BUĞRA KARDAN  İSTANBUL

Akit’in 18 Şubat tarihli “Senden olsa olsa çete başı olur” manşetini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dünkü operasyonu haklı kıldı. CHP’ye il binası alırken rüşvet paraları ile kule diken, mega şehir İstanbul’u yemeye doymayan, arkadaşlarına ihale akıtan, yanlılarını paraya boğan, belediyeyi terör örgütü PKK/KCK’nın militanlarına bırakan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve şürekâsından hesap soruluyor. İmamoğlu, belediyeye yönelik terör ve örgütlü suçlarla ilgili yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alındı. İmamoğlu ve 106 şüpheliye ‘suç örgütü yöneticisi olmak’, ‘suç örgütüne üye olmak’, ‘irtikap’, ‘rüşvet’, ‘nitelikli dolandırıcılık’, ‘kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek’, ‘ihaleye fesat karıştırmak’ ithamlarında bulunuldu. Yine İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın da aralarında bulunduğu 7 şüpheli hakkında ‘PKK/KCK terör örgütüne yardım etmek’ suçlaması yöneltildi. Gözaltı kararlarının akabinde harekete geçen emniyet güçlerince şüphelileri yakalamak için dün operasyon yaptı. Operasyonda İmamoğlu, 20 milyon 39 bin liraya köşke çevirdiği tarihi mekândan alındı. İBB’ye bağlı Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve şarkıcı Ercan Saatçi dahil 84 şüpheli gözaltına alındı.

YURT DIŞINA FİRAR EDEN DE VAR

22 şüpheliyi ise yakalama çalışmalar devam ederken Murat Ongun’un hemşehrisi Emrah Bağdatlı’nın yurt dışına kaçtığı öğrenildi. Diplomasının şaibeli olduğunun belirlenmesinin ardından yolsuzluk ve terör suçlamalarıyla karşı karşıya kalan ne var ki mağduru oynamaktan, provokasyona soyunmaktan çekinmeyen İmamoğlu öfke uyandırdı.

Hukukçular ise yolsuzluğun ve teröre yataklığın cezasız kalmayacağını belirttiler. Yönettiği kirli para trafiğinin, bel bağladığı bölücü örgütün İmamoğlu’nu yolun sonuna getirdiğini kaydettiler. CHP’yi hukuka râm olmaya, İmamoğlu’nu ise mağdur edebiyatını ve tahriki bırakmaya davet ettiler.

HUKUK GEREKENİ YAPACAK

Akit’e konuşan Avukat Cengiz Ocakçı, şunları söyledi:

“Savcılar, bir delil ya da emare ya da ihbar ya da belgeye dayanarak adım atarlar. Bu anlamda İmamoğlu ve arkadaşları için yapılan operasyon çok normal, çok doğal. Niçin? Çünkü ortada inkârı mümkün olmayan vakalar var. Bir kere peşpeşe dikilen para kuleleri, CHP İstanbul il binası alınırken açılan çantalar, kurultay esnasında dağıtılan hediyeler şüphe verici. Kurultayı Özgür Özel’in açık ara önde tamamlamadığı aşikâr. Delegelere verilen hediyelerin Özel’i galip kıldığı kati. Bu irdelenmesin mi? Yakınlara, arkadaşlara verilen usulsüz ihaleler olduğu muhakkak. Bu irdelenmesin mi? Heyhat ki İmamoğlu dahil CHP’liler, suç iledikleri halde dava açılmamasına alışmışlar ama Türkiye eski Türkiye değil. Deliller, belgeler iddianamede toplanır. İddianameye bakılır, mahkemede net delillere ve tanıklar dikkate alınır. Hakim de en adil kararı verir. Tabii İmamoğlu, sıkıntılı durumda. Malum, Kent Uzlaşısı adı altında PKK’yla yapılan bir anlaşma var. İstanbul’da belediye meclis üyelerinin İmamoğlu tarafından belirlendiği açık. Bu üyelerden biri ya da bir bölümü PKK/KCK’yla irtibatlı çıktığı takdirde İmamoğlu asıl fail konumunu elde eder. Çünkü İmamoğlu, burada birinci derecede sorumlu. Bu bedeli İmamoğlu da ödeyecek..”

KUVVETLİ SUÇ ŞÜPHESİ VE DELİLLER VAR

Avukat Hadi Dündar da şunları ifade etti: “İmamoğlu’na dönük pek çok itham var. Bir yanda ‘rüşvet’ ve ‘irtikap’, bir yanda teröre yardım etmek…Soruşturmada suç örgütüne dikkat çekiliyor.

Bu kanunumuzun 220’nci maddesinde örgütlü suçta 4 yıldan 8 yıla kadar ceza olduğuna işaret ediliyor. Ayriyeten örgüt üyelerinin suçlarından yöneticinin sorumlu olduğunu bir kenara koymak gerek. Onun için cezanın artışı kaçınılmaz. Tereddütsüz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İmamoğlu ve arkadaşlarına dönük soruşturmasında kuvvetli suç şüphesi mevcut.

Suçlamalar ağır, deliller var ki gözaltı kararı alınmış. İmamoğlu’na yöneltilen suçlamalara baktığımızda ‘örgüt’ kavramının önemli olduğunu görüyoruz. Beylikdüzü Belediyesi’nde devreye alınan sistemin İBB’ye taşınması ve mahalli idare çalışanları gibi başkalarının da suçlamaya dahil olduğunu müşahede ediyoruz. Onun için soruşturmada ‘örgüt’ mefhumunun geçmesini tabii karşılıyoruz. Bu bağlamda para kuleleri soruşturması bir örnek. Böyle soruşturmalarda şüphelilere ‘Parayı getirip götürmek için emir mi aldın’ sorusu yöneltilir. Yanıt ‘Evet’ ise mahkeme ortada örgüt olduğu kanısına varır. ‘Rüşvet’ ve ‘irtikap’ suçlamaları da mühim. Ceza Kanunu’muzun 250’nci maddesi açık. ‘Rüşvet’ ve ‘irtikap’ 10 yıl ceza gerektirir. Kent Uzlaşısı yönü de önemli ki CHP gibi büyük bir teşekkül, herhangi bir yapılanmayla ittifak ya da anlaşmayı protokole bağlar. Kent Uzlaşısı’nda böyle bir protokol yok. Buna rağmen İBB’ye PKK/KCK elemanlarını yerleştirme, terör örgütüne para aktarma unsurları karşımıza çıkıyor. Nihayetinde İmamoğlu, büyük soruşturmalarla karşı karşıya. O, ya suçlarını kabul edecek ya da kendini aklamaya çalışacak. Mağdur edebiyatı yaparak, siyasi rant elde etmeye çalışarak kendini kurtaramayacak.”