Gündem
Laikçilerle Koç arasındaki kavga büyüyor! Türker Ertürk'ün avukatı Ali Koç'a verdi veriştirdi
Sözcü ile arası açılan ve kemalist medyanın manşetlerinden düşmeyen Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a bu kez darbe heveslisi CHP yandaşı Türker Ertürk’ün avukatı Ayhan Yıldızel sert sözlerle yüklendi.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Varank ile çektirdiği fotoğraf laikçileri kızdırdı. İlk olarak Sözcü Ali Koç’a manşetten yüklendi, “AK Parti’ye boyun eğdiği” algısı yaptı. Koç da Sözcü’ye kızarak reklamları kesti. Dün de Sözcü, Fenerbahçe Stadı’nın ismi Chobani olarak değiştirildiği için bu kez milliyetçilik üzerinden Koç’a saldırdı.
Günlerdir kemalist medyanın dilinden düşmeyen Koç’a şimdi de Emekli Deniz Kurmay Albay Ayhan Yıldızel sert sözlerle yüklendi. Geçtiğimiz yıllarda AK Parti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik “darbe bildirisi”ne imza atan CHP yalakası Türker Ertürk’ün avukatı olan Yıldızel, yayınladığı yazıda Ali Koç’u vefasızlıkla suçladı.
Ali Koç’un stat ismini “Chobani Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi” olarak değiştirmesine tepki gösteren Yıldızel, “Bugün bu ve benzeri kararları alanlar, kendilerini nasıl bir gelecek beklediği konusunda bir fikir sahibi midirler, yoksa olayların akışına kapılmış günlük kararları vermekle mi ilgileniyorlar” diye sordu.
Ayhan Yıldızel’in Medya Siyaset’te yayınlanan yazısı şöyle:
Yazının başında belirtmekte yarar var, başlıktaki “Vefa” İstanbul’da bir semt adı değil, TDK Sözlüğünde “sevgiyi sürdürme” olarak tanımlamış olsa da, toplumsal dayanışma ve birlikteliğin önemli parametrelerinden biri, geçmiş olay ve kişilere duyulan sevgi, saygı ve bağlılığın, anımsamanın, anmanın bir ifadesidir.
Geçtiğimiz günlerde Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumunun adı, kulüp tarafından yapılan açıklamada yer aldığı üzere, varılan sponsorluk anlaşması sonucunda “Chobani Stadyumu Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi” olarak değiştirildi. Kulüp bu anlaşmanın Avrupa’da en yüksek tutarlı anlaşmalardan biri olduğunu da duyurdu. Yine açıklamada yer aldığı üzere isimlendirme için Saraçoğlu ailesinin de onayının alındığı belirtildi. Kulüp insaflı davranıp Şükrü Saraçoğlu ismini tamamen kaldırmadığı için, bazıları tarafından hoşgörü ile de karşılanıyor olabilir. Ama şundan emin olabilirsiniz bundan sonraki konuşma, yazışma ve anlatılarda orası artık Çobani adıyla anılacaktır. Şükrü Saraçoğlu adını nadiren duyacağız, belki de hiç duymayacağız. (Benzer uygulamanın geçtiğimiz dönemde Ülker markası için de yapıldığını düşünenler olacaktır, bu eleştiri o dönem için de geçerlidir.)
Şükrü Saraçoğlu bu ülkede Milli Eğitim, Dışişleri, Adalet bakanlıkları, Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı yapmış ve 1924-1950 yılları arasında ülke siyasetine yön vermiş bir kişi olmasının yanında 1934-1950 yılları arasında Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanlığı da yapmış bir kişidir. Ama benim kişisel hafızamda yer aldığı şekliyle, sonraki yıllarda bir eski Başbakan, TBMM Başkanı ve Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olmasına rağmen, Fenerbahçe maçına girmek için bilet kuyruğuna girip bilet almak üzereyken, tanıyanlar tarafından Şeref Tribününe alınan, kurallara bağlı ve alçak gönüllü bir devlet adamıdır.
Batılı ülkeleri ziyaret edenler bilirler, hemen her şehirde o ülkede iz bırakmış, devlet adamlarının, askerlerin, sanatçıların heykelleri, büstleri, meydanları süsler, sokaklara, meydanlara tarihi kişilerin isimleri verilir ve bu isimlendirmeler yüzyılları aşkın süredir değişmeden yerlerini korurlar. Ama bizde bir bakarsınız doğup, büyüdüğünüz, çocukluğunuzu geçirdiğiniz sokağın adı, bir belediye meclisi kararı ile bambaşka ve sizin için hiçbir anlam ifade etmeyen bir isme dönüşüvermiş. Bu uygulama eğer bu bir şahıs adıysa, o kişinin anısına saygısızlık olması yanında, bölgede yıllarca yaşamını sürdürmüş kişilerinin anılarının yok edilmesi ve anılarına saygı gösterilmemesi anlamına da gelmektedir.
Bizim toplum olarak heykelle tanışmamız her şeyde olduğu gibi yine Yüce Atatürk sayesinde olmuştur diyebiliriz. O sınırlı sürede şehirlere konulabilen heykeller dışında sonraki yıllarda tarihi kişileri hatırlatma ya da sanatsal amaçlı konulan heykel sayısı son derece sınırlıdır. Osmanlı döneminde dikilen ilk heykel 1864 yılında Sarayburnu’na dikilen II. Mahmut heykelidir ama bugün nerede olduğu bilinmemektedir.
Bu durumda biz geçmişte bu ülkeye hizmet etmiş ve anıları yaşatılması gereken kişileri ancak bazı tesislere ya da meydan ve sokaklara isimlerini vererek yaşatabiliyoruz. Ama görünen o ki bu konuda da çok başarılı değiliz.
O zaman şu soruyu kendimize sormak zamanı değil midir, bugün bu ve benzeri kararları alanlar, kendilerini nasıl bir gelecek beklediği konusunda bir fikir sahibi midirler, yoksa olayların akışına kapılmış günlük kararları vermekle mi ilgileniyorlar.
Bu yazıyı okuyanlar şöyle bir düşünceye de kapılabilirler, dünyada ve ülkemizde bu derece önemli olaylar ve gelişmeler olurken bir stadyumun isimlendirmesi gündemi işgal edecek bir konu mudur, zamanımızı boşa mı harcıyoruz. Ben o kanaatte değilim, toplumun içinde bulunduğu, tabir yerinde ise umursamama ve kanıksama durumu bir üst yapı konusudur, üst yapının düzeltilmesi için öncelikle temel bazı kavram ve değerlerin yerine oturtulması gerekir. Ne dersiniz Vefa bu temellerden biri, bizi bira araya getiren ve tutan temel bir değer değil midir?
Not : Beni şahsen tanıyanlar için tekrar olacak ama belirtmekte yarar var, kendi yaptığım fiziksel aktiviteler dışında sporun hiçbir türü ve spor kulüpleri ilgi alanım içinde değildir. Yani bu yazının bir spor kulübü ile ilgisi yoktur.