AKİT MENÜ

Aktüel

CHP’de Eskimeyen Yapısal Soru(n)lar!

CHP, kendisine 1950’lere kadar altın tepsi içinde tek parti iktidarı sunulmuş, 1950’lilerden bu yana da millet tarafından bir türlü iktidara getirilmemiş hep muhalefet imkanı sunulmuş bir partidir.

Haber Merkezi

Demokratlar Platformu Genel Sekreteri Av. Yurdal Kılıçer

CHP’nin 1960, 1971, 1980 darbelerinde aldığı siyasi pozisyonlar, 28 Şubat darbesinde açık net tahrik edici eylem ve söylemleri, 27 Nisan e-muhtırası öncesi ve sonrasındaki duruşu, 15 Temmuz hain Fetö kalkışmasındaki çelişkilerle dolu tavrı, Milletimizin zihninde canlılığını korumaktadır.

Bu geçmiş ile CHP kendi tarihi boyunca, gerçek bir özeleştiriye yanaşmamış, hep batıcı, hep ruhuyla tek partici, askeri ve sivil iç ve dış vesayet odaklarına sırtını dayamış, demokrasiyi, çoğulculuğu , millet iradesini bir türlü içine sindirememiş, dolayısı ile statükocu olmuştur. Kendi tarihi içindeki bu yapısal sorunları aşamamış ve bu durumundan da pek de pişman olmadığını her fırsatta ortaya koyan CHP’nin kendi iç tarihi de hizipler, partiyi ele geçirmek için parti içinde birbirlerine karşı kurdukları kumpaslar, komplolar ile doludur.

CHP’nin içinde partiyi ele geçirmek için parti içi hiziplerin birbiri ile yaptıkları kavgada, bir kaset skandalının arkasından CHP’nin içinden ve/veya CHP dışından birtakım kimseler tarafından Deniz Baykal’a karşı çok alçakça da olsa bir operasyon yapılmış ve Deniz Baykal istifa etmişti.

Böylece hem CHP hem de Türk siyaseti açısından yeni bir dönem başlamıştı. Bu yeni dönemde CHP gerçekten değişebilecek miydi?

CHP’deki bu değişim sadece vitrin değişikliği olarak mı kalacak, yoksa daha özde bir misyon ve vizyon değişikliği de olacak mıydı?

Bu değişim beraberinde bir gelişmeyi de getirecek miydi? Çünkü değişmeden gelişmek mümkün olmaz, makyaj değiştirerek de ‘değişim’ olmazdı.

Sayın Baykal’ın siyasi söylemi ile CHP’de bir şeylerin tıkandığı ve bir noktadan sonra bir şeylerin düğümlendiği gerçeği sonucunda, 29 Mart seçimlerindeki Kılıçdaroğlu-Tekin performansı CHP’nin değişim ve gerçekten halkçı bir sosyal demokrat parti olma yolunda olduğuna dair ümit dolu bir acaba sorusu bırakmıştı, kamuoyunun zihinlerine…

Çünkü Sayın Baykal, yaklaşık on yıldır, AK Parti iktidarına karşı laiklik ve rejim kavgası vermiş, ancak böyle bir söylemin toplumun genelinde bir karşılığı olmamıştı.

Planlı ya da plansız bu ortamda Kemal Kılıçdaroğlu, beklenildiği üzere bir kısım kamuoyunun büyük desteğini ve ümitlerini de alarak, CHP Genel Başkanı olmuştu.

Ancak, CHP Kemal Kılıçdaroğlu döneminde de gerçek bir özeleştiri süreci yaşamamış aşağıda belirteceğimiz hususları da kapsayıcı şekilde, yeni bir yapısal tercihler sürecine evrilmedi.

