Gündem
Akit’e konuşan CHP’li eski Bakan Mehmet Sevigen’den yolsuzluk iddialarına tepki: Eskiden olsa sokağa çıkamazdık
Yolsuzluk soruşturmaları ile sarsılan CHP’nin durumunu Akit’e değerlendiren CHP’li Mehmet Sevigen, “Eskiden CHP’liler olarak akçeli işlerle ilgili söylenti çıktığında sokağa çıkamazdık. Adam yolsuzluk mu, hırsızlık mı yapmış anlamadan gidip ölümüne destek veriyorlar” sözleriyle tepki gösterdi.
ESKİDEN AKÇELİ İŞLERLE İLGİLİ SÖYLENTİ ÇIKSA SOKAĞA ÇIKAMAZDIK
Sayın Sevigen, ana muhalefet partisi CHP, başta eski İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı ilçe belediye başkanlarının karıştığı iddia edilen yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarıyla zor zamanlar geçiriyor. Merhum eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile uzun süre birlikte çalışmış bir siyasetçi olarak bu durum size ne hissettiriyor?
Bunların binde biri bile doğru olsa çok üzücü bir durum. Deniz Baykal döneminde Soma ile ilgili AK Partili ve CHP’li belediye meclis üyeleri, İstanbul’da beraber bir proje geçirmişlerdi. Deniz Bey hepsini topladı havalimanına ve ‘bu yavşak ilişkileri bırakın’ dedi. ‘Hepinizi kapının önüne koyarım’ dedi. O günkü gazetelerde bunlar yayımlandı. Deniz Bey, ‘Bu ilişkileri bırakın. Ben kurultayda milletime ve örgütüme söz verdim. Bir daha akçeli işler Cumhuriyet Halk Partisi’nde konuşulmayacak diye’ dedi.
Deniz Beyin, akçeli işlerin CHP’de bir daha konuşulmayacağına ilişkin kurultayda çok ciddi bir yemini var. Birleşme kurultayında ve sonrasında Mustafa Sarıgül’ün aday olduğu kurultayda söyledi bunları. Biz CHP’liler olarak akçeli işlerle ilgili söylenti çıktığında sokağa çıkamazdık. Yaralar çıkardı boynumuzda.
ELEŞTİRDİĞİMİZ İNSANLAR GİBİ OLDUK
O zamanki CHP ile şimdiki CHP arasında ne fark var? Ne değişti zaman içinde?
‘Başınızda genel başkan olmazsa böyle olur. Genel başkan değil de, lider olmazsa böyle olur’ diyeyim. CHP kültüründe akçeli işler yoktur. Reddedilir. Halk her zaman biliyorsunuz CHP’ye, sosyal demokratlara ‘Bunlar iş yapmasa bile bunlar yetim hakkı yemez. Devlet malına el uzatmaz’ derdi. Hep böyle anılırdı CHP. ‘CHP’liler, Demokratik Solcular, çok iş yapmazlar ama bunların namusuna şerefine güvenilir. Bunlar beytülmale el uzatmaz’ derlerdi. Böyle bir geleneğimiz vardı. Dikkat ederseniz şimdi o gelenek bitti. Bizim eleştirdiğimiz insanlar gibi olduk.
Cumhuriyet Halk Partisi tacizle, parayla pulla anılır mı ya? Bizim çok önemli bir belediye başkanımız vardı. İsmini vermeyelim. Kamuoyunda iyi tanınan bir belediye başkanımızdı. Hakkında küçük bir şaibe çıktı. Dedi ki ‘ben üyeliğimi askıya alıyorum’. İki ay sonra aklandı ve davul zurnayla grupta tekrar partiye üye oldu. Böyleydi bizim dönemimizde CHP. O zaman birinin hakkında bir laf çıkıyordu, hemen partiden istifa ederlerdi; yeter ki kurum yıpranmasın diye. Şimdi bunlar kurumun, partinin arkasına saklanarak iş tutuyorlar. Yani kendi güçlerini kuruma vermek yerine, kurumdan güç alarak ayakta kalmaya çalışıyorlar.
BİRBİRİMİZE DÜŞMAN OLMAYA, KUTUPLAŞMAYA GEREK YOK
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yerli markalara yönelik boykota önayak olmasına ne diyorsunuz?
Ben başından beri boykota karşıydım. Boykotu çok sağlıklı bulmuyorum. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan boykot başlattığı zaman en büyük mücadeleyi biz vermiştik. Biz o dönem karşı çıktık, şimdi bu dönem boykotu destekleyin denmesi yanlış. Bu tür mekanların çoğu bayilik usulü açılıyor. Oralarda fakir fukaralar çalışıyor, ekmek yiyor.
