Gündem
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat: Diploma hassasiyeti ağlatır
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat "Diploma hassasiyeti ağlatır..." bağlıyla bir yazı kaleme aldı.
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan Sürat, "Diploma hassasiyeti ağlatır..." başlıklı yazısı şöyle:
Diplomasına bakmadan oy verdiğim, oy verdirttiğim bir gariban başbakanı, darbeci ahırı bir hastaneye, eşinin başı örtülü deyip almamışlardı ey filanoğlu, bay-bay başkan...
"Mezuniyetimi iptal ettiler" figanıyla ağlamaktasın; bence yanlış zamanlama, senin-haşa hastaneden-beyaz yataklı o 'zorba ahırı' kapısında liderimiz zulüm görürken göz pınarların kuruydu biiiippp...lan!
Evvela dikkatle bakmalıyız: iki satıra sığdırılmış tiyatrosal anlatımda, perde açılınca sahneye neler hakim kılınmış... Hasta vatandaşların güya teşhis, tedavi amaçlı uğradığı- kurbağaca söylersek- bir sairi evi kapısında ülkenin başbakanı ve yanında Anadolu kadınını temsil eden sessiz, sakin başörtülü hanımefendisi. Hasta ziyaretine gelmişler; hasta belki yakınları, belki akrabalık bağından öte bağlandıkları, belki de candan aziz bildikleri biridir,
"Fekat" kapıyı tutan vesayetçi her neyse er, onbaşı, amiral, darbeci paşanın koruması, memleketin kahir ekseriyetle seçtiği başvekile "karınız örtülü" diyerek hasta ziyaret iznini vermiyor. Yatay geçiş ustası, meşhur başkan 'Filanoğlu' dahil şüphesiz tüm ulus bu rezaleti ekranlardan izliyor. O başkanın da haberdar oluşu konuyu emektar bir ozan açısından ehemmiyetsiz kılmaz da ne eder?
Beyitin sahnedeki yüreğine kelimeleri basamaklayarak tırmanıyoruz. Acılı yaprakların sararmak için sonbaharı beklemediği hastane bahçelerini bilirsiniz; oralarda kimi zaman kocaman ağaçlar, kurumuş güllere ağıt yakan bülbüllerin konaklama imkanını takdım eder. Ayrıca bu ağaçların arkasında arşivci bir fotonun saklanıp saklanmadığını kestirmek de pek kolay değildir.
O da nesi şair bahçedeki asırlık ağaçların arkasını tarıyor ve hemencecik yakalıyor gizlenen fotoğrafları gizleyicinin koltuk altında. Görüntü korkunç: İstiklal Mahkemeleri birkaç masumu asmış, darağacının gölgesinde kahvesini yudumlayan namı 'kılıçlı' sırtı üniformalı yargıç, asılanları yargılıyor.
Anlıyoruz ki münasebetli bir adam olan şair aslında olgunluk yaşındaki ahaliye bunu hatırlatmak, genç nesle bunu öğretmek istiyor.