Küresel elektrikli otomobil yarışında dengeler değişiyor. Çin, hem üretimde hem satışta zirveye otururken, ABD yıllar sonra ilk kez “diğer bölgeler” kategorisine düştü.

Elektrikli ve hibrit araçlara olan küresel ilgi artarken, 2025’in ortasında gelen yeni veriler sektördeki büyük değişimi gözler önüne serdi. Çin merkezli otomotiv devleri BYD ve Chery, yenilikçi teknolojileri ve agresif fiyat politikalarıyla adeta içten yanmalı motorlara veda sürecini hızlandırdı.

KÜRESEL SATIŞLARDA REKOR ARTIŞ

Pazar araştırma şirketi Rho Motion’un raporuna göre, 2025 Haziran ayında küresel tam elektrikli (BEV) ve şarj edilebilir hibrit (PHEV) araç satışları %24 artışla 1,8 milyon adede ulaştı. Bu artış, elektrikli dönüşümün kalıcı ve hızla yayıldığının güçlü bir göstergesi.

ÇİN ZİRVEDE, AVRUPA TAKİPTE, AMERİKA GERİDE

Çin, yalnızca üretimde değil, satışta da ipi göğüsledi. Haziran ayında 1,11 milyon araç satan ülke, yıllık bazda %28 büyüme göstererek küresel liderliğini perçinledi. Avrupa, 390 bin adetle %23’lük artış kaydederek ikinci sıraya yerleşti.

Ancak asıl sürpriz Kuzey Amerika’dan geldi. Yıllarca sektörün lokomotifi olan ABD, satışlarda %9 düşüş yaşayarak 140 bin sınırında kaldı. Uzmanlar bu gerilemenin, Trump döneminde başlatılan teşviklerin sona ermesi ve ithal araçlara getirilen %25 gümrük vergisiyle doğrudan bağlantılı olduğunu belirtiyor. Bu politikalar, birçok küresel üreticinin ABD pazarındaki 2025 planlarını askıya almasına neden oldu.

AVRUPA’DA ÇİNLİ GÖLGESİ BÜYÜYOR

Avrupa pazarı, hükümet destekli teşvik paketleri ve uygun fiyatlı modellerle ivme kazandı. Almanya, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde filo alımları hızlanırken, Çinli markaların etkisi hissedilir şekilde artıyor. Volkswagen ve Renault gibi yerli üreticiler hâlâ önemli bir paya sahip olsa da BYD gibi Çinli devler Avrupa’da güçlü adımlarla ilerliyor.

SONUÇ: GÜÇ MERKEZİ DOĞUYA KAYIYOR

2025 Haziran verileri, elektrikli araç piyasasında güç dengesinin hızla Doğu’ya kaydığını net biçimde ortaya koyuyor. Çin ve Avrupa dönüşümde öncülüğü üstlenirken, Kuzey Amerika siyasi ve ticari engellerin gölgesinde geride kalıyor. Ancak gelişmekte olan pazarlardaki talep artışı, önümüzdeki dönemde rekabetin daha da kızışacağının habercisi.