Gündem
İsrail’in saldırılarını bir de böyle okuyun! “Aynısını Ankara’ya karşı yapabilir”
Ortadoğu'da savaş çanları çalıyor. İsrail'in İran’a yönelik nükleer tesisleri ve Tebriz Havalimanı’nı hedef alan saldırıları, bölgeyi yeni bir felaketin eşiğine sürükledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya saldırıyı kınarken, Trump yönetimi İsrail’e desteğini yineledi. UDİAD araştırmacısı Dr. Mehmet Babacan, “Bu saldırı sadece İran’ı değil, bölgesel düzeni ve Türkiye’yi de tehdit ediyor” uyarısında bulundu.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
Ortadoğu'da tansiyon yeniden yükseliyor. İsrail ile İran arasında uzun süredir devam eden örtülü savaş, son haftalarda açık çatışma riski taşıyan boyutlara ulaştı. İsrail, İran'ın nükleer programını hedef alan 'önleyici, hassas ve birleşik' bir saldırı başlattığını duyururken İran’ın farklı bölgelerine saldırı düzenledi. İran'ın farklı bölgelerindeki nükleer tesisler de dahil olmak üzere onlarca askeri hedefi vuran İsrail, saldırı kapsamında üst düzey askeri yetkilileri ve 6 nükleer bilimciyi öldürdü. İsrail'in Suriye'deki İran üslerine düzenlediği hava saldırılarına karşılık, İran’ın doğrudan ya da dolaylı yoldan İsrail’e karşı misilleme tehdidi dikkat çekerken İsrail, öğlen saatlerinde Tebriz Havalimanına da saldırı düzenlendi.
ERDOĞAN’DAN İSRAİL’E İHTAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya hesabından İsrail'in İran'a yönelik saldırılarına ilişkin açıklamalarda bulundu. İsrail'in, Gazze başta olmak üzere bölgeyi kana, gözyaşına ve istikrarsızlığa boğma stratejisini bu sabah itibarıyla çok tehlikeli bir aşamaya taşıdığını belirten Erdoğan, "İsrail'in komşumuz İran'a düzenlediği saldırılar, uluslararası hukuku hiçe sayan apaçık bir provokasyondur. İran'ın nükleer programıyla ilgili müzakerelerin yoğunlaştığı ve Gazze'ye yönelik insanlık dışı eylemler karşısında uluslararası baskıların arttığı bir dönemde yapılan bu saldırılar, İsrail'in kural tanımaz zihniyetini göstermektedir. Netanyahu yönetimi pervasız, saldırgan ve hukuk tanımaz eylemleriyle bölgemizi ve tüm dünyayı felakete sürükleme gayretindedir. Uluslararası toplum, küresel ve bölgesel istikrarı hedef alan İsrail haydutluğuna artık bir 'dur' demelidir. Orta Doğu'da daha fazla kan, yıkım ve çatışma görmek istemediğimizi bugün bir kez daha ifade ediyoruz. Türkiye olarak komşumuz İran'a yönelik düzenlenen menfur saldırıları lanetliyor; hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, dost ve kardeş İran halkına taziyelerimizi iletiyoruz” ifadelerini kullandı.
DÜNYADAN KINAMA VE İTİDAL MESAJLARI
Öte yandan Siyonist İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının ardından dünyadan kınama mesajları gelirken ABD Başkanı Trump, İsrail’i koruyacaklarını bildirdi. ABD Başkanı Donald Trump, İsrail’in İran’a yönelik son saldırılarının ardından yaptığı açıklamada, "İran nükleer bomba sahibi olamaz ve müzakere masasına geri dönmeyi umuyoruz" dedi. İsrail’in savunmasına yönelik desteklerinin sürdüğünü belirten Trump, "Eğer saldırıya uğrarsa İsrail’i savunacağız" ifadelerini kullandı. Rusya Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ederek İran'a gerçekleştirdiği askeri eylemi kınadıklarını bildirirken Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lin Cien, Pekin’de düzenlenen olağan basın toplantısında yöneltilen soruya verdiği yanıtta ülkesinin İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını yakından izlediğini ve bu eylemlerin olası vahim sonuçlarından endişeli olduğunu dile getirdi. İngiltere Başbakanı Keir Starmer ise, X hesabından yaptığı paylaşımda, saldırıya ilişkin haberlerin “endişe verici” olduğunu belirterek tüm tarafları geri adım atmaya ve gerilimi düşürmeye çağırdı. Starmer, Orta Doğu’da istikrarın öncelikli olması gerektiğine dikkati çekti. Konuya ilişkin gazetemize önemli değerlendirmelerde bulunan Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği (UDİAD) araştırmacısı Dr. Mehmet Babacan, saldırının yalnızca iki ülke arasında bir gerilim değil, bölgesel ve küresel sistemin geleceğini etkileyebilecek derin bir kırılma noktası olduğunu ifade etti. Dr. Babacan, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırımın yanı sıra şimdi de doğrudan İran’ı hedef alarak Ortadoğu’daki güç dengesini altüst ettiğine dikkat çekti. Daha önce Hizbullah ve Husiler gibi vekil aktörleri zayıflatan İsrail’in bu defa doğrudan İran’a yönelmesinin, ABD desteğiyle bölgedeki hegemonik pozisyonunu tahkim etmeye yönelik bir adım olduğunu vurguladı.
