SEBAHATTİN AYAN  İSTANBUL 

Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği (UDİAD) araştırmacısı Dr. Mehmet Babacan, İsrail’in Gazze’ye yönelik yürüttüğü son operasyonları ve bu bağlamda ortaya çıkan insani trajediyi çok yönlü bir perspektifle değerlendiren dikkat çekici bir analiz yayımladı. Dr. Babacan, analizinde 7 Ekim 2024 tarihinde başlatılan “Demir Kılıçlar Operasyonu”nun ardından Gazze’ye uygulanan kara, hava ve deniz ablukasının daha da sıkılaştırıldığını vurgularken, bu durumun temel ihtiyaçlara erişimi imkânsız hale getirdiğini ifade etti. İçme suyu ve gıda temininde yaşanan ağır kısıtlamalar nedeniyle özellikle çocukların, bebeklerin ve yaşlıların hayatlarını kaybettiğini belirten Babacan, yaşananların “insan ruhunun ve vicdanının tahammül sınırlarını aşan bir dram” olduğunu kaydetti.

“GAZZE ŞU ANDA YAŞAYAN BİR HAYALET ŞEHİR”

Dr. Babacan’a göre, Gazze'de artık güvenli hiçbir bölge kalmamış durumda. Hastanelerin ve sağlık merkezlerinin hedef alınarak yıkıldığını, altyapının tamamen çökertildiğini ve elektrik ile temiz suya erişimin sıfırlandığını belirten Babacan, şehrin bir “hayalet şehir”e dönüştüğünü ve uluslararası toplumun bu tablo karşısında derin bir sessizlik ve basiretsizlik içinde olduğunu vurguladı. BM’nin geçtiğimiz mart ayında Refah’taki Tal Al-Sultan bölgesinde 15 sağlık ve yardım görevlisinin cansız bedenlerine ulaştığı bilgisini hatırlatan Babacan, İsrail'in yardım girişimlerini engelleyerek bölgedeki yaşamı tamamen sonlandırma amacında olduğunun altını çizdi.

“GİDEON’UN SAVAŞ ARABALARI”: SADECE BİR OPERASYON DEĞİL, BİR MESAJ

Babacan ayrıca analizinde, ABD Başkanı Trump’ın Ortadoğu temasları sırasında ağırlıklı olarak körfez ülkelerini ziyaret etmesi ve bu ziyaretlere Tel Aviv’in dahil edilmemiş olması İsrail yönetiminin kaygılandığını belirtirken Siyonistlerin 5 Mayıs 2025 itibarıyla başlattığı “Gideon’un Savaş Arabaları” operasyonunda gizli bir mesaj olduğunu aktarıyor. Operasyonun sadece askeri değil, aynı zamanda teolojik ve siyasi anlamlar taşıdığını belirten araştırmacı, “Gideon” isminin Musevi kutsal metinlerinden alınarak tarihi ve dini bir meşruiyet kurgusuna dayandığını ifade ediyor. Bu bağlamda, İsrail'in Gazze'deki tüm Arap nüfusu ortadan kaldırmaya yönelik operasyonlarının “soykırımcı bir kimlik anlatısı” üzerinden yürütüldüğünü savunuyor.

TRUMP FAKTÖRÜ VE İSRAİL’İN STRATEJİK HAMLESİ

Analizde dikkat çeken bir başka başlık da ABD Başkanı Donald Trump’ın son Ortadoğu turu sonrası gelişen diplomatik dengeler. Babacan, Trump’ın Tel Aviv’i ziyaret programına dahil etmemesinin ve ekibinde yer alan bazı İsrail yanlısı isimleri görevden almasının Netanyahu hükümetinde ciddi rahatsızlık yarattığını aktarıyor. Bu gelişmelere karşılık olarak Netanyahu’nun, hem iç kamuoyunu konsolide etmek hem de Trump’a siyasi bir mesaj vermek amacıyla “Gideon Operasyonu”nu başlattığını belirtiyor. Babacan analizinde Gazze’de yaşananların sadece bölgesel bir kriz değil, insanlık tarihi açısından da bir dönüm noktası olduğunu ortaya koyarken söz konusu analiz, uluslararası kamuoyunun sessizliğine ve İsrail’in Filistin politikasına ışık tutan derinlikli bir kaynak olarak öne çıkıyor.