi noktasına geldi. Birinci çözüm sürecinde de Öcalan’ın bu atılımı yapmasına ABD engel olmuştu. Tabii dış güçler bu süreci de rahat bırakmayacak. İçeriden de CHP ve Türk solu, Türk komünizmi, Türkiye İşçi Partisi (TİP), Türkiye Komünist Partisi (TKP), MLKP, DHKP-C gibi örgütler için çok büyük bir yıkım oldu. Onlar bu çözümü istemiyorlardı. Mutlaka bu barış fırsatını değerlendirmek lazım. Hem siyaseten hem ekonomik alanda, hele hele Türkiye’nin özellikle mazlum coğrafyalarda Sayın Cumhurbaşkanı’nın gösterdiği büyük performansla, çok saygın bir devlet olması çok önemlidir. Türkler ve Kürtler arasında asla bir düşmanlık söz konusu değildir.
Türk Kürttür, Kürt de Türktür!
“Türk Kürttür, Kürt de Türktür diyoruz. Kandil’in baronları ve Avrupa’daki Kürt diasporası bir Kürt burjuva sınıfı oluşturdular. Kürtlüğü tahrip ettiler, adeta Kemalistleştirdiler. İnançlarından, örf ananelerinden uzaklaştırdılar. Avrupa’da ve batı illerinde yaşayan üçüncü, dördüncü nesil Kürtlere yönelik devlet yeni projeler geliştirmelidir. Devlete karşı bilinçsiz şekilde geliştirilen tavrın banisi CHP’dir. Bunları CHP ve Türk solunun elinden kurtarmak için sosyal, siyasal ve ekonomik alanda devletimizin bize Doğu ve Güneydoğu’da uzattığı şefkat elinin aynısını batıda da bu Kürtlere göstermesi gereği hasıl olmuştur. Öcalan’ı ‘liderimiz’ diyen Kandil eğer samimiyse çağrısına uymak zorundadır. Artık Kürtleri kandıramayacaklardır. Kandil silahları gömmelidir. Aksi takdirde yok olacağını unutmamalıdır. Dış güçler de ayaklarını denk almalıdırlar, hazin sonla karşılaşacaklarını bilmelidirler. Kürtlerin istediği huzurdur, barıştır, kardeşliktir, ayrımcılık olmamasıdır. Bunu da Sayın Cumhurbaşkanımız zaten siyasetinde gösteriyordu. Gerçek bir duayen Türk milliyetçisi olan Devlet Bahçeli Beyin, çakma değil, Selanik’ten, Kafkasya’dan gelmiş şovenist Ümit Özdağ’lar gibi, Musavat’lar gibi isimlerden kurtarılmış oldu Türkiye. Başka kim bu çağrıyı yapsa etkili olmazdı. Bu sürecin hayra vesile olmasını diliyorum.”