Tarih
1836: İbn-i Âbidin’in vefatı (Fıkıh Alimi)
Onlar; yaşadıkları döneme çalışmalarıyla, eserleriyle damga vurup iz bırakıp gittiler. Bugün, Fıkıh âlimi İbn-i Âbidin’i hayırla yâd ediyoruz.
Osmanlıların en meşhûr fıkıh âlimi olan İbn-i Âbidîn (asıl ismi Muhammed Emîn bin Ömer bin Abdülazîz), 1784 senesinde Şam’da doğdu. İbn-i Abidîn, küçük yaşta Kur’ân-ı Kerîmi ezberledi. Bir müddet babası ile birlikte ticâretle meşgûl oldu. Bu sırada bir taraftan da Kur’ân-ı Kerîm’i okumaya devam ediyordu. Kur’ân-ı Kerîm’in doğru ve tam okunmasını bildiren kırâat ilmini iyice öğrendikten sonra, sarf, nahiv ve Şafiî fıkhını öğrendi.
Bu ilimlere dâir ana metinleri de ezberledi. Bundan sonra, o zamanın en meşhûr âlimlerinden olan Seyyid Muhammed Şâkir Sâlimî’nin derslerine devam etti. Fen ve sosyal ilimlerin, yanısıra, tefsîr, hadîs ve fıkıh ilimlerini de öğrendi. Hocası Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’nin tavsiyesi üzerine, Hanefî mezhebine geçti.
Daha on yedi yaşında iken, fıkıh kitapları üzerine haşiye ve şerhler yaptı. Kıymetli eserler yazmaya başladı. Hadîs ilminde de, Şam’da bulunan muhaddis Kuzberî’den icâzet aldı. İlimde o kadar yükseldi ki, daha hocaları hayatta iken büyük bir şöhrete kavuştu.
İbn-i Abidîn (rahmetullahi aleyh), zâhir ilimlerini öğrendikten sonra, kelâm ve tasavvuf ilimlerini de zamanın en büyük âlimi ve tasavvuf ehli, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’den öğrendi. Onun sohbeti ile şereflenerek kemâle geldi. İbn-i Abidîn hazretlerinin dîne uymaktaki hâlleri meşhûrdur. Haramlardan, mekrûhlardan ve şüphelilerden kesinlikle uzak durur, mübahları çok az kullanır, ibâdetlerinde sünnetlere, müstehablara, edeblere uymakta son derece titiz davranırdı.
İbn-i Abidîn, fakirlere pek çok sadaka verir, akrabasını ziyâret eder, annesine, babasına çok iyilik ve hürmet ederdi. İbn-i Âbidîn, 1836 senesinde elli dört yaşında iken Şam’da vefât etti. Şam’da “Bâb-üs-sagîr” denilen yerdeki kabristana defnedildi.