Partilerinin Cumhurbaşkanı Adayı yaptıkları Gandi, Piro Dede gibi abartılı olumlu lakaplar taktıkları Kılıçdaroğlu’na aynı CHP, kaybedilen seçimlerden sonra envai tür hakaretler etmekten çekinmediler.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi Genel Kurula götürdü ve Ekrem İmamoğlu desteği ile Özgür Özel CHP Genel Başkanı seçildi.
Ancak bu kez de yapılan genel kurulda hukuka aykırı usulsüzlükler olduğu, delegelere para ile rüşvet verme, taşınmaz verme, vekillik, meclis üyeliği vaat etme gibi eylemlerin gerçekleştiğini iddia eden CHP içindeki kişiler, Genel Kurul’un iptali ile ilgili hem iptal davası açtılar hem de bu eylemlere ilişkin Savcılık nezdinde şikayetçi oldular.

CHP’deki yukarıda belirttiğimiz sivil siyasete, millet iradesine, demokrasiye karşı tarihsel hazımsızlık gibi yapısal sorunların yanı sıra Parti içerisindeki mücadele de siyasi ahlak tanımayan eylemlerin olduğu da bu şekilde bir kez daha Milletin gözleri önüne serilmiş oldu.

Öyle ki, Partilerinin yıllarca Genel Başkanlığını, Cumhurbaşkanı Adaylığını yapmış Kemal Kılıçdaroğlu ‘kendisinin ve ailesinin elektrik direklerine asılarak öldürüleceği’ yolunda tehditler aldığı gerekçesi ile Savcılık nezdinde şikayetçi olduğunu açıkladı.

CHP’li Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Sn İnce ile girdiğiniz yarışların arka planlarını, kimin kime imza vermek için, kimin imzasını çekmek için yaşananları anlatır geçerim! Sn İnce’nin nasıl kaybettiğini ikimizde biliyoruz...2014 dahil tüm CHP Kurultayları tartışmaya açarım! Yapmayın ve konuşturmayın beni” dedi.

1994 Yılında tarihe İSKİGATE, İski Yolsuzluk Skandalı olarak geçen CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ergün Göknel’in İski de yaşanan yolsuzluklar sonrası İBB seçimlerini o dönemde Refah Partisi Adayı olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a kaptıran CHP, 25 yıl sonra Ekrem İmamoğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını geri aldı.

Ancak Ekrem İmamoğlu da Cumhuriyet Tarihinin en büyük organize yolsuzluk iddiası ile geçtiğimiz aylarda tutuklandı. Ekrem İmamoğlu’na tutukluluk yolunu açan süreci de CHP içindeki kişilerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç ihbarı başlattı. Bir ahtapot misali İstanbul’daki hemen hemen tüm CHP’li İlçe Belediye Başkanlıklarını ve hatta İstanbul dışındaki birtakım illerdeki CHP’li Belediyeleri de içine alan, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminden bu yana oluşturduğu yapılanma ile organize ve örgütlü bir yolsuzluk yapılanması kurduğu iddia edilen Ekrem İmamoğlu aynı zamanda üzerindeki bu iddialar ve şaibelere rağmen daha seçime 3 yıl var iken alelacele 2028 CHP Cumhurbaşkanı adayı ilan edildi.

Ekrem İmamoğlu’nun aynı zamanda yukarıda anlatılan Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı seçildiği ve hukuksuzluk, usulsüzlük, rüşvetle delege oyu alınarak yapıldığı iddia edilen CHP Genel Kurulundaki bu yolsuzluk, usulsüzlük, hukuksuzları da organize ettiği iddia edilmektedir.

CHP’nin tarihsel ve yapısal olarak bir türlü çözemediği milli iradeye saygı, demokrasiyi içselleştirme, yaşam tarzlarına karşı hoşgörü, sivil siyasete güven, iç ve dış vesayet odakları ile bağımlılık ilişkisi, parti içi mücadelelerdeki siyasi ve bireysel ahlaka aykırı yol ve yöntemleri başvurulması, yolsuzluk, hukuksuzluk, usulsüzlük şaibelerini hep üzerinde taşıması CHP’nin çok partili hayata geçildiği 1950’den bu yana neden milletin teveccühünü kazanarak bir türlü iktidar olamadığını açıklamaktadır.

Peki nedir CHP’deki sorun? Sadece bir lider ya da kadro sorunu mu? Yoksa daha yapısal bir sorun mu?

Acaba 1960 darbesini zımnen alkışlayan, milletin iradesi ile seçilmiş Rahmetli Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesine sessiz kalan CHP’nin bu tavrı milletin bilinçaltına mı yerleşmişti?