Adam çok pahalı satar. Tarihi geçmiş ürün satar, tekelleşir, bunları protesto edelim. Gidelim önüne sattırmayalım. Ama burada öyle değil ki. Espressolab’ın sahibi Emre Bey beni aradı, ‘Eğer bizden fiyatlarda indirim istenseydi biz yapardık öğrenciler için yarı fiyatına indirirdik. Her zaman kampanyalar yapıyoruz zaten’ dedi. Birbirimize düşman olmaya, kutuplaşmaya gerek yok.
KILIÇDAROĞLU O SÖZÜ KİME SÖYLEDİ?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olmayacağını açıklarken sarf ettiği “Çalanların yüzüne tükürülür ve ben çalmadım” sözleri kimi işaret ediyor?
Kemal Kılıçdaroğlu o lafı, Gökhan Zeybek diye Kılıçdaroğlu’nun yanından hiç ayrılmayan, kulu kölesi olan biri vardı utanmadan ‘Kemal Beyin yüzüne tükürürler’ dedi. Kemal Beyin en çok ağırına giden oymuş. O Gökhan Zeybek’e söylenmiş bir laf. Bir de kim üzerine alınırsa alınsın. Adam ‘ben söyledim. Ben hırsız değilim’ diyor.
Şimdi CHP içinde tartışıyorlar, o diyor ‘ben değilim’, öbürü diyor ‘ben değilim’ Kemal Bey de ‘Ben lafı söyledim, kim üzerine alınırsa alınsın. Ben lafı ortaya attım çekildim kenara’ diyor. Ben de lafı ‘kim çaldıysa üzerine alsın’ diye ortaya attığını düşünüyorum.
Madem öyle bütün AUDI arabaları satın!
Ana muhalefet partisinin yerli markaları boykot etmesi ülke ekonomisine zarar vermez mi?
Özgür beyin, yerli ürün markalarını sayarak, isim vererek, ‘Şunu almayacağız. Bunu almayacağız’ demesi yanlış. O zaman CHP’de, belediyelerde bütün arabalarımız Audi ve Wolskvagen kullanıyoruz biz. Madem öyle bütün Audi arabalarını satın. Böyle bir şey olur mu? İnsanların işiyle, ticaretiyle oynanır mı? Millet korkmuş zaten. AK Parti’den korkuyor, devletten korkuyor, polisten korkuyor, PKK’dan korkuyor, zabıtadan korkuyor, ana muhalefet partisinden korkuyor, Özgür Özel’den korkuyor. Bu nasıl bir şeydir? Biz korkuyla mı gezeceğiz arkadaş? Ne olacak bu milletin hali? Bu millete günah değil mi? Vatandaşa güven vermesi gerekirken korkutuyor. Ne farkı var iktidarla CHP’nin şimdi? Bıraksınlar, düşsünler yakamızdan da rahat edelim.
Çocuk katili Netanyahu ile ciddi problemimiz var!
Türkiye kendi içinde tartışmalar, bölünmeler yaşarken bir taraftan da siyonist İsrail saldırılarını sürdürüyor. Bu konuda nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
Bizim Yahudi halkıyla bir problemimiz yok. Ama orada Netanyahu denilen katille, çocuk katili sapıkla ciddi bir problemimiz var.
Bakın Allah’ın adaleti büyüktür. Bizden başka bağıran çağıran yok. Sadece biz mücadele etmeye çalışıyoruz ama dünya unutmasın ki; bu Netanyahu denilen yılan, bir gün gelir onları da sokar. Bunu bütün batı dünyasına söylüyorum. CHP’lisi, AK Partilisi, MHP’lisi yok. ‘Suriye’ denildiği zaman, ‘Filistin’ denildiği zaman herkes birlik olmalı.
Yolsuzluk mu, hırsızlık mı yapmış anlamadan ölümüne destek veriyorlar
CHP Genel Merkezi, parti yönetimi son soruşturmalarda olduğu gibi, iddialara, suçlamalara cevap vermek yerine halkı sokağa davet etme yoluna gitti. Bu doğru mu sizce?
Biz böyle bir şaibe olduğu zaman belediye başkanlarımız hakkında, önce kendimiz araştırma ekibi kurardık. Bizim dönemimizde Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Haznedar hakkında bir olay ortaya çıktı, İlhan Cihaner başkanlığında üç kişilik milletvekili heyeti geldi, araştırmayı önce CHP’liler yaptı. Bu belediyelerde böyle şaibe iddiaları ortaya çıktığı zaman önce kendi partinden araştırma heyetini göndereceksin. Haklarında bir olay varsa, diyeceksin ki ‘kardeşim kusura bakma, istifa et. İstifa etmiyorsan senin üyeliğini askıya alıyorum’ diyeceksin. Biz böyle gördük, böyle yaptık yıllarca. Kurumu böyle koruduk. Ama şimdi bu gelenek kayboldu.
