Ekonomi
Faizi “Karz-ı Hasen” bitirir
Yüksek faiz oranları ülkelerin ve toplumların başına bela olurken, Allah rızası için borç vermeyi teşvik eden Karz-ı Hasen’in önemi daha çok hissediliyor. Karz-ı Hasen yaygınlaşmadan faiz belasının bitmeyeceğini vurgulayan MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığı Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Aktaş, faizin panzehiri olduğunu dile getirdi.
Daha önce nadir de olsa eş, dost, arkadaşların ihtiyacı olduğunda aramızda bir şeyler toplayıp el birliğiyle o sıkıntıları çözmeye çalışıyorduk. Ama tabii çok sağlıklı, sistemli bir şey değildi.
İki tane üyemizin sıkıntıya girmesi ve bizim bundan haberdar olmamız üzerine böyle sistemli bir yapı kurmak ihtiyacı hissettik. Bunu ete kemiğe büründürüp daha sistemli bir yapı kurmamız gerektiğini anladık. Bu konuda yaptığımız araştırmalarımızın sonucunda Karz-ı Hasen Sandığını kurmaya karar verdik. Nail Olpak başkanımızın önderliğinde, ilk kurucu başkanımız Bekir Sami Nalbantoğlu’nun gayretleriyle 2016 yılında MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığımız kurulduk. Yaklaşık 9 yıldan fazladır karz-ı hasen sandığımız çalışıyor. Şu an 2 bin 500’den fazla üyemiz var. 50 milyon TL’den fazla fon topladık. Kullandığımız fon da 130 milyondan fazla. Peki, 50 milyon ile nasıl 130 milyon kullandırabiliyor? Veriyorsun, alıyorsun, veriyorsun, alıyorsun. Döngü sürdüğü için toplanan fon üç takla attı.
Allah rızası için faizsiz borç vermeyi teşvik eden Karz-ı Hasen sandığının işleyişi nasıl?
Karz-ı Hasen sandığımıza kural gereği sadece MÜSİAD üyeleri dâhil olabiliyor. Bu da gönüllülüğü esas alıyor. Her MÜSİAD üyesi sandığın üyesi olmak zorunda değil. MÜSİAD’a üye olanlar Karz-ı Hasen Sandığından haberdar oluyorlar. Bir şekilde biz ulaşıyoruz kendilerine, anlatıyoruz. Üye olmak isteyenler üye olabiliyor. Şu an MÜSİAD’ın yurt içi ve yurt dışında 14 bine yakın üyesi var. Bu üyelerimizin 2 bin 500’den fazlası sandığımızın üyesi. Karz-ı Hasen Sandığımıza üye olmak için 2025 yılı itibariyle bin 750 TL giriş aidatı alıyoruz. Yıllık aidatımız ise yıllık 8 bin lira. Fon bu şekilde oluşuyor. Ayrıca üyemiz olan veya olmayanlar da sandığımıza bağışta bulunabiliyorlar. Gelirlerimiz, bu bağış ve aidatlardan oluşuyor. Üyelerimizden ihtiyaç sahibi olanlar da şubelerimize müracaat ediyor. Biz gerekli araştırmalarımızı yaptıktan sonra üyelerimize imkanlarmız oranında Karz-ı Hasen kullandırıyoruz. Şu an için genellikle talep ettikleri veremiyoruz. Çünkü imkanlarımız talepleri tam olarak karşılamıyor. Maalesef böyle bir durum var.
Peki, toplanan karzı üyelerinize nasıl dağıtıyoruz? Miktar ne oluyor?