ABD’DEKİ İSRAİL LOBİSİ İRAN’I HEDEF TAHTASI YAPTI
Tel Aviv’ yönetiminin ABD’nin stratejik çıkarları ve Yahudi lobisinin etkisiyle hareket ettiğini hatırlatan Uluslararası Diplomatik İlişkiler Akademik Araştırmalar ve Eğitim Derneği (UDİAD) araştırmacısı Dr. Mehmet Babacan, “İsrail’in İran’ın nükleer enerji açısından önem taşıyan önemli tesislerinin bulunduğu şehirleri ve Tebriz Havalimanını bombalaması Bölgesel ve küresel sistem açısından zor ve riskli günlerin kapıda beklediği bir durumu gündeme getirerek uluslararası kamuoyunun dikkatini yeniden Ortadoğu’ya çevirmesine neden olmuştur. Katil İsrail ordusu Gazze’de sürdürdüğü soykırımın yanında daha önce vekillerini (Hizbullah, Husiler vb.) hedef alarak ağır darbelerle zayıflattığı İran’ı bu kez doğrudan hedef almıştır. Her ne kadar Trump yönetimi saldırıda dahli olmadığını ifade etse de bu durumun inandırıcılığı tartışmaya açık. Tel Aviv’in Amerikan destekli bölgesel hegemonyasına meydan okuyan ve karşı koymaya kalkışan her aktör geçmişte olduğu gibi günümüzde de hedef alınarak bölgedeki güç dengesinin ve siyaset denkleminin dışına itilmeye çalışılıyor. ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal ederek Saddam rejimini bertaraf etmesinin arkasında Yahudi Lobisi vardı. Bunu herkes artık çok iyi biliyor. O tarihten bugüne Irak’ın yerini İran aldı ve Lobi yoğun bir şekilde bu sefer İran’ı hedef tahtasına alarak Washington’un baskı ve yaptırımlarını Tahran’a yöneltti. Amerikan dış politikasındaki İsrail baskısı İran’ın daha da radikalleşerek Çin ve Rusya eksenine savrulmasına neden oldu. Bugün İsrail’in Amerikan destekli bölgesel hegemonyasına rıza gösterenler Normalleşme Anlaşmaları adı altında ılımlı pragmatik politikalar izlemeleri karşılığında ekonomik, ticari ve diğer açılardan ödüllendirilirken Gazze’deki katliama karşı çıkan veya İran gibi nükleer silah elde etmeye çalışarak İsrail’in inşa ettiği güç dengesine müdahalede bulunanlar ağır bir şekilde cezalandırılıyor. Çünkü İsrail her ne kadar inkâr etse de nükleer silahlara sahip bir ülke ve bunu açıkça dile getirmekten çekiniyor. Aynı İsrail yıllar önce bu politikasını “İsrail bölgede ilk nükleer silahlara sahip devlet olmayacaktır ancak ikinci de olmayacaktır” diyerek açıklamıştır” ifadelerini kullandı.
“AYNISINI ANKARA’YA KARŞI YAPABİLİR”
Saldırıların Müslüman ülkelerin birleşememesinin ve İsrail hegemonyasına karşı koyamamasının sonucu olarak ortaya çıktığını kaydeden Babacan, “Batı ittifakının (ABD ve AB) bir bütün olarak İsrail politikasının değişmeye başladığı ve İsrail’in Gazze soykırımına karşı seslerin yükseldiği bu günlerde katil Netanyahu yönetiminin İran saldırısı her ne kadar “dikkati başka yöne çekme” olarak okunsa da İran’ın tehditlerinin reel/somut bir sonuca dönüşmesi ise savaşın genişleme ve başka coğrafyalara taşma riskini de doğuruyor. Ne yazık ki bölgedeki Müslüman ülkeler yıllarca yapamadığının yani İsrail hegemonyasına karşı bir araya gelememesinin cezasını sırasıyla teker teker ödüyor. Suriye’de Türkiye ile karşı karşıya gelen Tel Aviv yönetiminin herhangi bir anlaşmazlık konusunda aynı hasmane ve saldırgan politikaları Ankara’ya karşı devreye koymayacağından emin olamıyoruz meselâ. Bu nedenle karşımızdaki tablo bize gerek sert güç enstrümanları gerekse diplomasi yoluyla Lübnan, Filistin, Irak, İran düzleminde saldırı ve terör çemberini genişleten soykırımcı ve katil Tel Aviv yönetimine bir noktada artık “dur” demek gerektiğini ve bunun zamanının da geldiğini hatta geçtiğini bile gösteriyor” dedi.