Şimdi içeride ‘adam yolsuzluk mu, hırsızlık mı yapmış’ anlamadan gidip ölümüne destek veriyorlar. Önce bir araştır. En küçük şaibe var mı bir anla. Ama iddialar doğru değilse, ölümüne kadar arkasında duralım hepimiz. Hiç taviz vermeyelim. Önce biz inanalım. Halk inansın. Bizde avukat ordusu var. Bu avukat ordularını gönder; eğer bir haksızlık varsa bu çocukları savunsunlar. Biz belediye başkanlarına sahip çıkamadık. Bu yönetim Ekrem Beye de sahip çıkamadı. Hakkında dedikodular mı çıkıyor? Çağıracaklardı Ekrem Beyi, diyeceklerdi; ‘Bak kardeşim, küçük küçük fısıltılar geliyor kulağımıza. Bir heyet kuralım. Bunları inceleyelim. Yapılacak bir şey varsa yapalım, delilleri ortaya koyalım, önüne geçelim’ diyeceklerdi. Ama kimsenin umurunda değil. Herkes kendi işine baktı. Kendi adamını yerleştirmeye, kendi kardeşini, kendi eşini dostunu yerleştirmeye kalktı. Biz Murat Karayalçın, Hikmet Çetin bir de Yılmaz Büyükerşen’in içinde olduğu, yeni belediye başkanlarını eğitmek ve donatmak için bir heyet kurmuştuk.
Araştırdım, bu yeni belediye başkanlarının hiç biri gitmemiş. Ama kendi şoförlerini, kendi yakınlarını, yeğenlerini belediyelerin her kademesine yerleştirmişler. Bakın, ben 20 yıl parti yöneticiliği yaptım. Bir tane ‘Sevigen’ soyadı bulsunlar, ben bugün herkesten özür dileyeceğim, bir daha ağzımı açmayacağım. Ki ben, en büyük aşiretlerden bir tanesiyim. Parti eskiden böyleydi. Ama maalesef bunlar oraları babalarının çiftliği gibi gördüler. O şoförünü yerleştiriyor, o arkadaşını, o eşini, o dostunun karısını. Allah aşkına parti meclis üyeleri belediye başkanlarından para alır mı ya? Öyle para tahsis etmek, akçeli işlere karışmak çok onur kırıcı. Üstelik hiçbir şey olmamış gibi ortalarda geziyorlar. Biz CHP’nin özünü kaybettik. Bizim bir özgül ağırlığımız vardı, oyumuz ne olursa olsun. Millet bizim için ‘bunlar iş yapmaz. Ama bunlar yetim hakkı yemez’ diye bilirdi. Ama bu güzel özelliğimiz de maalesef bu arkadaşlar sayesinde yok olup gitti.
MİTİNG YAPMAK DOĞRU AMA BUNLARI KONTROL EDECEKSİNİZ!
Özel yönetiminin iddialar üzerine halkı ve gençleri sokaklara davet etmesi doğru muydu?
Miting yapması doğru. Eylem yapması doğru. Ama bunları kontrol edeceksiniz. Kontrol edebilirseniz bir problem yok. Ben İstanbul Saraçhane’deki mitingi normal karşıladım. Hem İstanbul Valisi’ne hem İstanbul Emniyeti’ne çok teşekkür ettim. Aynı zamanda CHP yönetimine ve CHP’li zabıtalara da teşekkür ettim. Birkaç tane münferit terör örgütlerini saymıyorum ama diğerleriyle karşı karşıya gelmedik.
Bıraksınlar millet birlik beraberlik içinde olsun
Duayen bir siyasetçi olarak gerek halkımıza gerek siyasetçilere ne tavsiyede bulunursunuz?
Türkiye çok gerildi. Çok darma duman olduk. İnsanlar kahvehanelerde bile birbirlerine karşı tartışmaktan, siyaset yapmaktan korkuyorlar.
Düşüncelerini aile içinde bile söylemeye korkuyorlar. Bu bakımdan yukarıdaki siyaset adamlarının dilini yumuşatması gerektiğini düşünüyorum. Bir de sıradan milletvekilleri, sıradan parti yöneticileri, belediye başkanları Cumhurbaşkanı’na, parti başkanlarına hakaret ediyorlar. Herkes haddini bilmeli. ‘Haklı olan değil de en çok bağıran kazanır’ gibi bir anlayış var bu da çok zararlı. Etrafımızda her yer kan gölü.
Suriye’de bir terör devleti kurmaya çalışıyorlar. Bu DEM denilen parti sözünde durmuyor. Magazin konusu gibi konuyu yayıyor, uzatıyor. Hani silahlar bırakılacaktı? Bütün bunları konuşmamız gerekirken herkes düştü kendi derdine. Zamanı geldiğinde yarışırız. Şimdi bıraksınlar millet birlik beraberlik içinde olsun.