Ekonomi
Faiz ve enflasyondaki düşüş üretimle taçlandırılsın! Yatırımın tam vakti
Hükümetin tavizsiz uyguladığı Orta Vadeli Program, Türkiye ekonomisini hem iç hem dış şoklara karşı mukavemetli kılarken, reel sektörün faiz indirimi çağrısına, 300 baz puanlık indirimle karşılık veren Merkez Bankası, kur beklentisi içerisine giren spekülatörleri de hayal kırıklığına uğrattı. Faiz indirimini değerlendiren iktisatçılar, yatırımın tam vakti olduğunu dile getirdiler.
Buğra Kardan İstanbul
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çizdiği çerçeve ve hükûmetin tavizsiz uyguladığı Orta Vadeli Program (OVP), Türkiye ekonomisini hem iç hem dış şoklara karşı mukavemetli kılıyor. Spekülatörlerin dalaverelerine, manipülatörlerin tantanalarına rağmen kurlarda stabil yapı korunuyor. Bu istikrar yürekleri ferahlatırken yatırım iklimini güçlendiren veriler peş peşe geliyor. Nitekim enflasyonun gerilediğini ve yüzde 30’lardan yüzde 20’lere gitmekte olduğunu dikkate alan Merkez Bankası, politika faiz oranını 300 baz puan indirerek yüzde 46’dan yüzde 43’e düşürme kararı alma durumunda kaldı. Kararın ardından korkulan olmadı. Tahminleri geçen faiz indirimine rağmen kurlar köpürmedi.
KORKULAN OLMADI
Doların 40 lira, euronun 47 lira seviyesinde kalması ekonomi paydaşlarını ürkütme gayretine giren manipülatörleri şoke etti. Faiz indirimi uygulanmasıyla ve kur istikrarına halel gelmemesiyle soluklanan sanayiciler, yeni hamleler yapmaya koyulurken “Yatırımın tam vakti” görüşünde buluştular. İktisatçılar da üretici ve ihracatçının dediğinin olduğunu kaydettiler. Çarkları hızlandırma zamanının geldiğinin altını çizdiler. Ayrıca ekonominin dirençli olduğunu anlattılar ve “Köpürmeyen kurlar, tutmayan felâket senaryoları bunu ortaya koyuyor” cümlesini kullandılar.
ROTA, ÜRETEN TÜRKİYE’YE
Akit’e konuşan ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın, şunları söyledi: “Merkez Bankası üzerinde faiz indirimi yapmaması noktasında baskılar oluşturuluyor, çeşitli enstrümanlarla sopa gösteriliyordu. Merkezin 300 baz puanlık indirimiyle faiz oranını yüzde 43’e çekmesinin ardından dövizde bir artış, borsada bir gerileme, altında bir sıçrama görmedik. Bu noktada faiz lobisine boyun eğmeden gerekli noktalarda dokunuşları yaparak Türkiye’nin rotasını üretime çevirmemiz gerekiyor. Türkiye, yasal düzenlemeler, finansal teşvikler, altyapı yatırımları ve sektörel çeşitlilikle yatırımcılar için cazip bir ortam sunmaktadır. Özellikle teknoloji, yeşil enerji ve lojistik sektörlerinde fırsatlar öne çıkarken uluslararası yatırımcılar için şeffaf ve rekabetçi bir piyasa yapısı mevcut. Türkiye’de şirket kurmak son derece kolay olduğu gibi yerli ve yabancı yatırımcılara eşit haklar sağlamaktadır. Alternatif uyuşmazlık çözümleri sunularak yatırımların gönül rahatlığıyla yapılmasına imkân tanınmaktadır. Serbest ticaret bölgelerinde gümrük vergisi muafiyeti, AR-GE indirimleri ve yatırım teşvikleri sunulmaktadır. Bunların yanında tarım, teknoloji ve yeşil enerji gibi sektörlerde devlet destekli krediler sağlanmakta, girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF) için yurt dışı yatırım limitleri yükseltilmiştir. Tüm bunlar yatırım ortamı için çok cazip fırsatlardır. Bunlara ek stratejik konumumuz, altyapı ve sektörel çeşitliliğimiz diğer cazip yönlerimizdir. Nihayetinde makro ve mikro ekonomik göstergeler iyi yönde, istikrarlı bir yönetimimiz var. Yatırım ve üretim için gün bugündür diyoruz. Bütün bunlara baktığımızda yatırım ve üretimin karşısında bir duvar gibi duran faiz sarmalından yakamızı kurtarmalı, yatırım, üretim, istihdam ve dengeli bir büyüme için yönümüzü, rotamızı üreten Türkiye’ye çevirmeliyiz.”
MAŞALLAHIMIZ VAR
Ekonomist Dr. İsmail Çapak da şunları belirtti: “Merkez Bankası, aylardır faizi sabit tutuyordu. 19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına yönelik operasyonların akabinde spekülasyonlarla karşı karşıya kalınmıştı. Anılan spekülasyonlar, faiz indiriminin ertelenmesine neden olmuştu. Bu şekilde ilerlenemeyeceği muhakkaktı. Enflasyon düşerken faiz oranı aynı yerde kalamazdı. O nedenle Merkez Bankası 300 baz puan indirime gitti. Üretici kanadı, epeydir yüksek faiz oranından yakınıyordu. İndirim çok olumlu oldu. Yeni yatırım yapma umudu belirdi, nakde erişim kolaylaştı. Her şeye rağmen 2025’in yüzde 35 faiz oranıyla tamamlanacağı öngörülüyor. İnşallah böyle bir tabloya tanık oluruz. Çünkü yüzde 35 faiz oranının ardından yatırım iştahının kabaracağı kati. Dikkatimiz ise enflasyonda olacak. Çünkü faiz oranı enflasyonun düşüşüne bağlı. Merkez Bankası da bunu deklare etti. Banka, faizin enflasyonun üzerinde olacağını açıkladı. O nedenle tüketici ve üretici fiyatları daha da aşağı gelmeli. Öbür yandan bir güruh, beklentileri aşan faiz indiriminin kurları yükselteceğini iddia etti. Şükür ki bu güruh yanıldı. Anlaşıldı ki ekonomi, çok dirençli. Anlaşıldı ki bünye, ani ve aşırı kur artışlarına karşı çok korunaklı. Maşallahımız var. Ekonomide art arda müspet haberler alıyoruz. Yeni bir patikaya oturuyoruz. Makro ve mikro verilerle mutlu oluyoruz. Bakın, Kur Korumalı Mevduat (KKM) da bir risk idi. O riskten kurtuluyoruz. KKM’nin 500 milyar liraya düşmesi ümitlendirici. Savunma sanayiimizin atılım yapması, Eurofighter’ların alınması da gurur verici.”