Gündem
İsrail-İran Savaşının görünmeyen yüzü: Kuzey Kıbrıs’a siyonist akını!
Uzun süredir Kıbrıs Adası’nda varlığını artırmaya çalışan siyonistler, İran ile İsrail arasındaki çatışmalardan sonra bölgede dikkat çekici şekilde yuvalanmaya başladı. Yalnızca Güney Kıbrıs’ta değil, Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisinde de siyonistlerin toprak satın aldıkları ve tıpkı Filistin’de olduğu gibi adeta yayılmacı politika izledikleri belirlendi. Konuya dair KKTC Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı Zorlu Töre ve Ulusal Birlik Partisi İskele Milletvekili Yasemin Öztürk, yeniakit.com.tr’ye önemli açıklamalarda bulundular.
SEBAHATTİN AYAN İSTANBUL
Kurulduğu 1948 yılından bu yana Filistin topraklarını işgal eden ve Müslümanları beldelerinden kovarak tehcire zorlayan İsrailliler istila ettikleri topraklardan kaçmaya başladı. 7 Ekim 2023’ten beri aralıksız olarak Gazze’de katliam yapan İsrail’in, son olarak nükleer geliştiriyor bahanesini üreterek İran’a saldırmasının ardından Tahran yönetiminin misillemeleri sonucu yaşanan çatışmalar, 12. gününde ateşkesle sonuçlandı. İran'ın saldırılara füzelerle düzenlediği misillemelerde ise 28 kişi İsrailli ölürken 1272 kişi yaralandı. Söz konusu misillemeler neticesinde korku ve paniğe kapılan Siyonistler çareyi İsrail’den kaçmakta buldu. İran’ın 12 gün boyunca bombardımanından kaçan binlerce Siyonist’in Kıbrıs adasına da çıkarma yapmaları dikkatlerden kaçmadı. Ada’nın hem Güney hem Kuzey kesimine çok sayıda işgalcinin geldiği hatta mülk sahibi oldukları belirlendi. Rum basınının yüksek tirajlı gazetelerinden Politis'in internet sitesinde yer alan haberde, İsrail-İran çatışmalarının ardından GKRY'ye giden İsraillilerin sayısının 15 bine ulaştığı belirtilirken Güney Kıbrıs'ta ana muhalefet görevini üstlenen aşırı solcu Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL) Genel Başkanı (Genel Sekreter) Stefanos Stefanu, partisinin kongresinde yaptığı konuşmada, İsraillilerin GKRY'de kontrolsüz şekilde topraklar satın aldığına işaret ederek, "Ülkemiz elden gidiyor. İsrail bizi işgal ediyor." ifadesini kullandı. Öte yandan Adadaki siyonist örgüt Chabad’ın hem kuzey hem de güneyde faaliyetlerini artırması, İsraillilerin yoğun şekilde toprak satın alması ve bazı bölgelerde kapalı yerleşimler kurulması tepkiyle karşılanıyor. Bahse konu Siyonist örgüt Chabad’ın bölgede ise 6 konut, bir sinagog, bir anaokulu, ritüel banyo (Mikve), Kaşrut denetim ofisi, mezarlık ve yaz kampı alanı bulunması da tepkilerin artmasına neden oldu. Konuyla ilgili gazetemize özel açıklamalarda bulunan Ulusal Birlik Partisi Milletvekilleri, Ada’nın bir kez daha kurban edilmemesi gerektiğini ve halkın tekrar bir oyuna gelmeyeceğini belirtti.
YANLIŞ ADIMLAR TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN SONUÇLARA YOL AÇABİLİR
KKTC Cumhuriyet Meclisi eski Başkanı ve Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, “İsrail’in son dönemde yürüttüğü savaş ve özellikle Gazze’deki sivil katliamlar, bu devletin uluslararası hukuku hiçe sayan bir soykırım devleti haline geldiğini açıkça göstermektedir.