Tüzüğümüz gereği, toplanan karzın bir üyeye bir defada %5’inden fazlası verilememektedir. Ayrıca, her üyemiz yılda yalnızca bir kez karz (borç) talebinde bulunma hakkına sahiptir. Bu çerçevede, örneğin karz toplamının 50 milyon lira olduğu bir durumda, %5 oranı 2 milyon 500 bin liraya tekabül etmektedir. Dolayısıyla, her bir üyeye verilebilecek azami karz tutarı 2.500.000 TL ile sınırlıdır. Şu ana kadar herhangi bir üyemize tüzükte belirtilen azami tutar verilmiş değildir. Ancak, bu sınıra yakın olarak yaklaşık 2 milyon TL civarında karz verilen üyelerimiz olmuştur. Bu da tamamen o dönemdeki maddi imkânlarımızın elvermesiyle mümkün olmuştur. Genel ilkemiz, karz talebinde bulunan her üyemize imkânlar ölçüsünde destek olabilmektir. Fakat talepleri karşılamada zaman zaman kaynak yetersizliğiyle karşılaştığımız da bir gerçektir. Buna rağmen memnuniyetle belirtmeliyiz ki, karz fonumuz her geçen ay düzenli olarak büyümekte ve bu da gelecekte daha fazla üyemize destek olabilmemiz açısından umut verici bir gelişmedir. İnşallah bir müddet sonra taleplere cevap vermeye çalışacağız.
Verilen karzların geri dönüşünde problem çıkıyor mu?
Geri dönüş oranımız da % 96, 97 seviyelerinde. Çok ciddi manada bir sıkıntı yaşamıyoruz. MÜSİAD da belli bir araştırmanın sonucunda seçilmiş insanlardan oluşuyor. Referanslı üye kabul ettiğimiz için genelde belirli bir misyonda, belli bir mantıkta insanların bir arada olduğu bir yer. Bundan dolayı çok problem olmuyor. Bütün üyelerimiz konunun önemine vakıflar. Hassasiyeti biliyorlar. Dolayısıyla olabildiğince geciktirmeden aldıkları karzı geri verip o paranın bir başka üyemizin, bir başka arkadaşımızın işini görmesini, ona yardımcı olmasının hassasiyetini, durumunu, nezaketini biliyorlar. Bu şekilde davranıyorlar. MÜSİAD güzel bir camia. Üyelerimiz güzel, değerli insanlar. Karz-ı Hasen de çok güzel bir yapı.
MÜSİAD’ın 14 bine yakın üyesi var ama bu üyelerin sadece 2 bin 500’ünün sandığınıza üye olduğunu söylediniz. Bu katılım daha da artmalı mı sizce?
Ben çok uzun yıllar bu sandıkta görev aldım. Gerçekten insanlar ‘ne oldum değil, ne olacağım’ demeli. Hani derler ya ‘bir sivilce güzelliğine yeter, bir kibrit çöpü servetine yeter.’ Gerçekten böyle örneklerle de karşılaştık. Kimsenin yarına garantisi yok. Bu sebeple MÜSİAD üyelerinin tamamının MÜSİAD Karz-ı Hasen Sandığı’na üye olmaları, buna destek vermeleri gerekir diye düşünüyorum. Çok önemli işler görüyoruz. Çok büyük problemleri, ufak rakamlarla çözüyoruz. Bu hafife alınmayacak çok önemli bir konu.
Karz-ı Hasen, modern finans sisteminde faizsiz finans çözümleri sunma konusunda ne kadar etkili olabilir?
Karz-ı Hasen yapısının günümüz toplumunda çok önemli eksikleri, çok önemli sosyal problemleri çözeceğine inanıyorum. Bütün cemiyetlerin kendi içlerinde bu tarz yardımlaşma sandıkları, dayanışma birliktelikleri kurmaları çok önemli diye düşünüyorum. Zaten bizim geleneğimizde bu var. Daha önceden biz enflasyon bu kadar yükselmeden önce birbirimize borç verirdik. TL verirdik. Daha sonra dolar, mark vermeye başladık. Zamanla bu gelenek belli istismarlardan, belli sıkıntılardan dolayı iyice unutuldu. Ama bir sistem dâhilinde artık belli büyük kurumların, büyük yapıların kendi içlerinde bu tarz yardım sandıkları kurmaları, sosyal adaleti kendi içinde sağlamaları gerekir diye düşünüyorum. Birbirimizin derdi ile hemhal olmanın, bir kardeşlik hukukunun, Müslüman olmanın da gereklerinden biri olduğuna inanıyorum. Allah-u Teala baktığı zaman Bakara suresinde, Müzzemmil suresinde ve Maide suresine borç vermekten bahsediyor. Karz-ı Hasen de Allah-u Teala adına borç vermektir.
