İsviçreli aile ofisleri, şeffaflık ve yüksek vergiye dair artan düzenlemeler ile siyasi belirsizlik nedeniyle Dubai’ye yöneliyor. Dubai, esnek düzenlemelerinin yanı sıra yüksek yaşam standardı ve cazip ekonomik ortamıyla çekim merkezi haline geliyor.

Son dönemde dünyadaki ultra zenginlerin varlıklarını yöneten İsviçre merkezli aile ofisleri, ülkenin cazibesinin azalmasından dolayı Dubai’ye taşınma eğilimi gösteriyor. Bu değişimin ardında, Avrupa’daki artan düzenlemeler, şeffaflık baskısı, siyasi alandaki belirsizlikler ve özellikle yüksek vergi tartışmaları yer alıyor. Financial Times’te yer alan habere göre, Dubai, servet yönetimi için daha muğlak düzenlemeleri ve özel kalma imkânlarıyla öne çıkıyor. Hukuk uzmanlarına göre, İsviçre’de aile ofislerinin maruz kaldığı ağır denetimler ve karmaşık “aile” tanımı Dubai’de yok; bu da büyük servet sahipleri için Körfez ülkelerini daha cazip kılıyor. Sadece son bir yılda, Dubai’nin offshore finans merkezine yaklaşık 200 yeni aile ofisi katılarak toplam sayıyı 800’e çıkardı.

VERGİ KOLAYLIKLARI VE YÜKSEK YAŞAM STANDARDI

İsviçre’de portföy yöneticisi olarak ağır lisans gerekliliklerinden politik referandumlarda gündeme gelen %50’lik varis vergisi tartışmasına kadar bir dizi unsur güven kaybı yaratıyor. Sektördeki uzmanlar, bu tartışmaların ve belirsizliğin aile ofislerinin taşınmasını hızlandırdığını not ediyor.
Vergi kolaylıklarının yanı sıra, Dubai'nin sunmuş olduğu yüksek yaşam standardı ve girişimcilere yönelik pragmatik ekonomik düzenlemeler de göç kararında etkili oluyor. Özellikle Norveçli aileler yüksek vergilerden kaçmak için, İsviçreli aileler ise varlıklarını daha korunaklı bir ortamda yönetmek adına Birleşik Arap Emirlikleri’ni tercih ediyor.

ARTAN RİSK ALGISI

Büyük danışmanlık firmalarının verilerine göre, İsviçre merkezli pek çok uluslararası ve çoklu aile ofisi Dubai’de şube açıyor veya yerini tamamen taşıyor. Buna karşın, İsviçre hala en önemli uluslararası servet yönetim merkezi olma özelliğini sürdürüyor fakat son gelişmeler rekabet gücünü tehdit edici düzeye ulaşmış durumda. Özellikle Credit Suisse’in iflası ve bazı yatırımcıların oluşan risk algısı, ülkeden sermaye çıkışını hızlandırmış gibi görünüyor.
İlginç bir şekilde, ABD’de siyasi belirsizlik de varlıklı Amerikalıların İsviçre’yi bir sığınak olarak değerlendirmesine yol açıyor. Özellikle yabancı mülk sahipliği kurallarının daha gevşek olduğu Andermatt gibi bölgeler ABD’li yatırımcıları cezbediyor.
Genel olarak, aile ofislerinin yeni adres arayışında vergi, şeffaflık ve düzenleme koşulları kadar, yaşam standardı ve siyasi istikrar da öne çıkan belirleyiciler olarak öne çıkıyor.