28 Şubat’ta Sincan sokaklarında tanklar yürürken, milyonlarca insan fişlenirken sosyal demokrat bir partiye yakışır bir tavır ortaya koy(a)mayan CHP’nin, millet iradesine olan inancı ve güvenci noktasında, acaba millet nazarında bir inandırıcılık sorunu mu vardı?

CHP, tutuculuğun ve statükonun partisi mi, yoksa yeniliğin ve reformun partisi midir?

CHP, devletin ve bürokrasinin partisi mi, yoksa sivil toplumun ve büyük halk kitlelerinin partisi midir?

CHP, çağı geçmiş efsanelerin ve tabuların, dogmatik kalıpların partisi midir, yoksa bilimin, aklın ve sağduyunun partisi midir?

CHP, soğuk savaş dönemi ilericiliği mi savunmaktadır, yoksa günümüzün bilişim çağının ilericiliğini mi savunmaktadır?

CHP, genç ve dinamik Türkiye’nin kendisine çağdaş bir kimlik ve yaşam kalitesi arayan Türk-Kürt, dindar, laik, başörtülü, zengin, fakir, işçi, köylü toplumun her kesimin partisi midir yoksa CHP, her yenilikte kendi imtiyazlarının biraz daha aşındığını gören bürokratik seçkincilerin partisi midir?

CHP, henüz 2024 yılında devraldıkları Üsküdar, Kastamonu, Denizli gibi Belediyelerini, Türk Dünyasının Birlik ve Kardeşliğini güçlendirmek amacıyla 30 yıl önce kurulan Türk Dünyası Belediler Birliği’nden çıkarmalarının hesabını Türk Milleti’ne verebilecek midir?

Yolsuzluk ve hukuksuzluk noktasında hakkında geçmiş yaşananlar nedeni milletin zihninde pek de olumlu yer bulamayan CHP, aleyhlerinde Cumhuriyet Tarihinin en büyük örgütlü yolsuzluk iddiasını taşıyan kişilere ne pahasına olursa olsun sahip çıkmaya devam mı edecektir?

CHP, parti içinde parti içi mücadelede dahi siyasi ve bireysel ahlak dışı her tür yol ve yönetimi kullanmayı meşru sayan bir zihniyet ile Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmeye aday olma noktasında millet nezdindeki güven ve inandırıcılık sorununu aşmak için köklü bir zihniyet değişimi yapabilecek midir?

CHP artık kısır liderlik çekişmelerini bir kenara bırakıp, on yıllardır görmezden geldiği, cevaplamaktan kaçtığı bu soruları, öncelikle kendi içerisinde sorarak bir özeleştiri yapmalı ve sonuçlarını milletle paylaşmalıdır.

CHP’nin Terrakiperver Cumhuriyet Fırkası’nın, Serbest Fırka’nın, İzmir Suikastı ve sonrasının, Dersim’in, İskilipli Atıf Hoca’nın, 1960 darbesinin ve neticesindeki idamlarla oluşan demokrasi utancının, 28 Şubat’ın yaşanmasında kendisinin aktif bir rol alarak ve/veya sessiz kalarak oynadığı rolün, 15 Temmuz Fetö Hain Darbe Kalkışması öncesi ve sonrasındaki siyasi duruşlarının, yolsuzluk, hukuksuzluk iddiaları karşısında kendi özeleştirisini yapmadıkça milletin bilinçaltındaki CHP algısı değişmeyecektir.

Yorumlara Git

Beyoğlu'ndaki metro kazasında düğüm çözüldü! Soruşturmada sıcak gelişme

İsrail'in Gazze'ye saldırısı: 69 bin 483'e Filistinli hayatını kaybetti! Gazze’deki Ateşkese'e rağmen yine öldürüyor!

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Yunanistan arasında doğalgaz anlaşması için niyet mektubu imzaladı

İsrail’den Gazze hattında gerilim! Genelkurmay Başkanı uyarıda bulundu

Adalet Bakanlığı’ndan Şule Çet davası hükümlüsü açıklaması! Tahliye iddiaları yalanlandı