Yani bu kadar da önemli bir konu. Asla hafife alınmayacak bir konu. Hepimiz, zor günde yalnız insanlarız. Dolayısıyla böyle bir yapının içinde olmak belki bize bir hüccet olacaktır. Rabb’imizin karşısında af dileyecek yüzümüz olacaktır. Onun için ben önce bütün MÜSİAD üyelerimizi sandığımıza üye olmaya, bağış yapmaya davet ediyorum ve diğer bütün Müslümanları da bu tarz yapılar kurmalarını, bu tarz sistemler içinde olmalarını, birbirimize sahip çıkmaya, destek olmaya ve yardımlaşmaya davet ediyorum. Çünkü İslam ferdi olarak yaşanmaz. İslam hep topluluğu, cemaati, cem olmayı, birlik olmayı önerir ve bunu teşvik eder. Karz da onun bir bölümü, bir safhasıdır.
Karz-ı Hasen, toplumsal dayanışmayı güçlendirmede nasıl bir rol oynuyor?
Karz veren Allah’ın rızasını kazanmış olur. Zorda kalmış birinin ihtiyacını gidererek vicdanını yüceltir. Verdiğinin karşılığını dünya ve ahirette kat be kat alır. Merhametle el uzatarak, gönüller arasında bağ kurar. Veren elin güzelliği sayesinde manevi huzurla taçlanır. İyilikte yarışmanın dünya ve ahirette mutluluğunu yaşar. Allah’ın ona emanet ettiği malı hayırlı bir şekilde harcamış olur. Karz alan ise Allah’ın yardımını vesile kılan bir desteğe erişir. Faize bulaşmaktan kurtarılmış olur. Zor günlerin fırtınasında sığınacak bir liman bulur. Güven duyduğu eli tutarak yeniden güç bulur. Tevekkül ve şükür duygularıyla donanır. Dürüstlükle borcunu ödeyerek manevi değerini yükseltir. Kardeşlik hukukunun güvenini pekiştirir.
Toplumsal fonksiyonlarına geldiğimiz zaman. Karz-ı Hasen faizle mücadele eder. Müslümanlar arasındaki dayanışmayı artırır. Üretimde sürekliliği sağlar ve istihdamı artırır. Müslümanlar, ülke ekonomilerini tabandan geliştirerek güçlü kılar. Müslüman ülkelere ekonomik güç ve bağımsızlığın kapılarını açar.
Küçük bir miktar karz bazen büyük sorunları çözer mi diyorsunuz?
Şimdi baktığınız zaman biz sanayici ve iş adamları örgütüyüz. Sivil toplum kuruluşuyuz. Türkiye’mizin bir gerçeği var. Sanayici arsayı alıyor. Üstüne fabrika yapıyor. Sonra makineyi alıyor, ama işletme sermayesi kalmıyor veya çok azalıyor. Sonra ne yapıyor? Bankalara müracaat ediyor. Hele ki bu dönemde yüzde elli, yüzde altmışlarla aldığınız bir borcu, böyle bir kâr elde edip de ödemek, ayakta kalmak mümkün değil. Ne oluyor? Bir müddet sonra fabrika bankaya geçiyor. Banka da tabii işletmeci olmadığı için satabilirse satıyor, satamazsa da çürüyor. Makine ve bina çürüyor. Ne oluyor orada çalışan insanlar işsiz kalıyor. O fabrikada iş yapan yan sanayide üreten insanların işleri bozuluyor. Orada istihdam azalıyor. Devlet vergi kaybına uğruyor. Oradan boşa çıkan insanlara iş kurmak için, yani bir kişiye devlet işveren için tahmin ediyorum birkaç milyon lira yatırım yapması gerekiyor. Bu da devlete büyük bir yük demek. Başka alanlarda kullanacağı parayı oraya aktarıyor veya aktaramazsa problem, aktarılsa başka bir problem, bir tane eksik kalıyor. Yani faiz büyük bir bela, büyük bir musibet. Allahü Teâlânın lanetlediği bir konu. Müslümanlar bu konuda yardımlaşmayla bu işi çok kolayca çözebilir. Belki abartmış olacağım ama komik paralarla kendi içinde çok büyük problemler, çok büyük işler görülebilir. Ama bu olayın çok farkında değiliz. Çok önemsemiyoruz. Aslında önemsemek lazım.
