Son yıllarda bir yandan pandemi süreci, bir yandan küresel ekonomik kriz, sonrasında Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesi, Karabağ savaşı, ardından İsrail’in Gazze’deki soykırımı, Hindistan-Pakistan gerilimi gözleri dünya barışının merkezi Türkiye’ye çevirdi. Erdoğan liderliğinde küresel bir güç haline gelen Türkiye, krizlerde çözümün adresi konumunda. Daha önce Rusya ve Ukrayna’ya Tahıl Koridoru Anlaşması’nı İstanbul’da imzalatarak dünyayı bir gıda krizinden kurtaran Türkiye, şimdi de Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın İstanbul’daki görüşmelerle noktalanmasına yönelik masayı kurdu. Eş zamanlı olarak NATO Dışişleri Bakanları da Antalya’da düzenlenen kritik toplantıda bir araya geldi. İstanbul, İran ile İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki nükleer müzakerelerine de ev sahipliği yapıyor. Kısa süre önce Somali ve Etiyopya devlet başkanları Başkan Erdoğan’ın ev sahipliğinde Ankara’da bir araya gelerek iki ülkeyi savaşın eşiğinden döndüren anlaşmayı yapmışlardı.

TÜRKİYE BM’NİN YERİNE GEÇTi

Türkiye’nin rolünü Akit’e değerlendiren AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Zafer Sırakaya, şunları söyledi: “Türkiye dünyanın barış elçisi olmuş konumunda. Bu konuma gelebilmek için sadece tek başına takdir edilmek değil, aynı zamanda güven vermeniz, güven duyulan bir lidere sahip olmanız önemli. Belki de BM’nin üstlenmesi gereken rolü üstlenen bir konumda hareket ediyor. Türkiye’nin barış görüşmelerinin merkezi olarak, Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği güvenle parladığını görüyoruz. Farklı ülkelerden, farklı kültürlerden herkesin güven duyması çok önemli. Bugüne kadar Türk siyasi tarihinde kimseye nasip olmayan bir durum. Bu sadece karakterli duruşumuzdan ziyade, büyüyen Türkiye’ye duyulan güvenin de sonucudur. Evindeki sorunlarını, iç cephesini tahkim etmiş olan bir Türkiye’nin, önümüzdeki dönemde bu rolünü daha etkin bir şekilde yerine getireceğini göreceğimizi ifade edebiliriz.”

YENİ KÜRESEL AKTÖR

Sivil Diplomasi Merkezî Başkanı İsmail Mansur Özdemir de şunları dile getirdi: “Dünyada bazı devletler siyasal sınırlarının ötesinde anlamlar taşırlar. İngiliz, Fransız, Rus, Siyonist benzeri ülkeler genetik emperyalist kodlarla anılırken, Türk tarihi onur ve izzeti ifade eder. Cihan Penah ‘Âlemin sığınağı’ sıfatına layık görülen medeniyetimizin sınırları da siyasal sınırların ötesinde gönül sınırlarıdır. Adım adım yükselen bu yüksek diplomasi hamlesi modern bir cihan penah uygulamadır. Bölgesel savaşların maliyetini insani ve irfani amaçlar etrafında tolere edecek yüksek siyaset dili Türkiye’den çıkmıştır. Karabağ, Libya, Sudan, Suriye ve nihayetinde Pakistan’da diplomasi ile beslenen çabası Türkiye’yi sert süreçlerin başarılı aktörü kılarken, güçlü askeri sanayi hamlesi ve siyaset dili yeni diplomatik itidalin de merkezî kılmıştır. Sınırımızda terör devleti ile tehdit yaratmaya cüret eden Siyonizm bize sınır olmayı düşünürken, biz ona sınır olmuş durumdayız. Tüm bu oyun bozumları ile artık Türkiye çoklu diplomatik aygıtları ile oyun kurucu ve bölgesel sınırları aşan yeni bir küresel aktördür.”