İsrail, sivillere acımadan saldıran, uluslararası normları tanımayan vahşi ve terörist bir devlet yapısına sahiptir. Bu gerçek, yalnızca Filistin’de değil, Kıbrıs gibi stratejik bölgelerde de dikkatli ve temkinli bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır. İsrail vatandaşlarının Kuzey Kıbrıs'ta çeşitli yatırımlar yaptığı ve emlak piyasasında yer aldığı zaten uzun süredir bilinen bir durumdur. Ancak bu faaliyetlerin daha da etkin hale gelmemesi ve bölgesel güvenlik açısından risk oluşturmaması için İsrail vatandaşlarına karşı özel tedbirlerin alınması gerekmektedir.
Geçmiş yıllarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi’nde de bu konu gündeme gelmişti. İsrail vatandaşlarının Kıbrıs vatandaşlığı üzerinden şirket kurarak toprak edinmeleri kamuoyunda ciddi bir endişeye yol açmıştı. Bu durumun ardından bazı yasal düzenlemeler yapıldı; özellikle yabancıların taşınmaz edinmelerine sınırlamalar getirildi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve KKTC vatandaşları bu düzenlemenin dışında tutulurken, diğer ülke vatandaşlarının mal mülk edinimi yasal koşullara bağlandı ve ciddi denetime tabi hale getirildi.
İsrail’in bu süreçlerde doğrudan bir rolü olup olmadığına dair somut bir veri olmamakla birlikte, Rum-Yunan zihniyetinin uzun yıllardır Kıbrıs’ı Helen toprağı olarak görmeye devam ettiği bir gerçektir. Dolayısıyla, bu tür uygulamalar zaten bu tarihsel zihniyetin bir yansımasıdır. İsrail’in dolaylı etkisi varsa bile, asıl belirleyici olan Rum tarafının bu ideolojik yaklaşımıdır. Kıbrıs’ın demografik, siyasal ve stratejik yapısı üzerinde dış müdahalelere karşı dikkatli olunmalı, tarihi deneyimlerden ders çıkarılarak adımlar atılmalıdır. Bu topraklar bir kez daha aynı hatalara kurban edilmemelidir. Bu yüzden KKTC hükümetinin dikkatli, kararlı ve ilkeli bir politika yürütmesi hayati önemdedir. Yanlış adımlar telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açabilir. Rumların tavrı bellidir.
Onlar da fırsat bulsalar Kıbrıslı Türklere ne mülk ne de yaşam hakkı tanırlar. Geçmişte bunun acı örneklerini yaşadık. Osmanlı adadan çekildikten sonra Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye yeniden kavuşması Allah’ın bir lütfudur. Bu kazanımı korumak hepimizin sorumluluğudur. Tarih tekerrür etmemelidir. Geçmişten ibret almalı, geleceği ona göre inşa etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
ADA’YI SAVAŞ GEMİSİNE ÇEVİRENLERDEN HESAP SORMA VAKTİ
İsrail’in örgütlerle Ada’da Yahudi merkezi kurma çalışmalarının deşifre ettiklerini belirten Ulusal Birlik Partisi İskele Milletvekili Yasemin Öztürk, “Yunanistan ile GKRY’nin, Türkiye’yi işgalci gösterme siyaseti Siyonist bir örtüdür. Buna artık tarihçiler karar versin. Bugün fiili bir durum vardır. O da Kıbrıs’ta Siyonist CHABAD örgütünün bilfiil 2003 yılında başlattığı adanın Yahudi merkezi olma projesidir.
Biz KKTC elimizden geleni yaptık ve bu örgütü 3 yıl süren bir mücadelenin sonuncunda deşifre ettik. Girne’deki CHABAD, "Kuzey Kıbrıs Tüm Yahudilerin Adresi” yazılı örgüt evi kapandı. Tabelası indirildi. CHABAD’ın Siyonist planı geçen günlerde de AKEL tarafından Güney’de açıklanınca, hemen her zaman ki Türk ve Rum düşmanlığı devreye sokuldu. Bunu Yunanistan ve GKRY konuşanlar Siyonist çete ile iş birliği yapanlardır. Biz böyle bir oyuna gelmeyiz. Zaman, İki halkın Adayı savaş gemisine dönüştürenlerden hesap sorma vaktidir” açıklamasında bulundu.