Siyoniste güvenip isyan çıkartan Dürzilerin gerçek yüzünü araştırmacı yazar İsmail Nacar ortaya koydu. Yüksek lisansını sapkın fırkalar üzerine yaptığını dikkat çeken Nacar, haşhaşiler ile Şiilerin güdümündeki Dürzilerin her dönem Müslümanların karşısında yer aldığı ve haçlılarla iş birliği yaptıkları belirtti. Bölgede bir milyon iki yüz bin kadar Dürzi yaşadığını ve tarihin her döneminde ihanetin saffında yer aldığını belirten araştırmacı yazar Nacar şunları kaydetti:

“Bilindiği gibi Suriye'deki yeni hükûmetin birlik ve bütünlük çağrısına uymayan Dürziler, İran'ın tarafsız kalmasından ve ABD ile İsrail'in de açık desteğinden güç alarak bugün ayrılık çanları çalmaya başladılar. Bölgemizde toplam 1.2 milyon ve bunun yaklaşık 150 bininin de İsrail vatandaşı oldukları bilinen Dürziler ile Hasan Sabbah'ın mensup olduğu Batîler, diğer adıyla Haşhaşîler, 10. yüzyılda"Şiî - İsmailî" mezhebinin bir alt kolu olarak ortaya çıkmış iki gulat ve sapkın fırka olarak anılır.

İslam'ın temeli olan Kur'an ve Sünnet'in açık ve sahih hükümlerini değil, gizemci ve uydurma Batınîliği esas alırlar. 111 risaleden oluşan "Resâ'ilü'l - hikme"yi ise avam değil, takiye yeteneği de olan din adamları okur ve yorumlar.

Dürziler ve Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde mezuniyet tezim olan Haşhaşiler, tarih boyunca Haçlılar'la iş birliği yaptılar. Örneğin, Dürziler, Anti - Lübnan Dağları'ndaki İsmaililer ile birleşerek İslam ordularına karşı

Hristiyanların yanında yer aldılar. Yine bilindiği gibi, Haçlılar'la iş birliği yapmış olan Mısır'daki Şiî Fatımî devletinin istihbarat örgütü, 1090 - 1124 yıllarında, Büyük Selçuklu devletini içten çökertmek için, Hasan Sabbah'ı "Dağın Şeyhi" ünvanıyla Alamut kalesine yerleştirmişti. Yıllar sonra da, yani 1176 tarihinde bu Haşhaşî reisinin müritleri de, Selahaddin Eyyübi'ye suikast düzenlediler. Bunlara ilaveten yine Dürzilerin, Osmanlı'ya karşı ayaklanmalarını da unutmamalıyız.

Demek ki tarih tekerrür ediyor: Dün, İslam vahdetine engel olmaya çalışan Şiî Fatımî devleti, bugün ise bu vahdeti gölgeleyen Şiî İran..Bırakın İsrail ve ABD'yi de, Mehmet Akif'e kulak verin: " 'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?"”