Kurumsal karz modelleri için hukuki zemin hazırlıkları
Karz-ı hasen’i Türk Dil Kurumu sözlüğüne kazandırmışsınız. Bu konuyu anlatabilir misiniz?
Karz-ı Hasen kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde yoktu. Geçen yıl çalışmamız, müracaatlarımız, taleplerimiz doğrultusunda eklendi. Şu an Türk Dil Kurumu sözlüğünde Karzı Hasen kelimesi var. Şimdi inşallah bu bilinci tabana yaymaya geldi. Tabii tabana yaymaktan ziyade bizim bu işin biraz hukuki altyapısını da oluşturmak istiyoruz.
Bu kadim gelenek ile ilgili yeni hedefleriniz var mı?
Şu anki ilk hedefimiz, yani özellikle katılım bankalarının bu işin bir yerinde olmalarını istiyoruz. Tabii burada da hukuki kanunî engeller var. Sonuçta bankalar birer ticarethane ve para alıp para satıyorlar. Onların malı, metası para. Buradan bir vergi de veriyorlar. Karz konusunda sorunların çözülmesi için ve sıkıntıları aşmak için çalışmalarımız sürüyor. Kısa vadeli ödeme dengeleri bazı şirketlerde oldukça dar bir zaman aralığına sahiptir. Üç gün, beş gün gibi kısa sürelerde, örneğin bir gün bir milyon liralık çeki, ertesi gün ise on milyon liralık ödemesi olan firmalar mevcut. Bu tarz durumlarda, mevcut nakit akışıyla bazı ödemelerin ertelenmesi mümkün olamıyor. Dolayısıyla, bu tür kısa vadeli nakit dengesizliklerinde farklı çözümler geliştirilebilir. Bu noktada cari hesapların bir kısmı ya da karz-ı hasen sandıklarının tahsilat süreçleri devreye girebilir. Örnek vermek gerekirse, biz daha önce bir bankayla vakıf hatırına bir anlaşma yapmıştık. Bankaya yatırılan tutarlar vakıf hatırına geçiyordu, biz de bu yolla karz sağlıyorduk. Ancak banka bu uygulamayı sonlandırdı ve artık o yöntemle ilerleyemiyoruz. Biz de bu konuda bir çalışma yürütüyoruz. Gerekli yasal zemini hazırlayabilirsek, ilgili mercilerle görüşerek bu yapının kurumsal ve hukuki çerçevede işlemesini sağlamayı hedefliyoruz.
Birbirimize kaşık uzatırsak hepimiz doyarız
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Böyle bir sistem; sosyal adaletin sağlanmasına katkı sunabilir. Toplumdaki sosyal sorunların, belki tamamını değil ama önemli bir kısmını hafifletebilir. Karz-ı Hasen yaygınlaştığında olumlu toplumsal dönüşümlere karşılık gelebilir. Gazetelerin üçüncü sayfalarında ve televizyonların ana haber bültenlerinde yer alan birçok durumun düzeleceğini düşünüyoruz.
Zira insanların yaşadığı maddi yetersizlikler bazen ‘mertliği’ bozabiliyor ve onları yanlış yollara sevk edebiliyor. Karz-ı Hazen tabiri caizse, derviş kaşığı mantığında işleyen bir sistem. Biliyorsunuz derviş kaşığının sapı çok uzun olduğu için insan kendi kaşığını ağzına götüremez. Böylece herkes kendi çorbasını içmeye çalışmak yerine kaşığını karşısındaki kişiye uzatır. Herkes birbirine çorba içirir. Sonuçta herkes karnını doyurur. Eğer ‘ben’ yerine ‘biz’ diyebilirsek; sadece kendimizi değil, kardeşimizi de düşünürsek; yardımlaşma ruhunu diri tutarsak, ortaya çok güzel işler çıkar.”