2020'den bu yana, özellikle Fransa ve Almanya öncülüğünde, İslam'ı "ehlileştirme" operasyonu hız kazanmış durumda. Fransa'da Macron rejiminin kurduğu FORIF (Fransa İslam Forumu) ve imamlara dayatılan "Cumhuriyet Değerlerine Sadakat Sözleşmesi" gibi adımlar, camileri ve din görevlilerini devletin ideolojik aygıtı haline getirmeyi amaçlıyor.

Almanya’da "Seküler İslam İnisiyatifi" gibi İslam karşıtı isimlerin bir araya geldiği yapılar, Berlin'de LGBT+ nikâhı kıyan Ibn Rushd-Goethe Camii gibi ucube oluşumlar ve Londra’daki "Kapsayıcı Cami İnisiyatifi" gibi marjinal gruplar, hep aynı merkezden beslenmektedir. Projenin ana hedefi; direniş, ümmet bilinci, cihad ruhu ve emperyalizm karşıtlığı gibi İslam’ın temel dinamiklerini yok edip, yerine Batı'ya köleliği savunan, içi boşaltılmış, "liberal" ve Siyonizm'le barışık bir din ikame etmektir.

Projenin En Somut Meyvesi: Herzog’a Biat Eden İmam

Bu sinsi projenin en aşağılık meyvesi ise 7 Temmuz 2025'te Kudüs'te toplandı. Siyonist lobi kuruluşu ELNET’in organizasyonuyla bir araya getirilen ve aralarında Fransa, Belçika, Hollanda gibi ülkelerden isimlerin bulunduğu 15 kişilik "proje imam" heyeti, terör devleti İsrail’in cumhurbaşkanı Isaac Herzog tarafından ağırlandı. Heyetin başını çeken ve "Yahudilerin İmamı" olarak anılan Tunus asıllı Hassen Chalghoumi, Siyonist şefin karşısında, "Bu savaş [7 Ekim sonrası] iki dünya arasındaki bir savaştır. Siz insanlığın ve demokrasinin dünyasını temsil ediyorsunuz," diyerek kimin safında durduğunu ve kimlere hizmet ettiğini açıkça beyan etti. Bu sözler, Gazze'de çocukları katleden bir rejime "insanlık" payesi veren bir ihanetin tescilidir.

Paris'in Drancy banliyösünde, Fransız devletinin himayesinde faaliyet gösteren Chalghoumi, "cumhuriyetçi İslam" maskesi altında yıllardır İslam düşmanlarının ve Siyonistlerin en kullanışlı aparatlarından biri oldu. Holokost anmalarının daimi katılımcısı, İsrail ziyaretlerinin düzenli organizatörü olan bu piyon, kendi cemaati tarafından dahi dışlanmış ve ancak polis korumasıyla ayakta kalabilen birisi. Onun varlığı ve söylemleri, Batı'nın nasıl bir "din adamı" profili arzuladığının en net kanıtı: Köklerinden kopmuş, ümmetine yabancılaşmış ve efendilerine sadık bir köle.

Yükselen İslam’ı deforme etme çabası!

Yaşananlar, tekil bir ihanet hadisesinin ötesinde, Batı'nın çifte stratejisini gözler önüne sermektedir. Birinci kulvarda, Gazze'de olduğu gibi, Müslümanlara yönelik en vahşi soykırım ve katliamlar fiilen desteklenmektedir. İkinci ve daha sinsi kulvarda ise, bizzat dinin kendisi hedef alınmakta, "reform", "diyalog" ve "sekülerleşme" gibi kavramlar kullanılarak İslam'ı içeriden zehirlenmeye çalışılmaktadır. barandergisi.net'e göre: Bu, Avrupa'da sessizce ve hızla yayılan İslam'a karşı duyulan derin korkunun ve bu yayılışı kontrol altına alma çabasının bir sonucudur.